Fatih "Anne bittiyse şu sözlenme, nişan artık hengisiyse ben gidiyorum. " Dedi. Tahmin etmiştim bir yere gideceğini. Derin bir nefes alıp merdivenlerden odama doğru çıkarken Asiye teyze "Nereye be çocuğum daha yeni sözlendin! " Dedi. Fatih bıkkınlık ile "Berk ile buluşucam anne. Çocuğu ekemem. " Dedi.
Asiye teyze"He iyi o zaman Elif'i de götür. 1 ay sonraki düğünümüze de davet etmiş olursun. " Demesi ile basamak çıkan ayaklarımı durdurdum. 1 ay sonra mi? O kadar erken mi?
Fatih "Anne ne 1 ayı? Yangından mal mı kaçırıyorsun?" Dedi.
Asiye teyze"Fatih senin için ne kadar erken ise o kadar iyi. Sözlünü de al git." Dedi ve bahçeye çıktı. Fatih'in gözleri beni bulduğunda "Ne bekliyorsun aşağıya geri in." Dedi. Onun bu sözlerine karşı "bu kılıkta mı çıkayım dışarı?" Dedim. Bu göz alıcı elbiseyle dışarı çıkamazdım.
Fatih "Senin üzerini değiştirmeni bekleyemem fazla kalmayız zaten hadi!" Dediğinde öfkelendiğini anlayıp hızlıca aşşağıya indim. Fatih'in arabasına binip yolda ilerlemeye başladık. Bir kafenin önünde durmuştuk. Fatih emniyet kemerini çıkarttığını gördüm sanırım gelmiştik Berk ile buluşacağı yere. Ben de emniyet kemerimi çıkarıp onunla aynı anda arabadan indim.Fatih kafe nin kapısının önünde parmağına takılan Nişan yüzüğünü çıkarıp kurdelesi ile kumaş pantolonunun cebine koydu. Benden de aynı haraketi bekler gibi bana baktı. "Sen de çıkar. " Demesi ile ben de yüzüğü çıkarıp ona verdim "Cebim yok. " Diyerek. Elimdeki yüzüğü alıp kendisiyle aynı yere koydu ve kafe nin içine doğru ilerledik. Kafedeki herkes bakın hiç abartmıyorum herkes bize bakıyordu. Bakmalarını en büyük nedeni Fatih di bir diyer neden ise üzerimizdeki bu Nişan kıyafetleriydi.
Berkin masasını bulup oturduğumuz da Berk şaşkınca bize baktı daha doğrusu bana. Sanki Senin ne işin var? Der gibiydi.
Berk "Hoş geldiniz gençler." Dedi anlamsızca bakarak.
Fatih "Pek de hoş gelmedik ama." Dedi somurtarak.
Berk "Hayırdır siz böyle cicili cicili. Biryerden mi geliyorsunuz?" Dedi merak ederek. Haklıydı da. Kim sıradan bir kafeye böylesine şık gelir ki?
Fatih "Nişandan geliyoruz kardeşim." Dedi garsona el ederken.
Berk "Hadi ya. Kimin nişanı?" Dedi gülümseyerek.
Fatih "Elif ile benim. " Demesi ile Berkin fal taşı gibi açılan gözleri bir bana bir de Fatih'e baktı.
Yanımıza gelen garson "Buyrun." Dediğinde Fatih "iki çay alalım biz." Diyerek garsonu geri gönderirken Berk "Nasıl yani? Ne ara? Lan niye?" Dedi şaşkınca ard arda sorarak.
Fatih "Sana anlatmıştım ya annem beni bı kızla nişanlıyacak diye. O kız işte Elif di. " Dedi.
Berk "Aslında Elif olmasına pek şaşırmadım ama neden bu kadar hızlı oldu onu anlamadım. " Dedi ve sırıtarak ekledi "Hayırlı olsun o zaman. Yenge Allah sana sabır versin. Baş etmesi zor. " Dedi dalga geçerek .
Berkin Yenge demesi ile ikimiz de şaşkınca Berke baktık. Yani bendeki şaşkınlıkdı ama Fatihinki daha çok öfke gibiydi.
Fatih "Yenge falan yok. Biz Elif ile anlaştık." Dedi. Masamıza gelen çayı yudumlarken.
Berk "Nasıl anlaştınız? Filmlerdeki gibi mi?" Dedi bana bakarak.
"Evet. Filmlerdeki gibi. " Dedim.
Berk "Ama o filmlerin sonu genelde aşk ile bitiyor. Sizinki de öyle olmasın?" Demesi ile kahkaha attı. Kahkahasının ardından sözlerine şunları da ekledi "Ya abi kusura bakmayın ama çok komik durumdasınız şu an." Dedi ve birkez daha kahkaha attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PLATONİK
RomanceYataktan kalkıp "Ben de gideyim o zaman. " Dedim. Odadan tam çıkarken Fatih "Görüşürüz müstakbel karıcım." Demesi ile arkama şaşkınlıkla dönüp ona baktım, bana güldü ve "Şakası bile korkutucu geliyor değil mi?" Demesi ile sevincim kursağımda kalmış...