"Konuştun Ersin dalga geçme benimle." dedim korkulu sesimle. Dalga geç lütfen...
"Karhan yemin ederim ben konuşmadım." öyle bir söylemişti ki sanki 'keşke ben konuşsaydım' der gibiydi ses tonu
"Bak kır- vaz... O- kırık..." hem cızırtılı hemde kesik kesik gelen sese baktım. O bebekten geliyordu.
"Bu benim sesim lan!" dedi Ersin korkuyla
Bebeğe doğru adımlamaya başladım. İçimdeki korku tüm bedenimi ele geçirirken derince bir nefes aldım. Titreyen ellerim yavaşça havalanırken dizlerim yere doğru çöktü. Bebeğe tek nefes uzaklıktayken ben nefes almayı bırakmıştım.
Sonunda titrek ellerim korkunç görünümlü oyuncak bebeği aldığında istemsizce yüzüme yanaştırdım.
Elimde evire çevire kontrol ederken Ersin içindeki kaçıp gitme arzusunu bastırarak arkamda durmaya çalışıyordu.
"Bırak dokunma şuna!"
"Neden senin sesin? Nasıl geldi? Kayıt mı ediyor?"
"Kahretsin Karhan! Bilmiyorum ve bilmekte istemiyorum. Dokunma şuna!"
"Vaz- kır... Anaht- KARHAN!" Kesik kesik gelen sesten sonra bağırılarak ismimin söylenmesi içimdeki son cesur Karhan'ı öldürdü. Bebeği fırlattıp geriye doğru adımlarken kolumdan tutup beni daha da geri çeken Ersin'in yutkunma sesi kulaklarımı doldurdu.
Bebekten gelen sesler dinmezken ton değişti. Artık Ersin gibi değil de bir kadının ses tonu hakimdi kulaklarımıza
"Uyu tatlı çocuk... Bak akşam oldu... NEDEN UYUMUYORSUN? UYU DİYORUM SANA! UYU UYU UYU!"
Ses yükseldikçe cızırtı artıyordu. Elimi kulaklarıma götürmüş sıkıca kapatıyordum. Nafile, nafile, nafile... Ses evin duvarlarına çarpıp ellerimi parçalıyor, kulaklarıma doluyordu.
" UYU! UYU! UYU! UYU! "
" Sustur şunu anasını satayım! " bu cızırtılı sesin arasında kendini bana duyurmaya çalışan Ersin, olduğu yere çökmüş ellerini kulaklarına siper etmişti.
Bu eve ilk geldiğim zaman... Ersin ilklerimi yaşıyordu. Hayır! Yaşadıklarımı yaşamasına izin vermeyecektim! Geldiğimden beri içtiğim su bile bana korku veriyordu. Uykum haram olmuştu. Benim içim buraya gelen en yakın arkadaşımı bu saçmalıkta heba etmeyecektim!
Ellerimi kulaklarımdan çektiğim an ses bir çığlığa dönüştü. Sanki önümde insan varmış gibi elimi önüme siper edip bebeğe doğru koştum. Kafasından tuttuğum gibi girdiğimiz kapının yanındaki duvara fırlattım.
Ses anında kesilirken nefeslerimi ne kadar yüksek aldığımı farkettim. Arkamı döndüğümde benden farkı olmayan Ersin yüzüme korkmaktan çok acı içindeymiş gibi bakıyordu.
"Bitti mi?"
"Evet."
"Onu söylemiyorum Karhan. Davayla işin artık bitti mi?" dedi ruhsuzca. Bitirmemi istiyordu. Defolup gitmemizi istiyordu.
"Kır- vaz... Bak- anaht-" gözlerim tekrar bebeğe döndü.
"uyu- anaht- bak... Uyu artık- vaz-"
"Hayır Ersin... Davayla işim falan bitmedi."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAKA
HorreurKan kırmızısı gökyüzü acımamıştı kalbi yorulmuş insanlara. Ağlayan insanları susturmak kolay olur muydu? Belkide... Ölü insanların ağlamaları nolacak peki? Yakıp yıkmak bazen iyidir. Hele ki ölmemek için tek çareniz ise. İki dosyamız bulunmakta. Bir...