"Erken gelmişsin?" dedim ellerimi cebime yerleştirerek
"Sana güven olmaz, şimdi kalkarsın başını belaya sokarsın. Ayrıca ne erkeni oğlum? Kaç saatte geldim sen biliyor musun?"
Eve gitmem ve kendime gelmem uzun sürmüştü. Duş alıp bol kıyafetler giyip çıkmıştım dışarı. Kapı kapı gezmekte saatlerimi almıştı. Kendime gelmeye çalışırken birazda uyumuş olabilirim...
" Ne yapacağız şimdi? "
" Belli ki kadının evine gitmemişsin. Aslında iyi oldu çünkü seni tek başına oraya göndermenin berbat bir fikir olduğu yolda gelirken dang etti. Herkese söyledin mi? Sufle nenenin öldüğünü?"
Yüzümü buruşturarak "Sufle nene ne gerizekalı?" dedim anlamaz bakışlarla
Ersin kısa bir düşünmeden sonra konuşmaya başladı. "sare? Samye? A dur lan şey su-"
"Sucuk diceksin diye korkuyorum. Sus artık lütfen! Ve evet duyurdum, herkes biliyor. Artık bittiyse tahminlerin SARHE birdaha söyleyeyim en iyisi çünkü hala mal gibi bakıyosun. SARHE nene'nin evine geçelim."
Bir insan nasıl beynini kullanamazdı ki? Yani çok mu zordu? Tamam bende ultra zekalıyım demiyorum ama sufle nedir?
Arkamı dönüp yürümeye başlamıştım. Arkamda kıkırdayarak peşimden gelen Ersin koşarak yanıma ilişti.
" Bir şey görürsem önüne atar kaçarım seni bilgine."
"Ersincim o yüzden kapıyı kitleyeceğim ya."dedim gülümseyerek
" LAN MAL MISIN? KAPIYI KİTLERSEN SALDIRIRLAR! "
" Kim saldırır? " uğraşmayı özlemiştim.
" Ebe Bayan. "
Yüzümdeki gülümseme aniden kaybolurken yanımda duran gerizekalıya baktım.
Derince nefes alıp verdim. Al ver... Al ver... Al ver...
" YA EBE 'Yİ ANLADIM HADİ SAÇMALAMAKTA ÜSTÜNE YOKTA, BAYAN NEDİR YA! "
"Kibar olmaya çalışıyorum. Önce seni yesin diye."
Nefes karhan... Al ver... Al ver... Al ver...
Nihayet Sarhe nene' nin evine varmıştık. Eski büyük bahçe kapısını ittirirken çıkan gıcırtılı ses içimi ürpertirken tekrar o anları hatırladım. Orta yaşlı kadının bağırmaları, boş beşikten çıkan ağlama sesleri ve o kadın...
"Ersin."
"Efendim?"
"Sarhe nene orta yaşlı bir kadın olmasına rağmen nene diyorlar. Sence neden?"
"Lakabı mı?"
"Bilmiyorum. Çok şey biliyordu o kadın Ersin. İşimize yarardı."
Aniden kollarımdan tutup kendine çeviren Ersin 'e kaşlarımı çattım.
"Kendine gel Karhan! O kadınla konuşmadın. Hemde hiç! Sadece buradakilerin tuhaflığı ve sana yapılan baskı senin beynini bulandırıyor. Seni yoruyor o kadar. Anladın mı?"
"Deli değilim ben Ersin! Ne yaptığımı, kiminle konuştuğumu, ne zaman konuştuğumu çok iyi biliyorum. Sana anlattım çünkü sen benim kardeşimsin. Eğer sende inanmayacaksan kapı orda." parmağımla gösterdiğim bahçe kapısına tek bir bakış bile atmadan önüne döndü.
" Ne öğrendin kadından? İşimize yarayan bir şeyler var mı? " dedi etrafı süzerken
" Anlatıcam ama önce içeriyi gezelim. Dikkatli ol birini görürsen, kötü hissedersen, herhangi bir şey dikkatini çekerse adımı bağırman yeter."
"Ayrılacak mıyız?" dedi bakışları sanki bana 'salak mısın?' der gibiydi.
"Ev çok büyük. Başka çare yok."
Eve attığımız küçük adımlar ne kadar korktuğumuzu gösteriyordu. Onu uyarmamdan gerilmiş olacak ki nefes alışlarının hızlandığını duyabiliyordum. Fakat yapacak bir şey yoktu. Bunları bilmesi gerekirdi. Ölmek istemezdik.
"Oyuncak bebek ne alaka?"
"Ne?" dedim onun baktığı yere dönerek
Yarısı yanmış bir bebek. Oyulmuş bir gözü, yüzünde siyah çizgiler, yırtılmış elbiseleri ve tek kolu yok.
"Yanımıza almıyacağız değil mi?" dedi Ersin bebeği baştan aşağıya süzerek
Bana döndüğünde aptal aptal kısa bir bakışmadan sonra tekrar bebeğe döndük.
"Ben dokunmam!"
"Ben dokunmam!"
![](https://img.wattpad.com/cover/317257914-288-k580174.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAKA
HorrorKan kırmızısı gökyüzü acımamıştı kalbi yorulmuş insanlara. Ağlayan insanları susturmak kolay olur muydu? Belkide... Ölü insanların ağlamaları nolacak peki? Yakıp yıkmak bazen iyidir. Hele ki ölmemek için tek çareniz ise. İki dosyamız bulunmakta. Bir...