•17•

8 0 0
                                    



Serra başındaki muhteşem ağrıyla gözlerini aralarken hala görüşünün netleşmemesinden nerede olduğunuda kavrayamıyordu. Toplarlanıp doğrulurken anlamıştı.Haktan'ın evindeydi.
Bir dakika? Haktan'ın evinde ne işi vardı.

Ellerini saçlarından geçirdiği sırada yan tarafında kendisini elinde tepsiyle izleyen Haktan'ı görünce yutkundu.
-Ben neden burdayım, dedi hala elindeki kahvaltı tepsisine bakarken.
-Bilmem Serra neden buradasın,dedi Haktan yatağın köşesine oturup tepsiyi Serra'nın kucağına koyarak.
Serra tepsiye baktı bir süre daha sonra Haktan'a baktı.
-Ne bu şimdi, dedi yeni uyandığı için hala açılamayan sesiyle. Haktan omuzlarını silkerek yatağın başına yaslandı.
-Kahvaltı,bir kaç gündür dikkat ediyorum sen hiçbir şey yemiyorsun sette kahveden başka,ki eminim evdede öylesin ye o yüzden, Serra kendi kendine geçirdi içinden 'bu çocuğun umursamamazlığı gerçekmiydi ' sakin kalmaya çalışarak Haktan'a baktı.

-Derdin ne oğlum senin, ne istiyorsun benden, dedi elini önünde savurarak. Haktan başını Serra'ya çevirip gözlerini kırptı.
-Seni, dediğinde Serra gözlerini kapatıp sinirle nefes aldı.
-Ben istemiyorum! Anlıyor musun ? Bir daha anlatayım mı? İs.te.mi.yo.rum, dedi vurgulayarak. Haktan sinirle doğruldu yaslandığı yataktan.
-İstemiyorum,git haktan, güvenmiyorum haktan,bir kez olsun, dinlemeyi denedin mi Serra? Söylesene bir kez olsun çabaladın mı, dediğinde Serra histerik bir şekilde gülerek elindeki tepsiyi yanında duran sehpaya bırakıp ayağa kalktı.

-Çabalamak mı? Ulan sen benimle dalga mı geçiyorsun ! Herif sen nişanlı çıktın, dedi yüksek sesle. Haktan'da ayağa kalkıp karşısına geçti bir çırpıda.
-Serra, sesim oraya geliyor mu? Bir açıklamam var diyorum, dedi yüksek sesle Serra ellerini beline koyup yüzünü buruşturdu.
-Yok! Gelmiyor sesin, Haktan kaşlarını kaldırdı imayla.
-Yaklaş o zaman, dediğinde Serra sinirle yaklaşıp gözlerine baktı.
-Seni seviyorum, Serra kapalı ağzının içinde dilini dişlerinin üzerine gezdirirken kahverengilerin ne anlatmaya çalıştığıyla baş başaydı.
Başını sallayıp geri çekildi, ve bir süre sustu.Ne söyleyebilirdi ki? Daha neyin ne olduğunu bilmiyordu.Hoş bilmekte istemiyordu,bu neyi değiştirecekti ki?
-İstemiyorum,sevme çünkü senin sevgin hiçbir şeyi halletmiyor anlıyor musun, dedi eliyle Haktan'ın kalbinin üstüne vurgu yaparak.
Haktan diliyle dudaklarını ıslatarak Serra'ya baktı.Ciddi olup olmadığını anlamaya çalışıyordu.
-Ha sen ciddisin? Bir şey soracağım, dinlemek anlamak kavramı bu kadar zor de-

-Zor! Benim için zor! Haktan, deli etme beni çocuk. Neyin açıklamasını yapacaksın lan sen bana,nasıl nişanlandığınızı mı? Annenin beni nasıl yerden yere vurduğunu mu?, dedi hiddetle kendine hakim olamayarak. Haktan derin bir nefes alıp yatağa oturdu.
-Tamam sen söyle,ben köpek gibi sana aşığım ve ne yapacağız söyle, dediğinde Serra bir süre öylece yüzüne baktı.
-Aşıksın,

-Hı, dedi haktan da devam ettirerek.
-Köpek gibi, dedi Serra'da yutkunarak. Haktan alttan alttan bakıp başını salladı.
-Deli gibi, dediğinde Serra gülümseyerek parmaklarını şıklattı.
-Buldum! Arkadaş olacağız hem belki sen benden vazgeçersin, Haktan hayretle gözlerini kocaman açıp hızla ayağa kalktı.
-Sen ciddisin, dedi tekrar dejavu yaşıyarak. Serra gülümseyerek başını salladı.
-Yok daha neler ! Biz neler yaşadık kızım, kalamam ben arkadaş falan unut sen onu, dediğinde Serra kaşlarını çattı.
-Kalırsın bal gibide kalırsın, evlenip boşananlar kalmış arkadaş, sen mi kalamayacaksın ayrıca nişanlısın işin daha da kolay Çağla ile ilgilenirsin, dediğinde Haktan hızla savunmaya geçmişti.

-Evlenip boşananlar benim seni sevdiğim kadar sevmiyormuş demekki!,ayrıca ben nişanlı falan değilim, uydurma! , Serra hayretle kaşlarını kaldırıp ellerini beline yerleştirdi.
-Ha ben uyduruyorum arkadaşım, Haktan gözlerini sıkıca kapatıp yüzünü buruşturdu.
-Kullanma şu kelimeyi, Serra omuzlarını silkip saçlarını geriye atarak iddialı bir şekilde Haktan'a yaklaştı.
-Söylesene sen,ben mi uyduruyorum arkada-
Haktan daha fazla sabredemeyerek girdi söze.
-Sikerim aşkını, deyip dudaklarıyla Serra'nın dudaklarını esir alırken Serra'nın elleri havada kalmıştı şaşkınlıktan.

Genç adam öpüşmeyi bile bilmeyen o kızın herşeyi olduğunu bilerek içi rahat bir şekilde Serra'nın alt dudağıyla ilgilenirken,bir yandan da havadaki ellerini indirip aralarındaki mesafede ellerini avuç içlerine aldı.
Gerçekmiydi genç kızın ellerinin tir tir titremesi?

Dahada garip olan, Haktan'ın kalbi deli gibi atıyordu. Afallıyordu o dudakları ederken,korkmaktan,incitmekten.

Haktan yavaşça dudakları serbest bırakıp bir süre kızarmış dudaklara baktı ve daha sonra hala gözleri kapalı Serra'ya bakıp hafifçe gülümsedi.
-Artık arkadaş kalamayız sanırım, diye fısıldarken Serra gözlerini açıp karşısındaki kahverengi gözlere baktı.
İkisininde odağını bozan çalan kapı olunca Serra hızla ellerini Haktan'ın ellerinden çekip uzaklaştı.
-Gel, dedi Haktan'da baş parmağıyla daha önce köpeği olduğu dudaklara değen dudağını sıvazlayarak.

Tayanç kapıyı açıp içeri girerken Serra kızarmış yüzü belli olmasın diye başını eğmiş yatağı topluyordu.
-Uyandınız mı? Set yokmuş bugün siz birlikte mi olacaksınız?, dediğinde Haktan kaçamak bir bakış attı Serra'ya.

Serra başını kaldırıp cümleleri toparlamaya çalışıyordu kendince.Kahretsin ne sormuştu?
-Imm şey, ben kızlarla buluşacağım,der demez Haktan hemen Serra'ya baktı.
-Nerde, Serra eliyle alnını sıvazlayıp yutkundu.Bu yalanı hızla gerçeğe çevirmesi gerekiyordu.
-Evde bizim evde, dedi titrek sesiyle.

Tayanç abi Serra'da bir şeylerin olduğunu anlayınca söze girdi.
-Sen hastamısın Serra, Serra yutkunup gülümsedi.
-Sanırım biraz,bir yandan konuşurken bir yandan da elindeki yastığı gülmemek için zor duran Haktan'a fırlattı. Tayanç abi şaşkınca onların bu haline bakıp güldü.

-Peki,dikkat et ıhlamur falan iç kendine gel,Haktan ayağa kalkıp babasına yaklaştı.
-Yok Babacım,sen yanlış anladın. O hasta ama bana hasta, dedi keyifle. Serra yüzünün şekilini değiştirip başını salladı.
-Aynen! Dedi sinirle.

Tayanç abi gittikten sonra Serra öylece Haktan'a baktı. Bu çocuğu çiğ çiğ yemeli miydi?

-Ne, dedi Haktan anlamayarak.Serra eline başka bir yastık alıp Haktan'a fırlattıktan sonra işaret parmağını önünde salladı.
-Bana bak,dua et yakışıklısın,yoksa seni çiğ çiğ yerdim Zavlak adamı, Haktan yüzünü öyle bir şekle çevirmişti ki Serra ellerinin arasına yüzünü alıp bir oraya bir buraya çekiştirecek mıncıklayıp,sonra da acıdı mı diyerek öpse yeriydi.

-Benim seni yediğim gibimi,fiilen bir yeme şekli mi bu, dediğinde Serra sinirle bağırdı.
-Haktan! Bak yemin ediyorum seni bir yerim var ya!, deyip üstüne yürürken Haktan da ona yaklaşıp elindeki yastığı aldı.
-Hı? , dedi yaklaşarak. Serra dişlerini birbirine bastırarak baktı Haktan'da.
-Döverim çocuk, dedi iddialı bir şekilde.
-Bir göstersene nasıl yiyyorsun? Diyerek daha çok yaklaşınca Serra gülerek Haktan'ın dudaklarına işaret parmağını bastırıp başını kendinden uzaklaştırdı.
-O bir kere olur canım, şimdi çekil şurdan evime gideceğim.

My Boy | HakSer Where stories live. Discover now