İşler karışır, Pamuk canavarlaşır...

196 8 3
                                    

Merhaba 🥰 Yeni bölüm ve kapağımız geldi. Bu konuda acemiyim profesyonel olan varsa özelden yardımcı olması rica olunur 😅 İyi okumalar. Lütfen vote ve yorumlarınızı yazın. Seviliyorsunuz💕❣️

~~Bölümü bir kaç saatte yazdım lütfen yazım hatası ve akışta ki eksiklikler için ve belki hatta size saçma gelecek olayların hızlı ilerlemesi için kusura bakmayın...~~~

Elleri mi titriyor yoksa telefon mu algılayamıyordu... Algıları kapanmış zihni karman çorman olmuş bir halde elinde iki çay bardağı ile uzakta gelmekte olan Welat'a bakıyordu. Çaktırmadan telefonu yandaki çantasına attı. Az önce gördüklerini sindirmesi gerekiyordu.

Welat yanına geldiğinde zoraki gülümsedi. Önüne koyduğu çaya baktı kaldı uzunca bir süre.

Konaktan sessizce ayrılmış önce çiğköfte yemiş ardından bir çay içmek istemişlerdi. Çayın demi gibi demleniyorlardı birbirlerine... Aralarındaki bağ gözleri her birbirine değdiğinde çay deminin koyulaştığı gibi koyulaşıyor derinleşdikçe derinleşiyordu. O anlara hükmedemiyor, kontrolden çıkan kalpleri ve beyinleri hiç bir komuta uymuyordu. Sonunda lafa atılan Welat oldu. Amca kızı, sol yanının sahibesini bu kadar dalgın görmek huzurunu bozuyordu.

"Ee amca kızı? Nedir derdin? Ağabeyim mi birşey yaptı gene?" Sesi son cümlede buruk çıkmıştı ve Pamuk bunun sebebini az önceden sonra kesinlikle biliyordu.

"Yioo... O zırıltı bir şey yapmadı. Öyle... Ben sadece konakta bunaldım biraz ondan yani..." Dediğine kendi bile inanmamıştı.

Derdi de derdin dermanı da karşısında bulunan Welat'ın ta kendisiydi... Açılmak istiyordu ona. Bir kaç gün içinde yıllardır sevmiş gibi hissetmesi her ne kadar mantıklı gelmese de, aşktan kiraya verdiği aklı devre dışıydı. Kalbiyse onu duymuyordu bile.

"Welat ben senden hoşlanmaya başladım ama sakın şımarma yani kafanı kırarım bak!" Falan demek istiyordu... Sadece istemek yeterli miydi? Cesareti... Onu Pamuk yapan Arslan kızı olmanın gururu olan cesareti nerelere kaybolmuştu? Hangi köye tatile gitmişti şu lanet cesareti...

Sonuna kadar dolu dolu yaşadığını sandığı hayatı Welat'tan sonra boşluklarla donanmıştı sanki. Her saniyesi onunla olursa dolacaktı tüm boşlukları.

"İmkânsız olduğum için mi bu sevda bela oldu başına?.."

"Anlamadım? Ne dedin?"

Afalladı bir an Pamuk... Ne diyeceğini bilemedi. Sesli düşünmekten nefret etse de sık sık başına gelirdi. Ve yine aynısı olmuştu.

"Şeyy... Yalan söylemeyeceğim. Telefonun... Ben orada kendime ait olan yani benim olduğum ama bende bile olmayan fotoğrafları gördüm. Özür de dilemeyeceğim bu huyum değildir. Telefon karıştırmak falan bana göre bir şey değil... Ama şey, mesaj sesi bir anlık dikkatimi çekti ve ben... Yani... Şey... Ben... Aslında sen... Demek istediğim şey..."

Kelimeler boğazında düğümlenip çıkmamak için direnmenin sırasını bulmuştu ve onu zorluyordu saniyeler hatta saliseler. Welat yetişti imdadına... Ama ne yetişmek...

"Evet... Sana aşığım ve bundan dolayı pişman değilim, yine olsa o günün tekrarı yine aşık olurum Pamuk... İmkânsız olduğun için değil sana olan sevdam. Kalbime yakışan sen olduğun için.
Kalbimde, dualarımda saklıyordum seni, Rabbim'le benim aramda bir sırdın çünkü. Ama şimdi tüm dünya kalbimin sesini sevdiği narin ve haşin olan kadını duymak üzere..." Sesi utancından titrerken yanakları alev alan Welat'ın gözleri Pamuk dışında kalan herşey de geziniyordu...

Pamuk Cüce Ve Yedi Develer Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin