0.7

713 77 83
                                    

Ağlamadan anlatabileceğim bir çocukluğum olmasını çok isterdim mesela.
_________________________________________________________


İçimde bulunan korku istemsizce artarken ayaklarım ile ritim tutmuştum.
Bir kaç derin nefesten sonra bana yöneltilen soruyu dinledim. "Adın Jennie'ydi değil mi?" kafamı sallayarak onayladığım zaman karşımda ki çocuk gözleri yok olana dek bana gülümsedi. Elini uzatarak "Bende Jimin." bir ona bir de uzattığı ele baktım isteksizce sıktıktan sonra yan tarafında ki sarışın kız konuşmaya başladı.

"Okulda seni görmüştüm bir kaç kere Jennie ama bugün kavgada ki halin çok cooldu." söylediği şey ile samimi olmayacak bir şekilde tebessüm ettim. "Ha söylemeyi unuttum ben Chaeyoung."

"Tanıştığıma memnun oldum, Chaeyoung." asi, sert ve delinin teki olabilirdim ama bazen nazik olabiliyordum. Tanışma faslının bitmemiş olduğunu devamında gelen konuşmadan anladım. O gün, o barda ölümden kurtardığım çocuk konuşmaya başladı. "Ben Jungkook." görünüşüne tezat samimi olan bir tarafı olduğunu görmek kasılmamı azaltmıştı. Jisoo'nun hemen yan tarafında oturan çocuk konuşmaya başladı bu sefer "Ben de Jin." söylediği şey ile gözlerim direk Jisoo'ya kaydı.

Demek istediğim şeyi anladığın da kafasını gülerek yere eğdi ve bir kaç kere salladı. İçmiş olmasından dolayı kafası yavaş yavaş gidiyordu.

Herkes bir kaç shot içmişti. Ben dışında. Hala bu lanet şeyi ağzıma sürmeyi midem almıyordu. Masa da tanışmadığım -aslında tanısam da- bir tek kişi kalmıştı ama onun konuşmaya niyeti yoktu. Çünkü gözleri sürekli başka yönlere bakıyordu. Masaya oturuşumdan beridir asla göz teması kurmamıştık. Bu beni nedensiz bir şekilde sinir etse de umursamadan önümde ki vişne suyundan içmeye devam ettim. Midemin kasılması ile daha fazla iyi gözüküyorum rolü oynayamayacağımı anlamaya başlamıştım yavaş yavaş.

Gözlerim etrafta gezinmeye başladı, huzursuzca. Tanrım neden bu kadar çok kırmızı ışık var. Daha fazla gerilmeye başladığımı hissettiğim zaman aniden ayağa kalktım.
Herkesin gözleri bana döndüğü zaman açıklama yapma gereği duyarak konuştum "Ben lavaboya gidiyorum." Jisoo ayağa kalkarak "Bende gelim istersen." elimle onu durdurarak "Hayır Jisoo kendim gidebilirim." geri yerine oturacağı sırada o soğuk ses yankılandı kulaklarımda "Sende git Jisoo." beni duymamıştı galiba!

Gözlerimi kapattım bir iki saniye sakin kalmak amaçlı. Tekraren açtığımda Jisoo'ya hitaben konuşuyordum ama gözlerim onun hareleri üzerindeydi. "Gerek yok Jisoo ben gidebilirim." Jisoo olumlu bir şekilde kafasını salladı ve yerine oturdu. Zafer edasıyla lavaboya doğru ilerlemeye başladım. Bana karşı bir kastı mı vardı diye düşünmeme çok az kaldı.

Lavaboya girip aynanın karşısına geçip bir kaç saniye yüzüme baktım.

Sakin ol Jennie.
Onlar geçmişte kaldı.

Zihnimde yankılanan sesler ile kendi kendime tekrar ettim. "Sakin ol Jennie. Her şey geçmişte kaldı." musluğu açıp soğuk su tarafından yüzüme su sürmeye başladım. Sıcaklık beni yakıyordu. Nedensizce içimde hissettiğim bir soğukluk vardı.

Kötü bir şeyin habercisi olan soğukluk.

Aşağıda ki o ışıklandırmayı görmemek için uzun bir süre aşağıya inmedim. Sonrasında merak eden birileri olmaması için  ellerimi kurulayıp dışarı çıktım. Bu tür ortamlarda ihtiyaç gidermek açıkçası midemi bulandırıyor. Sadece elimi yıkamak için kullanıyorum.

Uzun koridorda ilerlemeye devam ederken merdivenlerin olduğu tarafa yönelmek için sağa döndüm. O sırada gözüme merdivenlerin olduğu taraftan yalpalayarak gelen adam çarptı. İçime küçük bir huzursuzluk doğsada ellerimi sıkarak sakin kalmaya çalıştım. Karşımda ki adamla aramızda ki mesafe gittikçe azaldı yanından geçerken derin bir şekilde yutkundum.

Tell Me About Love |TaennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin