Uyandığımda korkulu gözlerle bana bakan Ersin'i gördüm öyle bir bakıyorduki Yüzüme Sanki onun korktuğu şeyden ben de korkmalıydım. Nerede olduğumu, ne zaman uyuduğumu, neden uyandığımı bilmiyorum. Sanırım uyanmak istemiyordum. Etrafını sürekli kolaçan eden ersin uyandığımı görünce büyük bir mutlulukla ayaklandı ve beni çekiştirmeye başladı.
" sonunda kardeşim! Yatak rahat geldi herhalde Maşallah bir Uyudun bir uyudun, Hadi gidelim bu Allah'ın cezası yerden yoksa ben kafayı yiyeceğim!"
"Noluyor?" Dedim uykunun beni mahvetmiş haliyle. İnsan uyuyunca rahatlamaz mıydı neydi benim üstümdeki bu yük?
" Ne mi oluyor Manyak mısın lan sen?" Sinirle karışık korkusunu üstüme kusuyordu. Benim Hala kafam karışık ne olduğunu anlamaya çalışıyordum neredeydim Ben?
"Girdik şu eve Allah belamızı verdi sende bayıldın. Eğer aydınlanman bittiyse kalkabilir miyiz?" elleri belinde söylediği şeye başta kıkırdadım. Sonradan aklıma dank eden anılarla gözlerim sonuna kadar açık bir şekilde ayaklandım.
"Ulan kerhaneci! Dışarı taşımak yerine evin kanepesine mi yatırdın? Mal mısın lan sen!"
"YA KARDEŞİM DAVAR GİBİSİN NE YAPABİLİRİM?"
İçimdeki korku didişmeye zaman olmadığını belirtiyordu sürekli. Hızla ayağa kalkmamdan olacak ki başım döndü, sendeledim.
Kollarımdan tutup beni kendine yaslayan ersin hızla kapıya yöneldi. Kapının önüne geldiğimizde ona yardım etmek için kapı koluna atıldım.
"Elbette acele etmeyebilirsin Karhan! Sonuçta belimin kırılması ve perili bir evde olmamız bir şeyi değiştirmez." altımda ezilen herife sinirle döndüm.
"Napayım Ersin? Açılmıyor!"
"Ne demek açılmıyor?!"
Korkuyla beni bıraktı birdenbire. Ben yere amele sümüğü gibi yapışırken o kapıya atıldı. Kolu tutup kendine çekiştirirken hızla bana dönüp "Olmuyor lan bu!" diye söylendi.
"Yemin et gerizekalı. Nasıl olmuyor? Ben çok farklı şeyler söylemiştim oysa. Yardım etsene oğlum yapıştım yere."
Ağrıdan sızlayan vücudumu tutarak havaya kaldırdı. İkimiz birlikte tekrardan abandık kapı koluna. Ne yaptıysak olmadı.
"3 diyince aynı anda çekiyoruz kolu." dedi Ersin dikleşerek
"Anlaştık."
"1!" ulan Ersin kol elimizde kalırsa kapı dışında her yere takacam o kolu!
"2!" o değil de iyi uyumuşum ha.
"3..."
Kapının koluna asıldım. Deli gibi kendime çekerken ersinin kıpırdamadığını gördüm.
"Çeksene gerizekalı!"
"Karhan ben 3 demedim."
"Bir şeyide sen de be çocuk." arkama bakmak istemiyordum. Ne Ersin ne ben dönmüyorduk. Dönemezdik...
"4"
"Karhaaan"dedi hem fısıltı hem korkuyla Ersin. Yutkundum öyle bir yutkundum ki sesi dışarıdan duyulduğuna yemin edebilirdim.
" 5"
"6 7 8 9 10 11 12" hızlı hızlı saymaya başlamıştı arkadaki ses. Daha hızlı asıldım kapıya çektimde çektim. Tüm gücümle.
Kapıyı yumrukluyor, deli gibi bağırıyordum.
" İMDAT! "
"21 22 23 24 25 26"
Kapı sertçe açıldı.
"Noluyor? Ne halt ediyorsunuz burada?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAKA
УжасыKan kırmızısı gökyüzü acımamıştı kalbi yorulmuş insanlara. Ağlayan insanları susturmak kolay olur muydu? Belkide... Ölü insanların ağlamaları nolacak peki? Yakıp yıkmak bazen iyidir. Hele ki ölmemek için tek çareniz ise. İki dosyamız bulunmakta. Bir...