"Anne nereye gidiyoruz ? Söyleyecek misin artık?"Dedi Serra, korkuyla arabanın camından bakarak. Annesi tepkisiz bir şekilde arabayı kullanan babasına bakıp tekrar önüne çoktan dönmüştü.
Serra annesinden bir cevap alamayınca arabanın ortada kalan boşluğundan yavaşça içeri itti küçük bedenini." Anne ? Lunaparka mı gidiyoruz yoksa ! Söz vermiştin ?"
Diyerek heyecanla annesine baktı bu seferde.Ama annesi yine bir cevap vermemişti küçük kızına. Onun yerine elini uzatıp Serra'yı içeri sertçe itince Serra düşüp kolunu emniyet kemerinin Demir kısmına vurunca inledi.
"Kes sesini artık! Uslu dur ! " diyerek bağıran annesi ile Serra canı yansa da sesini çıkarmayıp dizlerini kendine çekip yanına düşen eski püskü ayıcığı kollarının arasına alıp küçük bedenini iyice koltuğa yapıştırdı.
Bir süre sonra araba durunca Serra uykusuzluktan kapanmaz üzere olan gözlerini hızla açıp etrafına baktı. Mahalledeki arkadaşlarının gittiği okullara benziyordu önünde durdukları yer. Ama neden buraya gelmişti Serra ?
"Anne ? Okula mı kaydolacağım?" Annesi kemerini çıkarıp arabadan inerek Serra'nın kapısını'da açtı. Serra tereddütle inerken annesi önünde eğildi.
"Burası yurt."
Serra arkasındaki koca binaya baktı ve annesine döndü. "Ama buraya annesi babası olmayanlar gelmiyor mu? Ben neden geldim?"
"Artık senin de bir annen baban yok Serra. Yanlız başınasın, kimsen yok ! Burada çürüyüp gideceksin. Senin yüzünden, kocamdan, ailemden, işimden oldum ! Baban beni aldattı ! Ama seni çok seviyor zannediyordun değil mi? Hayır kimse seni sevmiyordu. "
Serra gözünden akan yaşları minik elleriyle silip annesine sarılmak için bir hamle yaptı."Özür dilerim anne! Yemin ederim, bir daha yemeğimi yiyeceğim, oyun oynamıycam, babamla da ben konuşurum yanlış yaptığını söylerim nolur anne! Bak ben odamı toplamadım diye kızgınsın sen bana biliyorum gerçekten topluycam "
Annesi tiksinerek Serra'yı kollarından itince Serra yere düşmüştü. Ve ağlaması daha çok şiddetlenmişti.
"Sülük gibisin ! Asla bana çekmemişsin sen.defol git !"
Deyip arabaya bindiğinde Henüz 9 yaşında olan Serra yavaşça yerde doğrulup ilerleyen arabaya baktı hıçkırarak. "Anne! Gitmeyin anne korkarım ben !"
Serra ne kadar bağırsa da araba çoktan gözden kaybolmuştu.
Serra küçük nedenini arkasındaki duvara yaslayıp dizlerini kendine çektiğinde canının acısıyla hala 'anne' diyerek ağlıyordu. Fakat onu duyan kimse yoktu..."
Sızlayan gözlerimi titrek kirpiklerime İnat kapayıp açtım. Karşımda duran o eskimiş duvarda gezindi bir süre dolu gözlerim.
Haklıydı. Ne sevebilmiştim, ne sevilebilmiştim hayatım boyunca. Canımı yakanda buyduya zaten haklı olması.
Titreyen bedenimle yere oturup dokuz yaşındaki Serra ne yapıyorsa onu yaptım. Sırtımı duvara yaslayıp dizlerimi kendime çektim ve başımı duvara yaslayıp gözlerimi kapattım. Nefesimin düzeni bozulurken, gözlerimden şakaklarıma doğru akan yaş yolunu bulmuştu.
Kahretsin! Köpek gibi acıyordu canım.
Ama ne o zaman, ne de şimdi kucağına yatıp ağlayacağım kimse yoktu. Yaslamıştım sırtımı soğuk duvara.
Bütün yaralarımı kanatmıştı o birkaç cümle.. Ne garipti değil mi? Benim 25 senedir aşamadığım altında ezildiğim herşeyi acımadan vurmuştu yüzüme.
YOU ARE READING
My Boy | HakSer
Teen FictionSerra PİRİNÇ, intikam almak için, ders vermek için ya da süründürmek için bile öpebilir Haktan'ı. İzin veriyoruz. Haktan ZAVLAK 'da izin veriyormuş. Şey diyor hatta "I'm all yours."