2. Yeşil

1K 85 21
                                    

Oyunlar'dan sonra Katniss'le neredeyse tüm bağımız kopmuştu, tabii öncesinde vardıysa eğer. Yüz yüze konuşmuyorduk ama tamamen iletişimimiz kesilmiş de değildi. Arada bir ailesi ve onun için, fırından çörekler ve pastalar yolluyordum. Kardeşi Primrose, kremalı olanlara bayılıyordu. Bayan Everdeen ise minnetini belli etmek için benim için eldiven, atkı ve benzeri şeyler örmüştü. Kışın ağır ve uzun süren bir gribe yakalandığımda da, Çayır'da yetişken bitkilerden bir ilaç hazırlamıştı. Aynı gün içerisinde iyileşmiştim. Katniss'le olan bu kopukluğun bitmesine az kalmıştı. Zafer Turu başlıyordu.


Hazırlık ekibimi kapıda karşıladım, hepsi gülüyordu ve beni özlemişlerdi. Adlarını dahi bilmediğim için suçluluk hissettim, fakat bilme zorunluluğum yoktu çünkü onlar benim arkadaşlarım değildi. Hele de tanışma koşullarımızı düşünürsek...


Ekip cımbızlarla ve makyaj fırçalarıyla işini bitirdiğinde Portia çıkageldi. Capitol'den edindiğim tek gerçek dosttu ve onu gerçekten de seviyordum. Ben 12'ye döndükten sonra çok kez telefonlaşmıştık. Ona büyük bir kucaklama verdikten sonra hazırlık ekibimin de deneyip bayıldığı, tarçınlı kurabiyelerden ikram ettim. Hazırlık ekibi, ütü gibi işlerle meşgulken, Portia'yı kolundan tutup alt kattaki atölyeme indirdim. Capitol'lü olmasının da verdiği abartıyla resimlerim karşısında hayretler içerisinde kaldı. Elbise çizimleri için bana iş ortaklığı bile teklif etti fakat bir tasarımcının zekasına sahip olduğumu düşünmediğimden kibarca reddettim.


Katniss'in hazırlık ekibiyle birlikte stilisti Cinna ve eskortumuz Effie Trinket da 12. Mıntıka'ya gelmişlerdi. Effie, bana nazik çiçekler yollayıp, hazırlık için Katniss'in evine gitmeyi tercih etmişti. Daha sonra, çiçekler için teşekkür etmeyi kafama not ettim.


''Zaman geldi, zaman geldi!'' diye bağırdı, Portia.

Galiplerin -Katniss ve ben- tur öncesi bir araya geleceği ilk dış mekan çekimi yapılacaktı. Oldukça heyecanlıydım, döndüğümüzden beri ilk kez, Katniss'le üç cümleyi eçen konuşmalar yapabilecek dahası ona sarılabilecektim bile. Seyirci bunu istiyordu, turda da aşık rolüne devam edecektik. Ya da Katniss edecekti. Ben ona hala, ilk gün müzik dersinde olduğum gibi aşıktım.


Dış kapıdan çıkıp, lapa lapa yağan karda gözlerimi kısarak onları görmeye çalıştım. Katniss ve arkasında Effie ile birkaç kişi daha vardı. Kocaman gülümsemeye başladım. En azından bu rol değildi. Kameraların önünde, Katniss karşı evden benimkine doğru yürümeye başladı. Sonra, tahammülü kalmamış gibi koşmaya başladı. Onu yakayıp, kendi etrafımda döndürdükten sonra, ayağım kaydı -henüz takma bacağıma tam olarak hakim değildim- o üstte , ben altta karın içine düştük ve aylardır ilk defa öpüştük. Bu kürk, kar tanesi ve ruj dolu bir öpücüktü ve arenadakilere benzemiyordu. Yine de gerçekçi görünmesi için elimden geleni yaptım. Beni ne kadar incitmiş olursa olsun, foyasını kameraların önünde meydana çıkarmayacak ve onu yarı gönüllü bir öpücükle cezalandırmayacak kadar çok seviyordum. Arenada yaptığım ve yapmaktan gurur duyduğum gibi onu kollamaya devam ediyordum.

Katniss, ayağa kalkmama yardım ettiği eldivenli eli ile koluma girip mutlu bir tavırla, beni kendi evinden tarafa çekti.

Günün geri kalanı, tıpkı rüyada gibi, istasyona gidişimiz, ailelerimizle vedalaşıp -annem yine yoktu-, trenin hareket etmesi, eski ekibin -Katniss ve ben, Effie ve Haymitch, Cinna ve Portia- lezzetli bir akşam yemeği yememizle sürüp gitti.

KIVILCIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin