Masada duran içeceğime uzanıp elime aldıktan sonra dudaklarıma götürdüm."Dizi baya iyi ilerliyor." Dedi Çağla elindeki telefona bakarak. "Evet bende gördüm, reytingler baya iyi."
Bu seste Ecem'e aitti. Çatıda oturmuş hepimiz içkilerimizi yudumluyorduk. Çaprazımdaki Haktan elindeki içkiyi gözlerini bana dikmiş bir şekilde kafasına dikerken gözlerimi ondan ayırdım yavaşça.Mümkün olduğunca kaçıyordum o ela gözlerden.
"Serra?" Diyerek beni kendime gelmem için dürten Doğa'yla başımı ona çevirdim. "Efendim?"
"Diyoruz ki sen ne düşünüyorsun dizi hakkında. " nefesimi dışarı verip üzerimdeki kolej ceketine biraz daha sarıldım. "Güzel ilerliyor. İzleyici kitlesi şhip, çift ağırlıklı olsa da hikayeye yönelik güzel yorumlarda oluyor."
"Tabi şhip yönelik olacak kız. Koskoca Zey ve Çağ'ımız var değil mi ? " diyen Batur'la herkes gülerken bende güldüm. "Batur senin bu ZeyÇağ aşkın umarım başımıza iş açmaz."
"Tanrım en büyük aşkı sizin başınıza açsın, amin!"
Dediğinde hep bir ağızdan yükselmişti 'Amin' nidaları. Bir kişi de söylemişti. Çiftin -Çağ- kısmı.
Ben ise gülümseyerek karşılık vermiştim herkese. "Zaten onlar olmasa dizi izlenmeyecek değil mi iyiki varlar ! Aman ne güzel !"
Çağla'nın imalı cümlesiyle histerik bir şekilde gülüp bardağımı kafama diktim. "Oynama, izleme bebeğim? Evet dizi bizim üzerimizden ilerliyor çünkü izleyici kitlesini kendimize çekmeyi biliyoruz değil mi? Sende bu durumdan haddine ne bilmiyorum ama rahatsızsan, öyle görünüyor. Oynama ve Ya izleme? Bak kesin çözüm."
Masadaki herkes şaşkınca bana bakarken ben boş bardağımı doldurmakla meşguldüm. "Ya, hadi bir D ve C klişesine girelim?" Ulvi'nin cümlesiyle yüzümü buruşturdum.
"Çocuk muyuz biz?" Diyen Haktan'ı bardağımla işaret edip ağzımdaki içkiyi yuttum. "Katılıyorum."
Haktan kısa süre bakışlarını üzerimde gezdirdikten sonra önüne döndü. "Ya ne olacak? Hepimiz gün içinde yorulmuyor muyuz? Kafamız dağılır !"
Çoğunluk oynamak isteyince bende onlara uymuş bir köşede oturuyordum. "Yalan söyleyen, yapmayan herkes bir şhat atar okey?"
Dedi Batur elindeki şişeyi çevirmeden hemen önce.
"Evet Ecem'cim! Sor heh?" Diyerek söze girdi Ulvi.
"Sorucam tabi! Doğruluk mu cesaret mi?" Ulvi bir süre düşündükten sonra girdi araya." Doğ-"
"Sevgilin varmı? Varsa adresi, evi, kapı kaç? Numarası ne ? " Ecem'in bu haline herkes kahkaha patlatınca Ecem biraz mahçup olmuştu.
"Yok başımın belası yok!" Ulvi ve Ecem tekrardan tatlı tatlı flörtleşmeye başlamışken gözlerim Haktan'ı bulmuştu. Elindeki bardağı hızla kafasına dikerken kaşlarım ister istemez çatıldı. Biraz hızlı gitmiyor muydu?
"Serra? Özgür sana soruyor burda mısın?"
Hızla Özgür'e döndüm."Cesaret."
Bu şerefsize bu fırsatı verdiğim için kendime kızmayı bir kenara bırakıp kendi ellerimle yazdığım fermanımı bekledim.
"Güzel, yarın akşam yemeğe çıkıyoruz ?" Gözlerimi hafifçe kısıp yutkundum. "Tamam, çıkarız."
Haktan elindeki bardağı birden masaya sertçe koyunca başımı ona çevirdim. "Pardon, yanlışlıkla oldu."
Oyun bu şekilde devam ederken, cevap hakkı, Haktan'a gelmişti.
"Doğruluk." Dedi elindeki bardağı doldururken, Doğa'ya karşı. Doğa sırıtarak bana baktı ve tekrar Haktan'a döndü.
YOU ARE READING
My Boy | HakSer
Teen FictionSerra PİRİNÇ, intikam almak için, ders vermek için ya da süründürmek için bile öpebilir Haktan'ı. İzin veriyoruz. Haktan ZAVLAK 'da izin veriyormuş. Şey diyor hatta "I'm all yours."