Çılgın müminlerden kurtulmuştuk.
Öğle ezanı kurtarıcımız olmuştu ve imanlılar "Ah! Namazı kaçıramayız," diyerek bizim peşimizi bırakıp ters yöne, camiye doğru koşmaya başlamışlardı.
Biz ise uzun bir süre nasıl onlardan kurtulduğumuzu anlayamamıştık.
Ramazan ayında camide yemek yiyorduk fakat ezan bizim kurtarıcımız oluyordu.
Çarpılmamız gerekirdi! Kulağa saçma gelmiyor mu?
Evet, kesinlikle geliyor. Çünkü işler böyle yürüyor; nerede bir saçmalık, orada biz.
Şimdiyse Vampir Davulcu Amca'yı öldürdüğümüz yerde, çay ve camide yemek için aldıklarımızın eşliğiyle yeni bir maceraya atılmaya kararlıydık.
Bunun sebebi de bendim.
Daha yeni bir maddeye gerçekleştirmenin yorgunluğu üstümüzdeyken "Günde 2 madde gerçekleştirmenin ne kadar harika bir şey olurdu," demiştim.
Nova da gaza gelip "Evet! Elbette, yapmamız gereken şey bu!" diye sevinçle bağırmıştı.
Bu fikri ortaya atan bense –Haklayıcı İlkem- Nova'nın çılgınlıklarla dolu listemizi getirmesini beklerken bahçe masasına geçmiş çayıma petibör bisküvi katarak mükemmel bir tatlı yapıyordum.
Petibör bisküvili çay dünyada sevdiğim en şeylerden biriydi. Petibör ve çay bir kalbin iki yarısıydı. Onlar birbiri için yaratılmışlardı, size düşen tek şey ise sevenleri birleştirmenizdi.
Bisküviyi kırarak çay bardağına attım. Kaşıkla ezip kıvamında olması için bir adet daha petibör bisküvi kırdım.
Mükemmel tatlım sadece birkaç saniyede hazırlanıyordu.
Çay kaşığıyla petibörlü çay tatlımı yerken bir anlığına 5 yaşındaki halimde gibi hissettim.
Sanki 40 cm kısa, minicik ellere tekrar sahipmiş gibi hissettim...
Bir saniye, gerçekten de öyle hissediyordum.
"İlkem bu çocuk da kim?"
Başımı sesin geldiği tarafa doğru çevirdim. Nova ile İmge –Bu kız Nova'nın kardeşi olsaymış daha iyiymiş (!)- bana doğru şaşkınlıkla bakıyorlardı.
"Ne öyle bakıyorsunuz be, ayı mı oynuyor?" dediğimde şaşkına dönenlerin arasına bir kişi daha eklendi.
O kişi de bendim.
Minicik eller, sandalyede otururken yere değmeyen ayaklar, ufak bir beden ve o ses!
Başımın belaya gireceğini daima düşünmüş hep dile getirmiştim. Ancak petibörle çayı karıştırınca 5 yaşındaki halime dönüşeceğim aklımın ucundan bile geçmemişti.
Hayatım sürprizlerle doluydu.
Nova, 5 yaşındaki bana –ya da şimdiki ben mi demeliyim?- misafir çocuğu muamelesi yaptı. "İlkem nerede? Ona ne yaptın seni lanet olasıca sevimsiz velet!"
Ben onun bilgisayarıyla oynamak isteyen bir misafir çocuğu değildim!
İmge ise beni ilk gördüğündeki halindeydi, yavrucak donup kalmıştı. Korkuyla "Nova Abla," diyerek Nova'nın elini tuttu. Nova ona "Ablanın nerede olacağını tahmin edebiliyor musun?" diye sorduğunda cevap vermek yerine "Bu benim ablamın küçüklüğü!" diyerek çığlık attı. Sürekli fotoğraf albümlerini karıştırdığı için olayı çözmüştü.
Görünene göre de İmge, bir süre annemle babamın arasında yatacaktı. Üzgünüm baba.
Nova, İmge'nin açıklamasına karşılık ürkmüş gözüküyordu. Dizlerinin biraz üstünde biten kot şortunun cebinden maket bıçağı çıkardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sürpriz Yumurta
HumorWatty Awards Keşfedilmemiş Cevherler'15 En İyi Mizah Hikayesi Ana karakterken bile ana karakterliği beceremeyen İlkem, geniş sülalesi, en yakın arkadaşı Nova ve onun çekirdek ailesi. İşte karşınızda tam bir tatil ekibi. Gitmek için pek bilinmeyen bi...