Kısa elbise...

390 31 3
                                    

Denildiği kadar okumayan bir toplum değiliz. Erkekler bildiğini okuyor, kadınlarda onların canına okuyor.
***
Yengesine doğru ilerliyordu Pamuk. Lakin Welat ile konuştuğunu fark edince duraksadı. Welat yerinden kalkınca durduğu yerden yengesine doğru adımları tekrar ilerlemeye başlamıştı. Ta ki Welat gelip ona çarpana kadar. Bilerek çarpmıştı!

"Dikkat etsene deve!"

Sevdiği kızın yeşil irisleri ile göz göze geldi. Eğer bu cümleyi o değilde bir başkası söylemiş olsaydı ne yapacağını iyi biliyordu. Lakin sevdiği karşısında sinirliyken bile güzeldi.

"Ah... Konakta bir cücemiz olduğunu unutmuşum."

Onun kısa boyuna en çok kendisi âşıktı oysaki. Ne büyük bir yük binmişti yüreğine. Sevdiği kız bir kaç ay sonra abisinin karısı olacaktı. Belki de abisinin çocuklarına annelik edecekti? Abisi için koşuşturup onun için gülümseyecek, bazen onun yüzünden sinirli gezecekti. Bazı zamanlar gelecekti abisi onu üzdüğü için ağlayacaktı.

Hayır! Buna asla izin veremezdi. Abisi değil gözünün nuru olsa onu üzen, uğruna yakardı tüm dünyayı.

Ne kadar ağır da olsa bu sevdası taşıyacaktı gönlünde herkeslerden gizli.

"Bana bak amca oğlu, o sözlerine dikkat et. Yoksa fena olur ona göre."

Boyundan büyük laflar ederdi Pamuk cüce'si. Ona Pamuk cüce diyen ilk kişi Welat'ın ta kendisiydi. Hayaliydi bir gün onun Beyaz Atlı Prensi olmak...

"Senin gibi cüce bir kızdan benim gibi deveye ne tür bir fenalık gelebilir?"

"Defol git Welat!"

Sinirli yeşil irisler keyfini yerine getirmişti. İsmini en çok onun dudakları arasından çıktığında seviyordu. Her ne olursa olsun onu sinir etmekten zevk aldığına karar verdi. Bu doğrultuda ilerleyecekti. O lanet ettiği düğün tarihi gelene kadar.

***
"Yade..."

Seslenen Pamuk'u süzdü bir kaç saniye Gülistan. Önce kürtçe aksanına gülümsedi. Sonra, "Ne kadar da güzel olmuşsun." demekten alıkoyamadı kendini.

Üç güzel kızı koşarak yanlarına geldi...

"Yalnız ceylan gözlüm, bu kıyafetle konağın dışına alışverişe çıkmayı bırak konakta bile gezemezsin. Abimler bacaklarını kırar valla." dedi Kardelen.

"Aynen canım konakta diz üstü giyinmek yasak. Diz altı bile yasak. Ayak bileğine kadar olacak kıyafetin." diye ekledi Rojda.

"Bu ne biçim saçmalık! Dilediğim gibi gezerim kimse karışamaz." diye çıkıştı hemen Pamuk.

"Burası Ardıl ağanın konağı Pamuk hanım. Böyle giyinemezsin." diyerek kapı pervazında duran genç kuma Yaren geldi çardağın oraya.

"Sen kim oluyorsun ya? Pardon ama dış kapımın dış mandalı bile değilsin. Ki kıyafetime laf söyleyecek bu konaktaki en son kişi de yine sen değilsin."

Pamuk amcasına kızgın olduğu kadar evlendiği kuma kadına da öfke ve nefret doluydu. Amcası arsızlık edip onu istemiş olabilirdi lakin bu kuma kadın reddebilirdi. Hangi aklı başında on çocuklu 70 yaşında bir adamla evlenirdi ki? Her fırsatta onlardan lafını esirgemeyecekti.

"Amcamı nasıl kandırdın da evlendin bilmiyorum. Bu yüzden sen bu evde yaşayan bir oksijen israfısın gözümde. Lütfen bir daha benimle muhattab olmaya da çalışma. Seviyeme çıkacak kadar değerin yok bunu da böyle bil."

Yaren söyleyecek söz ararken içeri giren Ardıl ağa tüm nefeslerin tutulmasına neden oldu. Kesinlikle kıyamet birazdan tüm gümbürtüsüyle kopacaktı.  

Pamuk Cüce Ve Yedi Develer Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin