46.Bölüm

80.4K 5.4K 820
                                    

📍Hoş Geldiniiiiiiizzzzzz

Neşeli bir girişle sizleri selamlıyoruumm..

Baktım dediğim tarihe yetişemiyoruz ben de uzun uzun yazim bari dedim.

Oy vermeyi ve satır aralarında düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayınııızzz..

Şuraya bir alevli ateşli emoji alayım 🔥

Keyifli Okumalaaarrrr

*******


Bölüm yetişkin içeriklidir ve yetişkin okurlar içindir. Dikkate alınız ⚠⚠⚠

*******
46.Bölüm

*******

"Ay Hamza.." adamın boynuna olabildiğine sarıldı Hasret, bir de yere baktı düşsem nerem daha çok acır diye, "Düşeceğim bak şimdi sıkı tut nolursun."

Hamza'nın kolları arasında, kuş kadarcık bir şeymiş gibi kucağındaydı. Onun kendini sarışı ne kadar kuvvetli olsa da boyunun maşallahı olduğundan yerden epeyce yüksekteydi.

Bir düşecek olsa kıymetlisinin vay halineydi. O yüzden boynuna sıkı sıkı sarılıp yapıştı adama fırsattan istifade.

"Kaç kere çıktın kucağıma Hasret." dedi Hamza eğlendiğini bile isteye açık ederek, "Ne zaman düşürdüğümü gördün?"

Her zaman düşürüyordu ama bununla o bir değildi, o yüzden gözlerini etrafta dolaştırdı Hasret, burnunun ucunu da hafiften Hamza'nın çenesine sürttü, "Ay ondan demiyorum ki ben Hamza. Hızlıca evlendik ya, şeytan da karışamadı. Kesin bişey olur da ters gider diye aklıma geliyor."

Kazasız belasız bir de sevişselerdi başka da bir şey istemiyordu Hasret.

Hamza bir kez daha güldü Hasret'e, dediğine itiraz etti usulca, "Yok." dedi, "Olmaz hiçbir şey merak etme." Burnunun ucundan da öptü Hasret'i inandırma düğmesine basar gibi. Başka da bir şey demedi.

Büyük adımlarıyla evinin geniş bahçesini aştı, pek geniş bir bahçeydi. Hamza da olduğundan daha sessiz. O sessiz olunca Hasret'i de bir gerginliktir alıyor, ağzına ne gelirse konuşası geliyordu, "Bahçe de ne güzelmiş, iyi biber büyür burada."

"Derenin kenarına dikersin biberlerini Hasret." Gülerek genç kızın yüzüne eğdi yine yüzünü, epeyce yakın olduklarından burunları birbirine değip geri çekildi, "Buralara hep çiçek dik, renk renk."

Tazecik kocasının dediğine güldü Hasret, "Sana mı vereyim sonra o çiçekleri?"

"Hepsini hem de." Yoluna baka baka güldü Hamza, gülüşünün tınısından ayıp bir şey diyeceği belli olmuştu, iki merdiven çıktı evin eşiğine kadar, "Dalından köküne kadar."

"Of Hamza yaa..."

Omzuna vurup kendisini ayıplayan Hasret'i düşürecek gibi yapıp telaşlandırdı Hamza, sonra da o telaşlı haliyle kendisine tutunmaya çalışıp tekrar öfkelenmesini izledi, "Geçireceğim şimdi gelinimi eşikten."

Burnundan soludu Hasret, ama Hamza'ya öyle bir tatlı geliyordu ki bu esen yele öfkelenip inatlaşan hali, birazdan koyun koyuna olmayacak olsalar yanaklarını sıkası gelecekti.

"İstemiyorum geçirme, boşayacağım seni."

Buna da başını geriye atarak güldü Hamza, Hasret'in ince kaşlarını kaldırıp gülüşünü izlediğini görse de o güler haliyle gelinini eşikten geçirdi.

"Neye güldün sen? Boşayamaz mıyım?"

Yanıt gelmedi Hamza'dan, hala gülüyordu ve Hasret belki de adamın dişlerini ilk defa bu kadar çok görüyordu. Hamza'dan gözünü zar zor çekerek evin içine baktı düşünceyle, "Resmi nikah mı lazımdı onun için?"

KÖYGÖÇÜRENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin