Ve son...

328 35 7
                                    

Sadece 2 gün geçmişti.

Öylece oturduğum, arada ağlama krizlerine girdiğim, hatıralarda boğulduğum 2 gün geçmişti. Ve aynı şekilde geçireceğim yüzlerce günüm daha vardı.

Hiçbir şey eskisi gibi olamayacaktı. Ben eskisi gibi olamayacaktım.

Bildiğin en yakın arkadaşım aptal bir top havuzunda ölmüştü. Şaka gibi bir olaydı, top havuzunda ölmüştü. Öldürülmüştü. Kesinlikle öldürülmüştü. Ne kalp krizi geçirmişti, ne de başka bir halt, kimse bununla uğraşmamıştı. Bu sahil kasabası tiksinç bir yerdi ve tam olarak yarın tüm anıları geride bırakarak buradan gidecektim.

Kalabalık olmamıza rağmen evde oluşan curcunadan eser kalmamıştı. Herkes sakince valizlerine doldurmakla meşguldü, zaten Nova'nın ailesi İstanbul'a dönmüştü. İmge ile Simge bile olayın farkındaymış gibi uslu uslu duruyorlardı. Neler olduğunu merak ettiklerinden emindim ama yanıma yaklaşmıyorlardı bile. Babamın onlara bunu tembihlediğine emindim.

Şimdiyse uykumun olduğu halde uyuyamadığım anlardaydım. Nasıl uyuyabilirdim ki? Böyle bir durumda kim uyuyabilirdi ki?

Yatakta uzanmayı bırakıp ayağa kalkıp odayı turlamaya başladım. Nova'nın bir yerlerden çıkıp "Kandırdım," demesini deli gibi istiyordum.

Delirmiştim.

Önce yatağa ardından gardıroba, sandalyeye, valize tekme attım. Hiddetle odanın içinde oraya buraya saldırıyordum, bu alışılagelmiş bir şey haline gelecekti zamanla. Bir çığlık kopardıktan sonra yere çöktüm. Gözyaşlarım yine kendilerini göstermişlerdi. Halıya yatıp ağlamaya devam ettim. Bu acıyı dindirmenin bir yolu yoktu.

Telefonum milyonuncu kez çaldığında aldırmadım. İki de bir çalıyordu, susmuyordu. Mesajlar yağıyordu. Hepsi de Nova'nın durumundan haberi olan okul arkadaşlarım, arkadaşlarımızdandı. Kendilerini iyi hissettirmek için bana satırlarca mesaj atıyorlardı. Onları suçlamıyordum, başka ellerinden ne gelebilirdi ki?

Telefon sonunda sustuğunda ağlamamı kestim. Ancak bu daha kuvvetli olacak ağlamamın yaklaşmasından dolayıydı. Ağlayıp duruyordum, Nova için hiçbir şey yapamıyordum.

Yapmalıydım.

Onun için son kez bir şey yapmalıydım. Bunun ne olduğunu da çok iyi biliyordum.

Zorlanarak da olsa ayağa kalktım. Telefonumu almak için makyaj yapmaktan başka her şeyi yapabileceğim masaya yanaşıp oturdum. Telefon kilidini açıp cevapsız çağrıları görmezden gelerek mesajlara baktım.

İhtiyacımız olan her şey elimde; birazcık naylon, iyi bir bıçak, tekne. Her şey. Yasadan kaç ve asla yakalanma. İkimiz de ne yapmamız gerektiğini çok iyi biliyoruz. Geri dön.

Mesaj Can'dandı ve yarım saat öncesinde gönderilmişti.

Ne yapmamız gerektiğini çok iyi biliyoruz.

Sanırım biliyordum.

Nova'nın ölümünden şüpheli çıkan Mahmut Berkecan'ı öldürecek ve böylece Nova'yla birlikte tamamlamadığımız, asla tamamlayamayacağımız, son maddeyi gerçekleştirmiş olacaktık.

Tereddüt etmeden Can'a buluşacağımız yeri yazıp annemin geçtiğimiz saatlerde toplamayı bitirdiği valizimi açtım.

Nova için bunu yapacaktım. Arkadaşımı dünyadan silen çocuğu ben de silecektim.

"Hazır mısın?" diye sordu Can.

Başımı salladım ve ellerimi ceplerime koydum. Elbette siyah pantolon, siyah kapüşonlu ve siyah spor ayakkabılarımı giymiştim. Karanlık çoktan çökmüştü ve bu iş gerçekten kamuflaj istiyordu.

Sürpriz YumurtaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin