1.7

435 54 45
                                    

Zor olan ne biliyor musun?
çığlık çığlığasın ama seni duyan kimse yok...

_________________________________________________________

Yürümeye devam ederken birden duyduğum ses ile yerimde durdum. Sesi iyice kavramaya çalışırken birinin bana seslendiğini anladığım zaman arkama dönüp okul kapısının girişine baktım.

Gözüme ilişen, sarı saçları güneşin altında parlayan Rose'ydi. Koşarak bana gelirken yüzümde ki gergin ifadeyi silmeye çalışıp onu bekledim.

Yanıma geldiği zaman nefes almak amacıyla ellerini dizlerine koyarak biraz bekledikten sonra konuşmaya başladı.
"Günaydın!" bu kadar enerjik olması sinirimi bozacak türdendi ama umursamamaya çalışarak karşılık verdim "Günaydın."

Koluma girip beni kendiyle beraber sürüklemeye başladığı zaman ilk başta duraksasamda boşverip onunla yürümeye başladım. Dayanamayarak "Niye bu kadar enerjiksin?" dedim.

Sanki bunu sormamı bekliyormuş gibi direk bana dönerek "Of bilmiyorum ." birden elini alnına vurmasıyla onun gerçekten delirdiğini düşünmeye başlamıştım.
Söylediği şey ile ona bakmaya devam ederken "Herkes bu aralar bi garip, sende öylesin de gerçi sen her zaman garipsin."
Kurduğu cümleler ile gelen gülme isteğimi geri gönderip
"Benden başka kimler garip?" dedim.

Elini boşlukta sallayarak "Boşver." diyerek beni geçiştirdi. Dikkatimi çekse de ona uyarak okula girip sorgulamadım.

Ben kendi sınıfıma çıkarken herkesin ortak panoda toplanmış olduğunu gördüm. Umursamadan geçip gidecekken birden birinin kolumu çekmesiyle durdum. Çekilmeme sebep olan kişinin Jisoo olduğunu görünce rahatlayıp sorgular bir şekilde ona bakmaya başladım.
"Panoya baksana!" diyerek eliyle işaret ettiği zaman gözlerimi ondan çekerek panoya çevirdim. Yeniden ona baktığım da "Yani?" dedim. Gözlerini devirerek "Bugün herkes ilk dersten sonra konferans salonunda toplanacak ve sen de okulun bir üyesi olduğun için benimle beraber geliyorsun." dedi.

Tam anlamıyla saçmalıktı.
Panoda yazan şey sadece okul çıkışı konferans salonunda toplanmamız gerektiğiydi.
En azından bir açıklama koymak iyi olabilirdi. İstemeyerek onayladım ve Jisoo ile beraber yürümeye başladık. Jisoo'nun beni yine kolumdan dürtüklemesiyle bu sefer sinirle ona döndüm ve "Ne var?!" dedim. Şaşırmış bir şekilde "Sakin ol." dedi.
Ve gözleriyle başka bir tarafı işaret etti. Göstermek istediği şeye bakmak için soluma döndüm.

Dün yaşadığım şeyleri unutmuş veyahut yaşamamış olsaydım şuan bu kahveler benim için zamanı durduracak kadar koyu bakardı.

Hala öylelerdi ama ben bunu kabullenmek istemiyordum.

Gözleri gözlerime denk geldiği zaman direkt olarak gözlerimi çektim. Eğer ona bakarsam yenilirdim.

Ben bir savaşa girmiştim kendi isteğimle ve şuan ondan vazgeçmeye niyetim yoktu.

Ben yenileceğim bir savaşa girmem.

Hızlı adımlarla oradan geçip gittim. O an ki hızımı anlatamam ama açıklamak için bir şeyler söylemek gerekirse tek bildiğim Jisoo'yu orada öyle bırakıp gittiğimdi.
Yanıma geldiğinde "Sana yetişmek için en sonunda koşmaya başladım." demişti.

Beraber sıraya oturup ders için kitaplarımı çıkartmaya başladım. İlk dersin yabancı dil olması kadar kötüydü hayat.

...

Tell Me About Love |TaennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin