2. Bölüm

2.2K 116 21
                                    

Yaklaşık 15 dakikalık bir yol serüveninde sonra Fatih'in dediği bara gelmiştik. Arabadan inip Fatihi takip etmeye başladım. Fatih önden önden hızlıca yürüyordu ben de 2 adım gerisinden geliyordum. Müzik sesi ve insanların çığlıkları mekanın dışından bile duyuluyordu. Barın kapısından içeri girdiğimizde birsürü ışık gözlerimi almıştı. Rengarenk ışıklar önümüzü görmemizi  engelliyordu resmen. Genel olarak mekanda ince bir sis gibi duman, kulakları acıtacak ses düzeyinde yabancı bir müzik, dans eden birsürü insan, sarhoş kendinden geçmiş kişiler ve sağda solda birbirini kemiren çiftler. Bu ortam fazlasıyla mide bulandırıcı. Fatih bir anda elimden tutması ile mekanla ilgili kötü düşüncelerim toz gibi dağılmıştı. Kalp ritmini bozan bu hareketi yüzümde aptalca bir gülümsemeye sebep olurken okadar nazik tutuyordu ki elimi onun bu hareketine hayran kalmamak elde değildi.  Elimden tutarak beni barmen masasının yanına götürdü ve elimi bıraktı. Bir ona bir de bıraktığı elime gitti gözlerim. Keşke hiç bırakmasa elimi diye geçirdim aklımdan.

Fatih" burdan bir yere ayrılma. Ben seni eve giderken alacağım buradan. " Dedi gözlerimin içine bakarak. Kafamla onu onaylayıp "Tamam " dedim. Tamam demem ile yanımdan ayrılması bir oldu. O insanların içine karışırken ben de yanımdaki sandalyeler den birine oturdum. Derin bir nefes alıp verdikten sonra az önce burda olmayan barmanin sesi ile bakışlarımı ona çevirdim. "Ne içersiniz?" Dedi hafiften bağırarak. Müzik sesi yüksek olduğundan iki kişinin birbirini duyması zordu.

"Aaa... Ben bişey istemiyorum sağolun." Dedim hafif bir tebessüm ile kendi sesimi duyurmaya çalışarak. Barmen kafasıyla anladım der gibi yapıp "Eğer içmek istersen bana seslenmen yeter." Diyerek yaka kartını gösterdi. Berk yazıyordu. Gözlerimi yaka kartından çekip "eğer içmek istersem söylerim Berk." Dedim. Bana karşı gülümseyip işine ve başka müşterilere döndü. Yüzümü dans eden insanlara çevirdim ve izlemeye başladım. Kendimi düğün salonuna gelen kocakarı gibi hissediyordum. Bu düşündüğüm şeye istemsizce gülüp dans edenleri izlemeye devam ettim.

Dans ederken birbirlerine fazla temasta bulunuyorlardı ve bu durumdan hiç rahatsızlık duymuyorlar di. Ne kızlar kendilerini geri çekiyordu ne de erkekler. Bu ortam da böyleydi işte garipsememek gerekir. Fatih neredeydi acaba? O da böyle mi dans ediyordu kızlarla? Tabikide böyle dans ediyordu. O rujlar falan nerden sürülecekti yakasına. Canım sıkkın bir şekilde masa tarafına döndüm ve parmaklarımla oynamaya başladım. Ve o sırada az önce tanıştığım barmenin seni duydum tekrar.

Berk "Eğer içmiyeceksen ya da dans etmeyeceksen neden buradasın hadi biraz eylen." Dedi elindeki bardağı beyaz bez ile silerken.

"Aslında ikisini de yapmak istemiyorum. Daha doğrusu buraya hiç gelemk istemedim. " Dedim sıkkın bir tavırla.

Berk "Nasıl yani?" Dedi merakla.

"Öyle işte. Bu tarz yerler bana göre bir yer değil." Dedim.

Berk "Bir dakika ya ben seni hiç tanıyamadım. Davetli misin? " Dedi. Davetli mıydım?

"Bilmem. Beni biri getirdi buraya aslında. Davetli olan biri. " Dedim.

Berk "Davetli biri getirdiyse seni o zamn davetlisindir." Dedi ve gülümsedi. Onun bu sözlerine ben de gülümsedim. Önümde küçük bir bardağa sarı bir sıvı doldurup bana uzattı ve "kim getirdi seni. Adı ne?" Dedi bana uzattığı bardağı geri ona iterek. İçmek istemediğimi belirttim. Tam o sırada Fatih yanıma oturdu ve "Ben getirdim Berk." Dedi Berk Fatih'i  görünce gülümsemesi daha da yüzünde yayılırken Berk "Vaay kardeşim. Hoşgeldin. " Dedi ve tokalaştı lar.

Fatih "Hayırlı olsun yeni barın. " Dedi.

Berk Fatih e büyük bir bardağa içki doldururken "Saol kardeşim." Dedi. Barın sahibi bu barmen miymiş? Şaşkınlıkla bir Berk'e bir Fatih'e bakarken Berk "Seni getiren Fatih di yani. " Dedi. Berki kafamla onaylayıp gülümsedim.

PLATONİK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin