Katniss iyileşirken, yaptığım kısa ziyaretlerde ona en sevdiği peynirli çöreklerden götürüyordum ve aile defteri adını verdiğimiz parşömenler üzerinde çalışıyorduk. Katniss'in anne tarafından bir aktar, defteri çok uzun zaman önce hazırlamaya başlamış. Tedaviye yarayan ve yenilebilen bitkilerin mürekkepli kalemle çizimlerinden oluşan bir defterdi. Katniss yenilerini eklerken ben de resimlerde yardımcı olmaya çalışıyordum ve eski çizimleri, bitki ve çiçeklerin doğasına göre renklendiriyordum.
Bir öğleden sonra, çizimimden kafamı aniden kaldırıp baktığımda, Katniss'in beni izlemekte olduğunu gördüm, dedim ki, ''Biliyor musun, sanırım ilk defa birlikte normal bir şeyler yapıyoruz.''
'''Evet,'' Gülümsedi. ''İyi değişiklik,'' dedi.
Her akşamüstü, evlerinden ayrılırken, sıkılmaması için onu aşağı taşıyordum. Televizyon izlemekten hoşlanıyordu. Bu alışkanlıklarımız, Katniss'in toparlanması ve Başkan Snow'un ricası üzerine gelinlik provalarına ve çekimlere başlamasıyla azaldı ve sonra da bitti.
***
Bu süreçte birkaç günü, ailemin kasabadaki evinde geçirdim, herkesi ama en çok da babamı özlemiştim. Bir akşam, saat yedi buçukta tüm Panem vatandaşlarının izlemesi gereken zorunlu yayını izliyorduk. Caesar Flickerman, eğitim binasının önündeki kalabalığa, yaklaşan düğünümüzden bahsediyordu ve tabii yanında konuğu, gelinliklerin tasarımcısı Cinna vardı.
''Katniss Everdeen'i düğününde klas bir kız olarak görelim!'' diye haykırarak kalabalığı galeyana getirdi Caesar.
Televiyonu kapatmak üzere ayağa kalkmışken, Caesar, gecenin diğer büyük olayı için ekran başında kalmamızı söyledi.
''Ne yapacaklar ki?'' diye sordu annem, bir homurtu eşliğinde. Katniss ile, daha doğrusu ''Dikiş'li vahşi kızla'' evlenmemi istemediğini biliyordum.
Panem marşı çalarken Başkan Snow sahnedeki yerini aldı. Peşinde baştan aşağı beyaz giyimiyle, elinde sade, ahşap bir kutu taşıyan küçük bir çocuk vardı.
Başkan Snow, geçtiğimiz çeyrek asır oyunlarını hatırlatan konuşmasını yaptıktan sonra, ''Ve şimdi, Üçüncü Çeyrek Asır Oyunları'nı onurlandırıyoruz,'' dedi. Üzerinde açıkça 75 yazan zarfı aldı, içindeki kartı çıkardı ve hiç tereddüt etmeden okumaya başladı, ''Yetmiş Beşinci Yıl dönümünde, asilere, içlerinden en güçlü olanların bile Capitol'ü alt edemeyeceklerini hatırlatmak için, erkek ve dişi haraçlar, mevcut galipler havuzundan seçilecek.''
Babamdan bir feryat yükseldi, annem ellerini ağzına kapatıp çığlığını bastırmaya çalıştı. Bense sadece şaşırmıştım. Mevcut galipler havuzu da ne demek oluyordu?
En yakınımdaki koltuğa, kendimi bir külçe gibi bırakırken cevabı bulmuştum. 12. Mıntıka'nın aralarından seçim yapılabilecek üç galibi vardı. İki erkek... Bir dişi...
Bu bölüm çok fazla kısa oldu fakat vize haftam olduğu için daha fazlasına ayırabileceğim vaktim yok, bir de bölüm climax'te bitsin istedim. 2 haftaya yeni bir bölüm daha yayınlayacağım ve daha uzun olacağının garantisini verebilirim. :)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIVILCIM
Fanfic74. Açlık Oyunları bitti. Oyunlar neyi değiştirdi? Peki hayatın onlara oynayacağı diğer oyunlar? Ekmekçi çocuk ile ateşi yakalamaya hazır mısınız? Yoksa kaçmayı mı tercih ederdiniz? Peeta'nın Gözünden Açlık Oyunları'nın devam kitabı Kıvılcım ile t...