Hızlıca odama girip yatağımın üzerine oturdum ve az önce yaşanan şeyleri düşünmeye başladım. Bu yasadıklarım bir kâbusuydu? Gerçekten yasanmış mıydı? Fatih ona olan duygularımdan haberdar mıydı? Allah’ım bu yasadıklarım gerekmeydi cidden? İçime dolan karamsar his ile yatağıma uzandım ve ellerimi yüzüme destek yaptım. Allah benim belamı versin! Ne yaptım ben! Bu yaşananlar yetmiyormuş gibi onu öptüm mü? Kendimi daha fazla nasıl rezil edebilirdim cidden bir aptaldım! Neye güvenip de onu öpmüştüm ki? Zaten belliydi her şey neyi kontrol etmek istemiş olabilirdim ki? Ne düşünmüştüm yanı? Onun da beni sevip öpeceğini mi? Lanet olsun ki tam bir aptaldım! Kendimden utanıyordum hatta nefret ediyordum bu kadar ezik olduğum için!
Gözümden akan yaşlar yatağımın kuru yüzünü ıslatırken hıçkırıklarımı durduramıyordum. Bu yapıtlarımdan sonra bir de ağlıyor umuydum cidden? Gerçekten tam bir salaktım. Durdurmak istesem de durduramadığım göz yaslarım daha da şiddetlenirken odamın dışından gelen ayak seslerini duymam ile sol elimi hızlıca dudaklarımın üzerine koydum ve ard arda gelen hıçkırıklarımı susturmaya çalıştım. Gözyaşlarımı da silip yatağımda doğruldum. Ayak sesleri daha da yaklaşınca yataktan kalkıp kapıya doğru yavaşça yürüdüm. Fatih kapının arkasında olmalıydı ve odaya girip de beni bu halde görmesini hiç istemiyordum. Yavaşça kapımı kilitleyip sessizce bekledim kapının yanında. Ses gelmiyordu. Gitmişti büyük ihtimalle. Aşağıda yaşanan rezillikten sonra bir de beni ağlarken görürse kendimi daha aptal hissedebilirdim. Geri yatağıma yatıp pencereye doğru yüzümü cevirdim. Hava kararmıştı ve gökyüzü çok güzeldi. Fark ettim ki yıldızlar bu gün daha belirgindi. Bu güzel manzarayı daha güzel bir gecede izlemek isterdim ama geceyi mahvetmiştim. Bu manzara bu geceyi hak etmiyordu.Yatağımdan kalktım ve pencerenin önüne geçtim. Gözümden akan yaşları elimin tersiyle silip gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Daha güçlü durmalıydım. Öncekinden daha güçlü durmalıydım. Evet, birini sevmiştim ve o kişi Fatihti ama bu asla bir suç olamazdı. Asla birini sevmek suç olamazdı olmamalıydı ve kendimi bu konuda kötü hissetmemeliydim. Kendimi toparlamam gerekiyordu. Gözlerimi geri açtım ve pencereyi kapatıp perdeyi çektim. Bu güzel yıldızları daha güzel ve daha güçlü hissettiğim bir günde izlemeliydim. Pencereyi kapattıktan sonra yatağıma geri yattım ve telefonumu elime alıp saate baktım saat 8 e geliyordu ve uyumak için fazla erken bir saat olmasına rağmen yatakta gözlerimi uyumak için kapattım. Sanırım uyumalıydım. Hiçbir şey düşünmek istemiyordum ve bunu bir tek uyurken gerçekleştirebilirdim. Yaklaşık kaç saat oldu bilmiyorum ama uyuyamıyordum. Düşünmeden duramıyordum. Lanet olsun ki aklımdan çıkmıyordu o sahneler. Acaba o uyumuş muydu yoksa o da benim gibi düşünüyorumdur? Neden düşünsün ki o beni umursamıyordu bile. Hatta büyük ihtimalle beni ondan hoşlanan diğer kızlar gibi görüyordu. Bir günlük olduğu kızlar gibi ve bu beni mahvediyordu…
***
Sabah 7 de uyanmıştım ama odamdan hiç çıkmadım. Fatihi işe gitmesini bekliyordum. Onu şu an görmeye, onunla yüz yüze bakma cesaretini henüz toplayamamıştım. Saatlerdir odada durduktan sonra saatin 11 e geldiğini görmem ile yatağımdan doğruldum ve pembe terliklerimi ayağıma giyip ‘’gitmişimdir ki?’’ diye sessizce kendi kendime konuşurken bu saate kalacağını düşünmüyordum ve odamın kapısının kilidini açtım ve yavaş adımlarla odamdan çıktım. Evden ses gelmiyordu. Aşağıya doğru kafamı balkona benzer yerden uzattım mutfakta da kimse görünmüyordu. Bakışlarımı mutfaktan çekip Fatihin odasına odakladım. Büyük ihtimalle gitmişti. Derin ve rahat bir nefes aldıktan sonra merdivenlere yöneldim. Evet, dun daha güçlü olmalıyım dedim fakat güçlü olmak için biraz erken gibiydi.
Merdivenlerden inerken aniden Fatihin odasından çıkması ile indiğim merdivenin yarısında durup hızlıca geriye döndüm ve indiğim basamakları geri yukarı çıkmaya başladım. Geri yukarı çıkarken ayağımda olan pembe terliğin tekinin düşmesine aldırış etmeden bir hızla odama girdim ve kapımı kapatıp kilitledim. Ayağımdan düşen terliğimin tak tak diye merdivenden iniş sesi taağ odama gelirken ellerimi yüzüme geçirip ‘’Allah kahretmesin!’’ dedim kendi kendime sinirlenirken. Fatih eminim ki beni görmüştü. Görmese bile ben olduğumu anlamıştı çünkü terliğimin eve yaydığı ses ben buradayım diyordu.
Neden buradaydı? 11 de işe mi gidilirmiş? Uyanamadı mı acaba? İşe mi geç kaldı? İşe geç kalsa ne olacaktı ki patrondu o! Of ne yapacaktım şimdi? Ne zaman giderdi ki işe? Kahvaltı yapacak mıydı yoksa hemen hazırlanıp gidecek miydi? Umarım hızlıca evden çıkıp giderdi. Odanın içinde kendi kendime düşüncelere boğulurken dış kapının sesi odama gelmesi ile odamda donup durmayı pırlaktım ve sessizce bekledim. Kapı sesinden sonra araba sesi duymam ile pencereye koştum ve perdeyi açıp gizlice dışarıya baktım. Fatih arabasına binmiş evden uzaklaşıyordu. ‘’Oh çok şükür ya.’’ Dedim ve saçlarımı yukardan sıkı bir topuz yapıp odamdan çıktım. ‘’ bir an işe gitmeyecek sandım.’’ dedim evde kendi kendime konuşurken merdivenlerden aşağıya indim ve mutfağa girdim. Karnım kurt gibi kazınıyordu ve bir an önce mideme bir şeyler koymam lazımı. Buzdolabının önünde durup dolabı açtım fakat bek de yenecek bir şey yok gibiydi. Kahvaltıyla da uğraşmak istemiyordum açıkçası. Kaşarlı sucuklu bir tost yapsam yanına da bir meyve suyu yaparım oldubitti. Buzdolabından kasar ve sucuğu çıkarıp ince ince kesmeye başladım. Daha sonra sucukları kızartıp yarım kestiğim ekmeğin arasına yerleştirip kaşarları da üzerine koyduktan sona tost makinasının içine yerleştirdim. Tostum hazırlanırken hazır meyve suyundan geniş bir bardağa doldurdum ve masaya koydum daha sonra tostumun hazır olmasını bekledim. 1 dakika sonra makina öttüğünde tostumu düz bir tabağa yerleştirip masaya oturdum. Karnımın guruldamasıyla tostumdan bir ısırık aldım ‘’işte bu lezzete açtım.’’ Dedim ve yüzümde oluşan gülümsemeyle bir ısırık daha alacaktım ki evin kapısından anahtar sesi gelmesiyle 2. Isırığımı alamadan hızlıca mutfaktan çıktım ve koşarak merdivenlerden çıktım ve yine odama girdim nefes nefese. ‘’Allah’ım neden geldi şimdi bu?’’ dedim kedi kendime telaşla. Daha karnımı duyuramamıştım bile! Bu gün işe gitmeyecek miydi yoksa? Allah’ım şaka mıydı bu? Bu günü mü bulmuştu işe gitmemek için cidden! Camdan dışarıya baktığımda arabası evin önünde duruyordu. Cidden geri gelmişti. Neden gitti ve neden gelmişti geri?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PLATONİK
Roman d'amourYataktan kalkıp "Ben de gideyim o zaman. " Dedim. Odadan tam çıkarken Fatih "Görüşürüz müstakbel karıcım." Demesi ile arkama şaşkınlıkla dönüp ona baktım, bana güldü ve "Şakası bile korkutucu geliyor değil mi?" Demesi ile sevincim kursağımda kalmış...