0.9

614 68 36
                                    

Sana yemin ederim ki her bir zerrem biliyordu, benimle kalmayacağını.
_________________________________________________________


Kantinde boş masalardan birine oturmuş önümde duran içecek ile bakışıyorum.
Başımda zonklayan ağrı beni yeterince halsiz bir duruma koymuştu. Gözlerim ağrının verdiği ağırlık yüzünden berbat bir şekilde ağrıyordu.

Birden karşımda ki sandalyenin çekilmesi ile gözlerimi eğdiğim içecekten çekerek gelen davetsiz misafire baktım.
Ben davetsiz misafirlerden hiç hoşlanmam.

Sorar gözlerle karşımda bu okulda ilk defa gördüğüm çocuğa baktım. Benim tersime gülerek bana bakıyordu. Aptal mı diye geçirdim içimden. Salak salak pozitif enerjiye sahip insanların hepsi beni buluyor Tanrım.

"Merhaba güzellik." ilk kelimeye kadar zaten kötüydü ama sonrasında kullandığı kelime gülmeme sebep oldu. Güzellik? Dayanamayarak konuşmaya başladım.

"Güzellik? Bu samimiyet nereden geliyor?" çatık olan kaşlarım ile ona bakmaya başladığım zaman yavaş yavaş sinir damarlarımın gerildiğini hissettim.

Ellerini önüne savunmak amaçlı koyarak konuştu.
"Hop asi kız sana yavşamaya gelmedim. Sadece..."

"Sadece ne?" sorum ile biraz düşünür gibi yapıp konuştu.

"Tanışmak için." beni ne zannediyordu acaba? Direk onunla tanışıp konuşacağımı falan mı?

Yüzüne baktıktan sonra ayağa kalktım. "Hey nereye?" diye sorduğu zaman "Tanışmak istemiyorum." diyerek ilerlemeye başladım. Baş belası konuşkan kim varsa Tanrı bana gönderiyor kesinlikle.

Ben yürümeye devam ederken arkamdan yüksek sesle bağırışını duydum.

"Ben Jongin!!"

Umursamayarak yavaş adımlarla kantinden çıkıp bahçeye doğru ilerledim. Aralarında bulunan mesafe az olduğu için kendimi direkt olarak kapının önüne buldum.

Yavaş adımlarla banklardan birine ilerleyip oturdum. Olduğumuz mevsime tezat bugün güneş parlıyordu.

Ellerimi gözlerime siper ederek gökyüzüne bakmaya başladım. Bulutlar yavaş bir şekilde hareket ediyordu.

O an aklıma çığ gibi bir düşünce düştü.
Son bir ay kalmıştı.

Tanrım sadece bir ay.
30 gün.

Ne halt yiyecektim.
Gözlerimi kapatarak düşünmeye çalıştım.

Gidebileceğim bir yer yok.
Tanıdığım birileri olduğundan şüpheliyim.
Ama tek emin olduğum şey beni oradan çıkartır iken yüzlerin de oluşacak olan gülümseme.
İğrenç insanlar.
Tanrı hepsini kahretsin!

Sıkıca yummuş olduğum gözlerimi açtığım zaman ders zilinin çaldığını duydum. Kulaklarımı dolduran melodi ile ayağa kalktım.

Hatırlamak bile istemediğim olaydan bir hafta geçmişti. Ve biz Jisoo ile biraz daha samimi olmuştuk. Belki Tanrı bana acıyıp biraz da iyi bir şey yaşamamam için onu gönderdi.

Ne kadar farkında olmasa da benimle geçirmeye çalıştığı bir hafta için ona minnettarım. Bu yaptığı iyiliği asla unutmayacağım.

Yürürken yanımdan geçen insanların hakkımda konuştuğunu duyabiliyorum. Hepsine dönüp acınası haldesiniz demek istiyorum ama kimseyle uğraşacak gücü bulamıyorum.

Giyinme odasına girdiğim zaman bana ait olan dolabın önünde durarak içinde bulunan takımı çıkardım. Kabinlere doğru adımlarımı hızlandırdım. Kimse gelmeden çıkmak istiyorum.

Tell Me About Love |TaennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin