Herkese merhaba. Bugün ''Ameliyatım'' adlı ikinci bölümle karşınızdayım :") Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar diliyorum! Fikirleriniz benim için çok önemli. Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayın. :")
Paylaştığım şarkılara, profilimdeki Spotify linkinden, ⭒ adlı listeden ulaşabilirsiniz.
Bölüm şarkısı: ''Katy Perry - By The Grace Of God ''
☆
Daha ''Anne ne oluyor?'' diyemeden annem sırtımı açmıştı bile. Korkuyordum. Çünkü sırtımı göremiyordum ve insanlar olarak göremediğimiz her şey bize artı bir gerginlik veriyor. Sırtıma bir şey oluyor ve bunun ne olduğunu bilmiyorum, göremiyorum.
Fizyoterapistim, beni desteksiz bir şekilde sedyeye oturttu. Karşı duvardaki büyük aynadan kendime bakıyordum. Omuzlarım eşit durmuyordu; sol omzum, sağ omzumdan yarım santim daha aşağıda duruyordu. Başım ise sağ omzuma doğru eğik duruyordu. Düzeltmeye çalışıyordum ama boynum çabucak yoruluyor ve ister istemez yine sağa doğru düşüyordu.
Daha sonrasında, Burak abi sırtımı yandan görebilmek için, beni sedyenin ayak ucuna doğru çekip, yana doğru çevirdi.
Aklıma sırtımı aynadan görebileceğim geldi. Başımı merakla ve korkuyla sola çevirip yeniden aynaya baktım. Yandan baktığınızda, sırtımın sağ tarafında hafif bir tümsek vardı. Bu yeni oluşmaya başlayan sinir bozucu tümseği görebiliyordum.
Fizyoterapistim baktıktan sonra, ''Ayşegül hanım bu ne yazık ki, 'Skolyoz' başlangıcı. Yani halk arasında omurilik eğriliği, kamburluk olarak da bilinir. Benim alanım bu değil, bu konuda profesyonel bir bilgiye sahip değilim ama henüz başlangıç seviyesinde. Tabii ki çok ilerlerse hayati risk taşıyabilir ama şu anda aman aman korkmanıza gerek yok. Gerek sağlıklı bireylerde, gerek Sma'lı bireylerde ortaya çıkabilen bir hastalık. Ama Sma'lı bireylerin kasları daha kuvvetsiz olduğu ve bu nedenle omurga da yer çekiminden daha çok etkilendiği için, hastalık sağlıklı bireylere göre, Sma'lı bireylerde daha sıklıkla kendini gösteriyor." diye bilgilendirme verdi. "Ama acilen bir uzman doktorun görmesi gerekir.''
Başım yine düştüğünde, annem ''Annecim başını düzeltsene,'' diye beni uyardı.
''Düzeltiyorum ama yine başım oraya doğru gidiyor, yoruldum,'' diye cevap verdim sıkılmış bir şekilde.
Canım sıkıldı. Neden sağ tarafımda çıkmıştı ki? ''Keşke sol tarafımda çıksaydı,'' dedim sessizliği bozarak. ''Belki o zaman başımı sola doğru daha kolay bir şekilde düzeltebilirdim...''
Burak abi bana buruk bir şekilde gülümsedi. ''Dila'cım çıkıntı solunda çıksaydı da başını zor düzeltirdin, emin ol. Çünkü kasların güçsüz; Skolyoz da ondan dolayı oluyor. Omurga eğrildikçe, boynu düzgün tutmak ve düzgün oturmak da zorlaşıyor. Omuzlarındaki eşitsizlik, başının eğik durması da, omuriliğinin eğilmeye başlaması yüzünden.''
Üzgünce başımı salladım.
Sırtımın sağ üst tarafında büyümeye başlayan bir çıkıntı vardı. Bunu hiç sevmemiştim. Sırtınızda bir şey büyüyor. Ne kadar korkunç...
Yer çekimi kasları aşağı çekiyor ve şekil bozukluğu oluşturuyordu. Benim zaten kuvvetsiz ve yumuşacık olan kaslarımı...
Üçümüzün de morali bozulmuş ve yüzlerimiz asılmıştı.
Fizyoterapistim ile aramızda çok farklı bir iletişim vardı. Tıpkı abi kardeş gibi. İlk geldiğinde, Burak abinin saçları uzundu. Bence çok normal ve güzel olmasına rağmen herkes saçlarını garipsemişti. Kahverengi gözleri ve uzun saçları, siyah kemik çerçeveli gözlüğü ve o gözlük camına çarpan uzun kirpikleri vardı. Birlikte egzersiz yaparken bir çok oyun oynardık. ''O piti piti'' gibi kelime oyunları. Hatta ilerleyen zamanlarda, yıllar geçip, kızı olduğunda, birlikte oynadığımız bu oyunları, kızıyla oynadığını söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehirin İlacı (Gerçek Bir Hayat Hikayesi)
VampireDoğduğu günden beri, ölümcül bir hastalık yüzünden eve mahkum olan Dila, yeni tanışmış olduğu kişi aracılığı ile bir zehir sayesinde, sağlığına kavuşabilecek mi? Yeni hayatına uyum sağlayabilecek mi? Nasıl ortaya çıktığı bilinmeyen, çok eski bir zeh...