2.7

320 51 100
                                    

Söylesene sevglim, senin için hayatından vazgeçmiş birini mahvetmek hoş muydu?
_________________________________________________________

Titreyen ellerim ile kendimi zorlayarak cebimden çıkarttığım kartımı okuttum. Açılan kapı ile direk kendimi içeriye attığım zaman daralmış olan nefesimi düzene sokmak istedim. Kapanan kapıya yaslanarak zorlukla ışığı açtığım zaman istemsizce çığlık attım. Zaten vücudumda bolca bulunan adrenalin hormonu ışığı açıp gördüğüm görüntü ile daha fazla artarak istemzsice titrememe sebep olmuştu.

"Ama Tanrım ışıkları açmayı unuttum Jennie, çok mu korkuttum?" diyerek uzanmış olduğu yataktan ayağa kalkıp yanıma geldi. Boğazımda duran tükürüğümü yutmaya çalışarak
"Hayır sevgilim korkutmadın." dedim. Kurduğum cümle onu çok fazla tatmin etmemiş olsa da başını sallayarak beni onayladı ve kollarını açarak bana sarıldı. Taehyung'a sarılmanın verdiği hissiyatın hissettirdiği duygu beni rahatlatıyor ve nefeslerimi düzene sokmamda yardımcı oluyordu. Ferahlatıcı kokusu içimin en derinliklerinde taht kurarken istemsizce sırıttım.

Taehyung benden ayrılmadan yürümeye başladığı zaman ona eşlik ettim, kıkırdayarak. "Neden bu kadar gerginsin?" dediği zaman yüzümde ki gülümseme soldu.
"Değilim ki!" dedim yalan söyleyerek. Gözlerim yerde olduğu için gözlerine veyahut yüzüne bakamıyordum ama inanmış olmasını diliyordum. Kalın ses tonu kulaklarıma ulaştığı zaman istemsizce gerildim. "Neden titriyorsun o zaman?" dedi. Ve dediği anda daha yeni titrediğimi farkettim.

Bu diyalog aramızda geçerken yatağa ulaşmış ve oturmuştuk. Büyük cüssesi ile yanıma oturduğu zaman derin düşüncelere dalmış gitmiştim. Bir ilişkide en önemli şey güvense şuan yalan söyleyerek Taehyung'un güvenini kırabilir ve hiç girmek istemediğim bir hâle girebilirdim.
"Senin hakkında birileri bana bir kaç şey saçmaladı, boşver." dedim istemeyerek. Biraz geriye çekilerek elleriyle yüzümü avuçladı ve "Kim ne söyledi Jennie?" dedi ciddi bir ses tonuyla.

Gözleri ile yüzümü incelerken konuşmadığımı farkedince "İstediğin her şeyi söyle ama sessiz kalma." dedi. Bu cümle içime oturmuştu. Dudağımı ısırarak "Jongin seni hakkında bir şeyler söyledi." dedim. Gözlerinin üstünden hızla bir perde geçtiğine şahit olmuştum. "Onunla aranızda olan şey ne?" dedim sabırsız bir şekilde. Sessizliğini koruyup bana cevap vermediği zaman geriye çekilerek gözlerine baktım sinirle. Bana bir şeyleri açıklaması lazımdı. Ondan öğrenemeyeceksem gidip Jongin ile anlaşma mı yapmamı istiyordu? Gerçi hâlâ  anlaşma olayını bilmiyordu. Gözlerimi kısarak "Açıklayacak mısın Taehyung?" dedim. Sessiz kalışı ve karşıda ki duvara dalmış olması gerginliğimi arttırmıştı.

Önüme döndüm ve onun izlediği duvarı izledim kısık gözlerle. Derin bir nefes aldım ve sormaktan korktuğum o soruyu da sordum dayanamayıp.
"Hiç birilerini öldürdün mü?" ondan böyle bir beklediğimi düşündüğü için belki bana kıza bilirdi ama Jongin'e karşı daha güçlü olmak için Taehyung'dan bir şeyleri saklamak veya şüphe duymak istemiyorum.

Hâlâ cevap vermemesi ve yine susması istemsizce kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. Yan tarafıma, onun yüzüne bakarak şaşkın bir şekilde "Bana yalan söylüyorlar değil mi?..." gözleri parkeye sabitlenmiş düşünürken konuşmaya devam ettim. "...Taehyung cevap verir misin?" diyerek rica ettiğim zaman sessizliğini hâlâ bozmamış olması içimde ki ağlama isteğini arttırdı. "Beni korkutuyorsun." dedim fısıldarcasına. Bu iki kelimeyi söyledikten sonra gözlerini yerden çekerek bana çevirdi. "Benden korkma sana asla zarar vermem." dediği zaman ayağa kalkarak önünde oturdum. Ayaklarım dengesini koruyamaz bir şekilde titrerken artık ağlamak istiyordum. Önünde duran ellerini tutarak "Sevgilim, seni yargılamam." dedim.

"Beni yargılayacak olduğun için değil!" dedi ve sıkıntıyla "Sana yarın bunların hepsini anlatacağım söz veriyorum.." ellerimi tutarak elleriyle birleştirdi ve "...şimdi güzel uyku çekip sabah erkenden buradan ayrılalım." dedi. İçimde tuttuğum nefesi dışarıya verdiğim an yeniden yüzümü elleriyle avuçladı ve "Endişelenme." dedi. Ona artık güveniyordum. Beni pişman edeceğini düşünmek bile istemiyordum. Kafamı sallayarak onu onayladım ve ayağa kalkarak yanına oturdum. Oturduğum an yanıma yaklaşarak kolumdan tutup kendiyle beraber yatağa uzandırdı.

Kıkırdadığım zaman gözlerini dudaklarımda durdurdu ve "Seni tanıdığım zamandan beridir ilk defa bu kadar çok güldüğünü görüyorum." dedi. Ellerimle yanaklarını tutup iki yana çevirdim ve "Bak sende şuan gülüyorsun." dedim. Elleriyle ellerimi tutarak "Senin yanındayken yapmacık bir gülümsemeye ihtiyaç duymuyorum." dedi. Söylediği sözler kalbime bir bir işler iken gözlerine daldı gözlerim.

Kahverenginin en güzel tonu onun gözlerinde bulunuyordu. Burnunda olan minik beninden uzamış koyu kahve saçlarına kadar mükemmel bir insandı. İçimden geçirdiğim düşünceleri içimde tutmak zordu. Parmaklarım yüzünde gezinirken Taehyung gözlerini hafifçe yummuş ve rahatladığını hissettirmişti.
"Çok güzelsin Taehyung." dedim kısık sesimle. Söylediğim sözler ile gözlerini hafifçe açarak "Güzel mi?" dedi ve o muhteşem kare gülümsemesi yüzünde belirdi. Bu tapılası haline gülerek "Başka insanların kullandığı kelimeler benim lügatımda yok." dedim ve devam ettim. "Senin için olan herşey özel olmalı." diyerek sustum.

Taehyung'un bu sefer ki bakışı her zamankinden daha farklıydı. Daha bir derin bakıyor ve değişik hissettiriyordu bana. Adem elması hareket ettiği zaman yutkunduğunu anladım. Yine dalmış olduğunu fark ettiğim zaman "Ne düşünüyorsun?" dedim. Elleri saçlarımda gezmeye başladığı zaman bana biraz daha fazla yaklaştı ve yüzüme üflercesine konuşmaya başladı.
"Tanrı'ya ne iyilik yaptığımı düşünüyorum."

"Neden?" dedim sakin olan ses tonumla. Cevap vermeden önce ellerini saçlarımdan çekti ve "Dünya iyi bir yer değil ve senin bana hediye edilmen için benim melek olmam lazım." ironi karışık cümlesine güldüğüm zaman o ellerini  belime indirdi ve kollarını bana sardı.

Yıllardır birileriyle bu denli yakın bir temasa geçmediğim için istemsizce hep bu anı düşünüyordum, Taehyung ile sevgili olduğumuz andan beridir. Yaşadığım trajik olaylar beni insanlara duvarlar ören bir kıza dönüştürmüştü ve herkesten uzaklaşmamı sağlamıştı. Ama Taehyung ile kurduğum temaslar veya diyaloglar beni rahatsız etmek yerine rahatlatıyordu. Başkası gibi içki kokmak yerine ferahlatıcı deniz kokusu tenine sinmişti. O, bambaşka biriydi; soğuk duvarları olup insanları umursamayan, bakışları ile birisine ölümü dilettirecek, ve vücudu ile tam bir korku hissettiren bir insandı. Ama Kim Taehyung benim yanımda bunların çoğundan uzaklaşıyor ve hiç görmediğim yanlarını görmemi sağlıyordu. Bu düşünceler ile istemsizce mutlu hissediyordum.

"Sana binlerce kez teşekkür ederim!" dedim sevinçli bir sesle. Uykuyu isteyen gözleri söylediğim sözler ile açılıp bana baktı ve "Neden?" dedi. Yüzümü istemsizce buruk bir sevinç kaplamıştı.
"Beni özel hissettirdiğin için." dedim. Belimi saran kolları sıkılaşırken "Bende teşekkür ederim." dedi. Gözlerine bakarak "Neden?" dedim. Yüzünde hafif bir gülüş peydah oldu ve "Gülümseme sebebim olduğun için." dedi.

İki normal insan için sıradan sözcüklerdi bunlar. Ama bizim gibi normallikten uzak olanlar için fazlasıyla anlamlıydı.

Gözlerimi kapattım ve onun kalın sesinin kulaklarıma ulaşmasına izin verdim.
"Biz çok farklıyız." dediği zaman gülmek istedim. Ve bunu yaptım. İçimde hissettiğim duygumu dışarıya vurdum. Belki ilk defa bu kadar içten gülmüştüm bilmiyorum. Taehyung'u kapalı olan gözlerime rağmen hissediyordum.

Artık uykuya hazır olan vücudum onun bedeninin yanında ilk defa bu kadar huzurlu hissediyordu. O gece uykuya dalmadan son bir kez kutsal sesi kulaklarımı doldurdu. Dikkatimi ona vererek dinlemeye çalıştım.

"Ne de olsa Kim Jennie'yi güldürmek herkesin hakkı değil..." dedi ve üfleyerek devam etti.
"...ve benden başka kimsenin hakkı olmamalı."

Dayanamayıp yb atıyorum.
Satır arası yorumlarınız okumak beni mutlu ediyor. <333

Tell Me About Love |TaennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin