15. BÖLÜM(Hangisinin özrü?)

11.8K 339 36
                                    

1 hafta sonra

Yattığım yerden yavaşca doğruldum. Gökmen bir haftadır geç geliyordu. Geldiğinde ise çalısma odasında oluyordu. Onu görmediğim için mutsuz degildim tabi ki. O gün ona öyle kırılmıştım ki.  İçimdeki ateş sönmüyordu. Olanlar zihnimde canlanınca kalbim hızla atmaya başladı. Bacaklarımı karnıma çekip kafamı üzerine koydum. Bunları düsünerek canımı yakmaktan başka birsey yapmıyordum. Ellerimi bacaklarıma tiksinircesine silmeye başladım.  Ardından hızla boynumu ovdum. Kaşır gibi hızla ovdum. Kızardıgına eminim. Midem bulanıyordu. Gökmen... benim evli olduğum adam... kocam. İğrenç bir adamdı.  Göz yaşlarım boynuma kadar inmişi.

Düşünme Dünya. Yeter artık kendine eziyet ettiğin. Böyle nereye kadar devam edecek. Toparlan... dedim kendi kendime.

Gökmen bana yaşattıklarını ödeyecekti. Canımı yaktığı gibi yakacaktım canını.

*     *     *      *
Gökmen'den

"Oğlum, Allah aşkına, git bak karına. Odasından çıktıgı yok. Ne yaptın kıza? Yemeden içmeden kesildi."

Dosyanın sayfalarına boş boş bakmayı bırakıp sinirle kapattim. "Oğlum,kime diyorum?"

" Anne çalışıyorum!"

Annem kalktığı yerden hizlı adımlarla yanıma gelirken iç cektim. Bu işin peşini bırakmayacaktı değil mi?

" Vallahi sütümü helal etmem." Dedi ciddiyetini korurken. Yani yine annelik vasfını kullandı.

"Tamam anne, tamam."

Annem elini göğsüne koyup bir oh çektikten sonra gönül rahatlığıyla odadan çıktı.  Hadi bakalım,Gökmen Seymen. Simdi git ikinci kez zorla sahip olduğun, üstüne birde aldattığın karının yanına...

Masanın üzerindekileri yere saçıp  dolaba sert bir tekme vurdum. Sikeyim, nasıl çıkacaktım bunca yaşanan acının içinden. Nasıl soğutacaktım içindeki ateşi, nasıl iyileştirecektim açtığım yaraları?

Masaya da bir tekme savurduktan sonra yere çöktüm. Dünya bir daha asla bana güvenmeyecekti. Nasıl bu kadar gözüm kararabildi aklım almıyordu.  Ama bebeğimize kıydığı aklıma gelince yaptıklarım az bile diye düsünmeden edemiyordum.

Akşama doğru  Demirsoy holdingle yaptığımız işin yolunda olup olmadığını ögrenmek için Erdem Demirsoy'u aradım. Herşeyin yolunda olduğunu ögrendiğimde bir oh çektim. Digerlerinin aksine bu iş beni oldukça zorlamıştı.  Bunca şeyin içinde birde işlerle uğraşıyordum. Erdem Demirsoy tuhaf derecede sistematik bir adamdı. İşine önem veren, hatta iş yaptığı kişiyi didik didik araştıran tilki bir iş adamıydı. Aramızı daha iyi tutmak adına yemeğe davet ettim. Telefonu kapatırken eşini tanımak için can atıyorum  dediğinde  kafama dank etti. Dünya hayatta o yemeğe gelmezdi. Fazla zamanım yoktu.  Artık bir yerden başlamalıydım.

Odamızın kapısının önünde yaklaşık 10 dakikadır dikiliyordum. Ne yapıyordu acaba? Ona  hala kızgındım ama yaptıklarımın ona çok ağır geldiğinin  de farkındaydım. Tam kapıyı tıklatacakken açıldı. Dünya bir adım geri giderken ifadesiz yüzünü inceledim.  Teni soluk görünüyordu.

"Yarın akşam misafirlerimiz gelecek." Diyiverdim. Gözleri beni bulmuyordu. Devam etmemi bekler gibi sustu. "Kendine gel diye söylüyorum. Sende benimle aşağıda olacaksın."

"Ben...ben seninle aynı ortamda bulunmayacağım." Dedi giderek kısalan sesiyle.

"Bu çok önemli. İşi aldık ,ailemi tanımak istiyorlar. Ve sen benim kar-"

ZORAKİ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin