Kansızlık

920 743 69
                                    

Keyifli okumalar diliyorum! Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayın. :")

Paylaştığım şarkılara, profilimdeki Spotify linkinden, ⭒ adlı listeden ulaşabilirsiniz.

Bölüm şarkısı: ''Poppy - Bloodmoney''

                                   ☆

Bir anda gelen çığlık sesiyle uykumdan uyandım. Yani aslında, uyanmak zorunda kaldım. Oturduğumuz sitenin yanına kreş yapıldı. Çocukların sesi canımıza yetiyor. Asla susmak, asla durmak bilmiyorlar. Yahu, çocuktur oynasınlar, güzel bir şeyler öğrensinler tabii, ama bunlar çocuk değil canavar resmen. Biz de çocuk olduk ama bunların hiçbirini yapmadık. Yani en azından ben... Birkaçı var ki, bahçenin bir ucundan, diğer ucuna kadar asla susmaksızın çığlık atarak koşuyor. Hayır oynayacaksınız oynayın. Ortada hiçbir şey yokken bas bas bağırmanın ne manası var ki? Ben de biraz yüksek sesle konuşsam, normalde sakin ve sessiz yapıda konuştuğum için, hemen boğazım tahriş olur, bozuk plak gibi sesler çıkarmaya başlarım.

Saat daha dokuz. Ve ben bu gece de asla uyuyamadım. Bu uykusuzluk bir haftadır sürüyor. Gece boyu asla uyuyamıyor, sabah ise erkenden kalkıyorum. Nedensiz oluyor. Yani aslında kansızlık buna sebep oluyor. Kendimi bildim bileli, hep kanım az. Ben kumral biriyim ama bazen aşırı kansız kaldığım zaman daha da beyazlıyorum. Sabah aynaya baktığım zaman ölü gibi, cansız bir yüz ile karşılaşıyorum. Normalde sarışın insanlar, kumrallardan daha beyaz tenli olur diye bilinir ama ben sarışınlardan daha beyaz tenliyim. Tabii ben beyaz teni ve siyah teni çok severim, ikisi de çok nahif duruyor. Hep ya çok beyaz tenli, ya da siyahi olmak istemişimdir. Bilenler bilir, beyaz ten iyi güzel ama eğer bir sivilce, bir cilt sorunu, küçücük bir çizik olsa bile, hemen kendini belli eder, resmen ben buradayım diye bas bas bağırır.  Beyaz ten sorunsalı... Beyaz ten, sen hem devasın, hem belasın bebeğim.

Uyandım fakat, hiç enerjim yok. Evet, uykuyu hiç sevmeyen, zoraki uyumak zorunda kalan ben, uyumak istiyorum. Uykuyu canlıların şarjı olarak düşünüyorum. Şarj dolarsa, tam güç modu oluyor, ama dolmazsa gün boyu tasarruf modunda geziyoruz gibi geliyor bana.

Annemlerin uyanmasına daha iki veya üç saat var. Babama beni döndürmesi için seslendim.

''Baba.''

Yine seslendim.

''Babaaa.''

Bir kere daha seslendim. Bu sefer bağırma neticesinde seslendim tabii.

''Babaaaaaaaa.''

Nihayet sonunda annem duydu. Babama ''Dila seni çağırıyor,'' dedi. Gece geç yattığımız için, derin uykuda oluyorlar. Ve bazen beni duymayabiliyorlar. Annem duyuyor fakat beli rahatsız olduğu için beni çeviremiyor. Babamı uyandırıyor o beni çeviriyor. Neyse ki babam geldi.

Tam öbür tarafta doğru çeviriyordu ki, ''Baba sırtüstü çevirir misin?'' dedim.

Bir haftadır uyuyamadığımı bildiği için ikiletmeden beni sırtüstü çevirdi, kolum ve ayağımın altına yastık koydu ve telefonumu verip, gitti. Dualarımı okuyup, günlük olumlamalarımı yaptıktan sonra, bir saat telefonda oyalandım. Ama yarı uyur, yarı uyanık bir şekilde. Uykum var ama uyuyamıyorum bu çok iğrenç bir şey.

Bir saat sonra babam uyandı. Yanıma geldi, ''Dila ben sigara içmeye çıkıyorum. İstediğin bir şey var mı?'' diye sordu.

''Hayır, yok teşekkürler,'' dedim.

''Seninle birlikte kalksaydım, sucuyu kaçırmazdım.'' dedi.

''Boş ver o da yarına alınsın,'' dedim, gülümseyerek.

Zehirin İlacı (Gerçek Bir Hayat Hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin