Merhaba, bu kadar geciken bu bölüm için çok özür diliyorum, ben 2. Kez anne olacağımı öğrendim ve maalesef biraz zorlu geçen bir hamilelik dönemini atlatmam gerekti çok bişi kalmadı bebeğimle kavuşmaya onu kavuşunca sizi unuturum sanmayın. Vakit buldukça ilham geldikçe bölüm atacağım.
Güncelleme; Yeniden Anne oldum sağ salim kucakladım kızımı onun hayrına hızlıca atıyorum bölümü ve onu tekrar kucaklamaya gidiyorum sizi çoook özledim beğeni ve desteklerinizi unutmayın yorumda bırakabilirsiniz.
Sizleri seviyorum keyifli okumalar dilerim.***
Olur ya hani bazen çok uyuduğunuz için gözlerinizi açamadığınız açıp açıp milsaniyelik kıprışlar sonucu yorgun argın etrafa bir bakıp durursunuz gözleriniz açılır gibi olur tekrar kapanır ve bu bir kaç kere tekrar eder işte tam da öyle bakıyordu Ardıl ağa.
Nihayetinde gözlerini açtığında her sabah uyandığı odasından çok farklı bir yerdeydi.Yanında Gülistan'ı yoktu. Bir sürü kablo bağlı olan kutular ve ekranlar vardı. Yüzü maskeli elleri eldvenli genç bir kadın vardı baş ucunda elinde ki dosyalara bir şeyler karalıyordu belli ki hemşireydi. Seslenmek istedi, lakin başaramadan nefesinin tıkandığını boğazını dolduran bu boruların onu boğduğunu idrak edene kadar beyaz ışıkla dünya arası gidip geldi ruhu.
"Uyandı ve normal solunuma geçti doktor bey." dedi hemşire. Gelen doktor Ardıl'ın rutin muayenesini yapıyor yaka cebinden çıkardığı ışıkla göz refleklerini inceliyordu. Gayet canlı duruyordu.
"Çok şükür ağam, artık daha iyi olacaksın. Eskisinden bile yakışıklı. Daha dinamik." Gülümsedi. Bu doktor Serhat'tı. Onun kalp doktoru. Ne işi vardı neler oluyordu? Düşünemeyecek kadar kafası ağrıyordu. Soru sormayacak kadar da boğazı acıyordu. Eli istemsiz başına giderken doktor Serhat hemşireye işaret vermiş ve serum takılı elinden bir iğne yapılmıştı.
Açıklama bekliyordu. Bakışları odada gezerken başlamıştı Serhat anlatmaya. "Herkes çok iyi hiç merak etme. Seni dışarda bekliyorlar. Bir kaç saate normal servise alırım seni. Şimdilik cümbüşün içine düşmeden biraz dinlen sen. Dün gece çok ağır bir ameliyat atlattın. Sen ve ağabeyin gerçekten çok şanslıymışsınız ki kurşunlar göğüs kafesinizde kemikler arasına sıkışmış daha fazla ilerleyip ciğer ve kalbinize gelmemişti. Yoksa halin dumandı valla Ağam." Tekrar gülümsedi. "Ama birazdan turp gibi olucaksın içeri birinin girmesine izin vereceğim kimi istersin bakalım?"
Eliyle kalbini işaret etti Ardıl ağa. "Bu yanımın sahibini."
"Oo ağam hemen ilk iş çapkınlık peşindesin. Seni gidi ihtiyar delikanlı. Ahahha." diyerek kahkaha attı Serhat. Hemşire hızla odadan çıkıp Gülistan'ı çağırmaya gitti. "Kendini yorma şimdilik olur mu? Az ve öz konuşup ayrılın."
Doktor odadan çıkarken hızla karısı girmişti içeri. İki gözü kan çanağı olmuş ama hala ışıl ışıl parlıyordu kocasına bakınca. Yüreği yediği kurşundan beter parçalanmıştı sanki sevdiğini kadınını öyle görünce.
"Çok şükür yol arkadaşım iyisin. Ahirete bensiz gideceksin diye ödüm koptu. Öldüm öldüm dirildim sanki. İnşallah çabuk iyileşeceksin herkes dışarda seni bekliyor." diyen Gülistan'ın sesini bile özlemişti.
Yıllardır duymuyordu da şimdi duyunca dindi hasreti. Sevgiyle baktı karısına. Ellerini tutan elini kavradı.
"En güzel nimetsin hatun. İyi ki varsın. Ee kızlarım nasıllar? Abdullah ve kızları ne alemde bakalım korkmuşlardır şimdi onlar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pamuk Cüce Ve Yedi Develer
Teen Fiction"Yıkılır mıyım sanıyorsunuz? Sarsılmam bile! Cam gibiyim! Bazıları ne kadar kırarsa kırsın! Kırıldıkça keskinleşirim." ~~PAMUK ARSLAN~~ Sıla-i rahim diye kandırılıp Mardin'e giden Pamuk'un amca oğulları ile yaşadığı uzun bir serüvene hazır mısınız? ...