1.9

397 51 51
                                    

Adımın senin adından duyunca adımın ne kadar güzel olduğunu farkettim.

________________________________________________________

"Eğer sende istersen benimle, bizimle beraber yaşamanı istiyorum."

Söylediği kelimelerle beraber kaşlarım çatıldı. Ciddi olup olmadığını anlamak amaçlı yüzüne dikkatlice bakmaya başladım.

Gözlerinde ki ciddiyeti hissedince  "Sen...ciddi misin?" dedim.

Bu soruyu bekliyormuş gibi kafasını hızla sallayarak "Evet."dedi. Anlık olarak başımı eğerek düşünmeye çalıştım. Ne kadar iyi bir fikir olsa da kabul etmemi bekliyor olamazdı. Bunu dile getirmek amaçlı konuşmaya başladım.
"Üzgünüm, bunu kabul edemem. Ki zaten hala yurt da kalıyorum yani daha var." aldığı cevaptan sonra konuşmaya başladı.
"Saçmalıyorsun Jennie, en fazla iki ya da üç şuan zor bir zamandasın ve yardıma ihtiyacın var.." ellerimi tutarak tekraren gözlerimin içine bakarak "...ve izin verde sana yardım edeyim." dedi.

Bu ani gelişme beni derinden etkilemişti.
Jisoo ile yakındık ama bana karşı böyle bir teklifte bulunmasını asla beklemiyordum.

Ellerimi, ellerinden çekmedim ama düşünmek için gözlerimin odağını değiştirdim.

'Bizimle' derken ki kastını anlamak zor değildi.

Jisoo ile yaşamayı kabul edersem çevresinide kabul etmiş oluyordum. Ve onun çevresinde yüzünü görmek istemediğim birisi var.

Ağzımı açıp cevap verecekken eliyle beni durdurup "Hemen karar verme. Yarın akşama kadar iyice düşün." dedi.

Son kez gözlerimi, gözlerine hizzaladım. Bir insanın dili her ne kadar yalan konuşsa da gözlerinden belli olurdu gerçekleri. Anlamaya çalıştım.
Bu sefer de her zaman ki gibi dürüst mü diye.
Aynı zamanda içimde bulunan bir kaç ses konuşuyordu yine.

Neden bu kadar kararsızsın?
Jisoo, sana zarar vermez.
Ona güvendiğini kabul et artık.

Başımı iki yana sallayarak gözlerimi kapattım ve geriye yaslandım. Ne yapacağımı bilmiyorum Tanrım yardım et.

Ellerimi saçlarımın arasından geçirirken tekraren düşündüm.
Buna çok ihtiyacım olduğu kaçınılmaz bir gerçek. Bu bile yeterli bir sebepti belkide.

Saçlarım ellerimin esaretinden kurtulduğu an göz kapaklarımı açarak
"Düşüneceğim." dedim.

Bu kelime ağzımdan çıktığı an ellerini birbirine vurarak sevincini dışarıya yansıtmaya başladı.
"Emin ol ki kabul edeceksin!" söylediği şeylere gülerek "Emin ol ki bir iş bulursam kabul etmeyeceğim!" dedim. O an söylediğimi kavramış olacak ki biraz duraksadı ve "İş mi?" dedi. Başımı sallayarak "Evet, seninle kalsam bile bir iş bulup bir an önce yanından ayrılacağım." diyerek sorusunu cevapladım. Yüzü aniden düşünceli halinden çıkarak "Sonuç olarak bu cümle de benimle yaşamayı kabul ettiğini söylediğini varsayıyorum." dedi.

Gülerek "Sen öyle zannet." dedim.

Gülme sesleri kafe de yankılanır iken karşımda ki duvar saatine kaydı gözlerim.

23:39

Saatin kaç olduğunu görünce gözlerimin yuvarlarından çıkacakmış gibi olduklarını hissettim. Normalde bu saati pek umursamazdım ama bugün olan o olaylardan sonra umursamama hissini yurt için bir kenara bırakmalıyım. Yavaştan ayağa kalkarak konuşmaya başladım "Gitmem lazım." söylediğim şey ile o da ayağa kalkarak
"Beraber çıkalım o zaman." dedi.

Reddetmeden eşyalarımı alıp çıkışa doğru ilerlemeye başladım.

Bu iki günü asla unutmayacağım.
Evet Tanrım bugünleri bana asla unutturma.
Unutturma ki nefret duygumu kaybetmiyeyim.

Nefret duygum kaybolmasın ki kalbimin yönetimi altına geçmeyeyim.

Düşüncelerimden kurtulmaya çalışırken tanıdık olan arabaya bindik. Jisoo, her zaman ki sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı ve kısık sesli bir müzik eşliğinde yolculuk yapmaya başladık.

Gecenin karanlığına bürünmüş olan şehrin ıssız yollarında ilerlerken başımı cama yaslayıp sessizliği dinlemeye çalıştım. Ama Jisoo her zaman ki gibi sessizliğini koruyamayarak konuştu.
"Aradığım da yurtta sorunlar var demiştin ne sorunları?" diyerek bana cevabı büyük olan bir soru göndermişti.

Ona anlatıp anlatmamak konusundaki kararsızlığım güvenle alakalı değildi. Kararsızlığımın sebebi bana acıyacak olmasıydı. Ne kadar iğrenç bir hayatım olduğunu fark edecek olmasıydı.
Ama anlatmak istiyordum.

Bir kereliğine kalbimin sesine dinleyerek sorduğu soruyu cevapladım.
"Dün gece seninle yine dışarı çıkmıştık." kafasını salladığını gördüğüm zaman devam ettim. "O gece yine sorunsuz bir şekilde pencereden içeri girdim..." başımı bu sefer Jisoo'nun ters tarafı olan cama çevirip devam ettim. "Ama bugün müdür beni yanına çağırdı ve dün gece nerede olduğumu sordu." Jisoo'nun tepkisine bakmak amaçlı yüzümü ona çevirdiğim zaman düşünceli olduğunu gördüm. Fazla takılmayarak "Ve bugün okul dönüşü beni odasına çağırıp nerede olduğumu sordu." konuşmaya devam ecekken sözümü kesip "Sen ne cevap verdin?" buna vericek cevabım her ne kadar canımı yaksa da konuşmaya başladım.
"Sustum."

'Anlıyorum' manasında kafasını sallayarak tüm dikkatini direksiyona verdi yine. Ben de tekraren cama yaslanıp yolu izlemeye devam ettim.

Gözlerimin üstüne çöken bir ağırlık vardı lakin bu uykusuzluktan gelen bir his değildi.
Ne olduğunu bilmediğim bir şey sanki yarım kalan bir şeylerin eksikliği.

Derin bir nefes çekerek kısık sesli olan şarkıyı dinlemeye çalıştım. Kulaklarım ritmi tanımaya çalışırken kısa sürede hangi şarkı olduğunu anladım.

The Hills çalıyordu.

Bu şarkıdan sonra Jisoo'nun iyi bir şarkı zevki olduğunu reddetmem galiba.

Ben bu olanları düşünürken araba durmuştu. Kapalı olan gözlerimi aralayarak hareket ettim. Arka tarafa bırakmış olduğum montumu alarak kapıyı açtım ve kapatmadan önce
"Bıraktığın için teşekkürler." dedim.
Tebessüm edip
"Rica ederim." diyerek cevap verdi.

Tam kapıyı kapatacaktım ki adımı seslenmesiyle duraksadım.
"Jennie!" yüzüne bakarak
"Efendim?" dedim.

Söylemeye çalıştığı şeyi söyleyemiyormuş gibi gözükürken bir anda konuşmaya başladı.
"Lütfen iyice düşün ve kendine iyi bak." kurduğu cümleden sonra kafamı anladım anlamında salladım ve "Düşüneceğim." diyerek arabanın kapısını kapattım.

Yurdun önüne kadar bırakmıştı beni.
Arabaya dönüş aldırır iken sadece soğuk havayı içime çekiyordum.

Jisoo, gözden kayboluncaya kadar büyük demirli parmaklıkların önünde bekledim.
Gözlerim artık bir şey görmediğinde hareket etmeye başladım.

Dışarıda ki soğuk, ilmiklerime kadar işlerken yavaş ve yorgun adımlarla çıktığım duvara, tekraren içeri girmek amacıyla ilerledim.

Tell Me About Love |TaennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin