8| Patlama Zamanı

2.9K 270 30
                                    

"Sen delirmişsin Adin! Bunu asla yapmayacağız

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sen delirmişsin Adin! Bunu asla yapmayacağız." dedi Pars sinirle bana bağırırken ben ise ayaklarımı masaya uzattım.

"Aptal gibi bağırma Pars ve otur daha planı bitirmedim." dediğimde o ise gözleri seğirirken bana baktı ve sandalyeye oturdu.

"Patlatacağımız yerde deney yok sadece ilaçları üretten fabrika hiçbir masuma zarar gelmeyecek. Sen ise o sırada Laçin'i ve Aktuğ'u kurtaracaksın." dedim ve ikisinin dosyalarını ona fırlattım.

Havada tutarken sıkıntılı bir mefes verdi ve saçlarını arkaya çekerken dosyaları okumaya başladı.

Laçin ve Aktuğ aynı hastanelerde tuttuluyordu bu yüzden ikisini de kurtarması rahattı tabii nasıl kurtaracağı ona kalmıştı.

"Tamam da sen nolacaksın? Senin yeteneğin müzik Adin ve seni patlamalardan koruyamaz." dediğinde gülümsedim.

"Merak etme o kısmını ben hallettim." dedim göz kırparak.

Hayır halletmedim ve bu sadece bir intihar ama ölmeden önce ne kadar zarar versem kâr değil mi?

O ise sıkıntıyla arkasına yaslandı ve bana dikkatlice bakmaya başladı en sonunda onaylar halde başını salladığında sırıtmam büyüdü.

"Garipsin bugün bir şeyler var gibi hissediyorum?" dedi Leo bana kaşlarını çatarak bakarken ben ise ona baktım.

"Merak etme iyiyim sadece göreve çıkıyorumda biliyorsun yorucu biraz." dedim kıyafetimi giyinirken.

Yine siyahlar içindeyken gülümsedim ve maskemi taktım, Leo ve Alkım'ın saçlarını okşadıktan sonra evden çıkmak için botlarımı giydim.

Öleceğiz Adin.

Biliyorum Azad.

Pars çoktan gitmişti ama sanki gitmeden önce bir şeyler sezmiş gibi bana bakmıştı ama yine de gitmişti.

Saçlarımı kaldıran rüzgarla gülümsedim ve karşımda ki binaya baktım.

Üstümde güvenlik üniforması vardı güya yeni alınan güvenliktim, yüzünde ki kask yüzünden kimse kimseyi göremiyordu.

Elimde ki silahla içeriye girdiğimde katları gezmeye başladım ne de olsa nöbet sırası bendeydi ve bu yüzden kimse yadırgamıyordu.

Cebimden çıkardığım minik patlayıcıları dikkatlice duvara yerleştirdikten sonra yürümeye devam ettim.

Labarotuvarın önüne geldiğimde karşılaştığım yüzlere selam durdum ve fark etmeselerde sırıttım.

Burada ki herkes bugün ölü çıkacaktı.

"Bu yeni ilaç sayesinde inan bana mükemmel güçler elde edeceğiz, son zamanlarda olan talihsizlikler yüzünden zaten herkesin morali bozuk ama bu her şeyi düzeltecek." dedi esmer doktor ve ikisi de kahve molasına çıktı.

İlaçların yapıldığı yerede bir patlayıcı koymalıydım, müzik yeteneğinin en büyük kazancı buydu.

Müzik size istemesenizde hükmederdi ve böylelikle bir patlayıcıya ya da bir güvenlik görevlisi olmam an meselesi olurdu.

Duvarın kör noktasına ilerledim zaten gelmeden önce tüm binayı intina ile incelemiştim ve bu kör noktayı buldum.

Sanki devriye geziyormuşum gibi etrafı kolaçan ederken yürürken yavaş yavaş kör noktaya ulaştım ve elimde sakladığım küçük patlayıcıyı duvara sabitledim.

Sanki duvara yaslanmışım gibi durduğumu biliyorfum en sonunda bombanın sabit olduğunu belli eden 'tik' sesi geldiğinde oradan ayrıldım.

Kapıdan çıktığımda çarptığım doktor ile duraksadım ve yüzüne baktığımda bana sinirle bakan kumralı görmemle sırıttım.

"Özür dilerim efendim." dedim o ise bana kibirli bir bakış atarak laboratuvara girdiğinde yutlundym ve arkasından girdim.

"Siz korumalar ne zamandan beri bizimle aynı yere girebiliyor-" cümlesini tamamlayamadan hafif bir şarkı mırıldandım.

Şarkının etkisi ile bana baktığı belliydi sırtı kameraya dönüktü ki bu da sanki bir şeyler konuşuyormuşuz izlenimini veriyordu.

"Haklısınız efendim şimdi dışarı çıkalım mı?" dediğimde baygınca kafasını salladı ve kapıdan yavaşça çıktık.

O doktorda uzaklaştığında sakince derin bir nefes aldım ve çıkışa doğru yürüdüm.

Diğer korumalarla karşılaştığımda bana kafası ile selam vermesi ile ben de selam verdim.

Ecelini selamlamıştı.

Elimi cebime götürdüğümde hâlâ bana dik dik bakıyordu ve o anda sırıttarak düğmeye bastım.

Patlamalar, çığlıklar, kanlar ve ilaç kokuları..

Tanrım, vahşetin orkestrasında ki besteciydim ben, intikamın melodisiydim.

Gözlerimi kapattım ve ölümümü bekledim sakince, buna çoktan hazırdım.

Parsa yapması gereken planları bırakmıştım bile keşke veda etseydim diye düşündüm içimden ama yine de bir şey demedim.

Hâlâ bir şey olmaması ile kaşlarımı çatarak gözlerimi açtım, noluyordu lan?

Etrafımı saran karanlık vardı tıpkı bir kalkan gibi beni molozlardan ve yangından koruyordu.

Pars.. ölümü engellemek için karanlığını benimle göndermişti.

Aylar sonra Adin'e bölüm atınca gelen o his.. değişik.

Okuduğunuz için teşekkürler lütfen oy ve yorum atmayı unutmayın.

İyi günler.
-Ares

Adin/Gerçek Ailem (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin