Öhüm öhüm... Merhaba... ✋
Hikayemiz başlıyor... 🔈🔉🔊
Kemerlerinizi lütfen sıkı bağlayın... 🚓
Emniyet kemeri hayat kurtarır...🌝 Sjdjgtyrh ...⚡
Asıl konuya dönelim. 🌈Başlamadan evvel hatıra yorumunu bu satıra bırakınız... 💚
Hikâyenin daha doğrusu masalın özü, Pamuk prenses ve yedi cüceler olsa da bu masal bir başka masal. Çünkü bu masal, Pamuk Cüce Ve Yedi Develer masalı...
Önceden okuduklarınızı unutun.
Neden dediğinizi duyar gibiyim.
Çünkü bu kitapta saf ve ezilmeye müsait başrol kızı, zeki ve ezmeye müsait başrol oğlanı yok.
Bu kitapta kadına değer vermeyen adamlar var. Lakin bir o kadar da değer veren yegane adamlar var.
Bu kitapta insanlıktan nasibini almamış ketum, insan kılıklı değişikler var. Ve bir o kadar da merhamet dolu yüreğe sahip yegane kıymetli insanlar var.
Bu kitapta aşırı hayali durumlar var.
Bir o aşırı doz da gerçekler de var.
Bu kitap amacı belli belirsiz bir ilham yumağıdır. Çok da şey etmeyin.
Neyse...
İyi okumalar.
İlk bölüm ithafı; Bu bölümü okuyan herkese aittir.
***
"Of ya!... Bıktım... Yemin ederim şu saçma akrabalık ilişkilerinizden, odadan dışarı çıkınca gördüğüm iki ayaklı değişik hareketleri bulunan varlıklardan acayip bıktım. Onlara insan deniyorsa biz neyiz, melek falan mı? Anne sabrımı tüketiyorsunuz. Evet anne. Geldim. Kapatıyorum."
Sanki sesinden okunmayacak gibi yüzüne iliştirmişti öfkesini ve bıkkınlığını genç kız. Kulağındaki kulaklığını hışımla çıkartırken kolundaki çantasını çıkarmayı da ihmal etmemişti. Valizini sürükemeye de son verdi. Güzelim şehrini bırakıp Mardin'e gelmek ona göre attan inip eşeğe binmeye eş değer bir yolculuktu. Henüz başına gelebileceklerden bir haberdi tabi. Çocukken bile sevmezdi bu şehri ve insanlarını. Bir kaçı hariç tabi. Kesinlikle egosundan değil, sadece o baş belası amca oğulları yüzünden nefret etmişti. Bir insanın hiç mi baba tarafındaki akrabalardan yana yüzü bu kadar gülmezdi?
Geldiği yere benzemiyordu hiç buralar. O yüzdende sevmiyordu. Sevemiyordu. Sanki... Sanki bir rüyadan uyanıp bu kabusun içine dalmış gibi oluyordu. Cidden burada o kadar süre yaşayabilecek miydi, kendisi de bilmiyordu.
"Pamukcum... Bu ölüm fermanındı kızım. Kendi ellerinle yazıp imzaladın. Şansıma tüküreyim iç sesin olduğum güne nalet gelsin. Nasıl dermansız dertlere bulaşmaya alıştırdın be bünyemizi?"
Pamuk, iç sesine susması emrini verip derince bir nefes aldı. Bunu yapmak zorunda olduğunu kendine hatırlattı.
"Bu konak o deve oğlu develer yüzünden hep zehir gibi. Tek panzehir yengem ve kızları. Sen yardım et Rabbim."
Kendi kendine konuşmayı, iç sesiyle kavga etmeyi normal bulur ve hep öyle davranırdı genç kız. Çünkü onu Pamuk Arslan yapan özelliklerindendi bunlar. Derin soluğunu sıkıntıyla dışarı saldı. Zamanı gelmişti. Onca yıl uzak kaldığı kurtulduğunu sandığı bu konak kim bilir ne kadar değişmişti, ve kendisini neler bekliyor hiç bilmiyordu. Zar zor kapıyı itip konağın bahçesine bir kaç adım atabilmişti. Daha ne olduğunu anlayamadan amca kızları çepeçevre sarmıştı etrafını. Sırayla hepsi selamlamıştı onu. O da başıyla selamlamakla yetinecekti anlaşılan. Çünkü eskiden olduğu gibi yine Kürtçe konuşuyorlardı.
"Hoşgeldin amca kızı." dedi Rojda, sevimlilik bu kızda beden bulmuş diye düşünmüştü hep. Şimdiyse yanılmadığını görebiliyordu. Büyümüş ve daha da sevimli olmuştu. Evin en büyüğü olduğuna kimse inanmak istemezdi. Güzelliği ve sevimliliğine tüm Mardin hayrandı.
"Hoşgeldin bal böceğim." dedi Berfin. Bu kız büyüdükçe güzelleşmişti adeta. Çocukluğunu hatırlayınca yüzü ekşir gibi olup hemen kendine geldi. Çocukken amcasının hangi günahına bedel bu kız diye düşünmekten alıkoyamazdı kendini. Şimdiyse, dolar gibi değerlenmiş birden diye düşündü.
"Hoşgeldin ceylan gözlüm." dedi Kardelen. Allah var en çok sevdiği kuzeniydi. Ve onu görmek bozulan sinirlerini, sıkılan ciğerlerini ferahlatmıştı. O da epey büyüyüp serpilmişti.
Kız kuzenleri bu kadar büyüyüp güzelleşmişse, kim bilir görmekten nefret ettiği amca oğulları ne kadar büyüyüp nefret edilesi olmuştur? Belki de yakışıklı... Neyse.
Kuzenlerine Türkçe, "Hoşbuldum kızlar." demekle yetindi. Hep beraber bahçede bulunan çardaklardan birine ilerliyorlardı ki Pamuk'un korkulu kabusları konağın bahçesinde belirdi.
"Ne olur Rabbim... Lütfen bulaşmasınlar... Hiç tahammülüm yok sen şahitsin."
"Lan Pamuk Cüce değil mi o?"
Cümle duyulur duyulmaz 6 koca adam onlara doğru ilerlemeye başladı. Pamuk kimin kim olduğunu şaşıracak kadar büyüdüklerini fark etti.
"Pamuk cüceciğim bu develer büyüdükçe birbirinin klonu halini almış. Kolay gelsin, geçmiş olsun derdin büyüyor bilgine. Yine sıçacaklar ağzına."
İç sesine bildiği küfürleri sıralarken amca oğulları dibinde bitiverdi.
"Ne o amca kızı güneşinin önüne mi geçti bulutlar? Büyüyememişsin." dedi evin haylazı Baran. Sadece nefret dolu bir bakış yollamakla yetindi Pamuk.
"Belki suyunu az vermişlerdir bremın*?" dedi Azad munzır ifadesiyle. Ona da aynı tiksintiyle baktı Pamuk. Cidden hiç değişmemişlerdi. Boylarının uzayıp yüzlerinin çekici bir yakışıklılık kazanması dışında...
"Ya neden uğraşıyorsunuz kızla bu kadar, görmüyor musunuz-" cümlesi yarım kaldı Ciwan'ın.
"Aynen bıremın göremiyoruz. Malum boyutu normalin epey altında." diyerek kesti Ferzan.
"Büyüteç lazım görmek için baksanıza şuna." diyerek kahkaha attı Mérxas."
"Tamam. Yeter bu kadar uğraştığınız. Hoşgeldin amca kızım. Yol yorgunusundur şimdi. Kardelen içeri girin. Yemek için hazırlanın." dedi Wélat. Amca oğlu Welat bugün bir başkaydı. Hoş yıllardır görmüyordu ya nereden çıkarmıştı bir başka olduğunu? Yine de teşekkür dolu bir tebessüm yollamayı ihmal etmemişti.
"Hemen ağabey." diyerek Pamuk'u kolundan kaptığı gibi kızlarla beraber hızla içeri geçmişlerdi.
Olanlar sırasında evin büyük oğlu Bager ise kaderinin kaderine düğümleneceği kuzenini ve kardeşlerini konağın ikinci katındaki balkondan sessizce izlemişti. Sessizce kızmıştı kendine ve başına gelecekleri bile, bilmeden gelen kuzeni Pamuk'a. Sevdiği kız Jiyan iken nasıl Pamuk ile evlenecekti hiç bilmiyordu. Zaman her kaderin rehberiydi. O bir yol gösterirdi elbet...
*-*-*-*-*-*-**-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*
Bölüm sonu.
İLK bölüm için bu kadarlık sonra ki bölümde görüşmek üzere...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pamuk Cüce Ve Yedi Develer
Novela Juvenil"Yıkılır mıyım sanıyorsunuz? Sarsılmam bile! Cam gibiyim! Bazıları ne kadar kırarsa kırsın! Kırıldıkça keskinleşirim." ~~PAMUK ARSLAN~~ Sıla-i rahim diye kandırılıp Mardin'e giden Pamuk'un amca oğulları ile yaşadığı uzun bir serüvene hazır mısınız? ...