Kapıyı açıp gözlerimi sevgili karıma diktim.
"Bizi mi dinliyordun?" derken sesim sert çıkmıştı. "Gökmen, saçmalıyorsunuz. Kız bir şey yapmamış, evlendirmek de ne demek!" Kolunu tutup köşeye çektim.
"Ah!"
"Sen herşeye karışmamayı dene, yoksa senin için kötü olur." Kolunu sıkmayı bıraktığımda çatık kaşlarıyla bana iğrendiğini belirten bir bakış yolladı.
"Sen.. sen pisliğin tekisin!" dediğinde kaş çatma sırası bendeydi. Kiminle uğraştığının fakında değildi sevgili karım.
"Odamıza geç!" dedim sakin olmaya çalışarak. Ellerini göğsünde birleştirip dik dik baktı. "Dünya, odamıza geç!" dedim ikinci kez.
"Geçmeyeceğim."
"Bir kez daha söyletirsen iyi şeyler olmayacak." Alayla güldü. "Ne yaparsın, döver misin?"
"Seni sadece dövmem için yalvartırım."
Gözleri buğulu bir hal alırken ciddiyetimi koruyordum. Bana diklenmesi hoşuma gidiyordu ama bir cezayı hak etmişti.
"Dünya!"
Bir adım geri gidip gözlerini hiç kırpmadan bakmaya devam etti. "Bunu yapamazsın Gökmen Seymen. Bu kadar acımasız olamazsın." dediğinde dişlerimi sıktığımı farkettim.
"Beni bir kez daha söylemek zorunda bırakırsan yemin ediyorum seni şimdi, burada beceririm!"
Ağzı hayretle aralandı. Yüzünün gerildiğini gördüm ve ellerini yumruk yaparak hızlı adımlarla odamıza doğru yürüdü. Kapıyı çarpacağı sırada yakalayıp içeri girdim.
"Dicleyi evlendiremezsin. Buna hakkın yok. O daha..."
"Neler yapabileceğimi gayet iyi biliyorsun." diyerek sözünü kestim.
Bu kadar dik baslı olmasına gerek yoktu. Çıldıracak dereceye gelmeme az kalmıştı.
"Dicle'nin evlenmesini istemiyorsun öyle mi?" diye sorduğumda kafasını aşağı yukarı sallayıp onayladı.
"O halde sana bir teklifim olacak." gülümsedim. Bunu kabul etmeyeceğini biliyordum ama kendi rızasıyla olmayacak gibiydi.
"Bana çocuk verirsen, dicleyi evlendirmem."
Dünya'dan...
Şaşkınlıkla açılan gözlerimi Gökmen'e diktim. Masmavi gözlerindeki bu ciddilikten nefret etmiştim ve az önce söyledikleri akıl alır şeyler değildi. Tırnaklarım avucumun içine batarken sinirle soluyordum. Sert yüz hatlarından hiç taviz vermiyordu.
"Sen... sen ne dediğinin... farkında mısın?" dediğimde gözlerimin içine bakmayı sürdürdü. Saçmalıyordu.
"Ben bir kere kendi kız kardeşim için hayatımı mahvettim." yutkundum. "Şimdi de... Şimdi de senin kız kardeşin için mi mahvetmemi istiyorsun?"
Ellerini cebine koyup omuzlarını dikleştirdi. Bu kadar sakin durması beni delirtebilirdi. Az önce bana ne teklif ettiğinin farkında mıydı?
"Karar senin." Gözlerini kısıp beni baştan aşağıya süzdü. Yanağının bir kenarı yukarı kıvrıldığında yanıma yaklaşıyordu.
"Şimdi sıra cezana geldi."
Bana attığı her adımda geri gidiyordum. Bunu nasıl söylerdi? Böyle iğrenç bir şekilde nasıl isteyebilirdi?
Sırtım duvara vurduğunda inledim. Aramızdaki mesafeyi kapattıktan sonra omzumdaki saçlarımı geri itip elini boynuma doğru giden yolda gezdirdi. Kesik bir nefes aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZORAKİ AŞK
Ficção GeralDünya, 19 yaşına kadar teyzesini annesi sanan bir genç kız. Hiç tanımadığı kardeşini evlilikten kurtarmak için yaptığı zoraki bir evlilik. Tamamen değişen hayatı.... Gökmen'in ona yaşatacakları.. Zorlayıcı bir hikaye sizleri bekliyor... Umarım...