''Sence pembe mi siyah mı?'' İlk önce sağ elimdeki mini, göbeğe kadar uzanan derin dekolteli saten elbiseyi gösterdikten sonra sol elimdeki siyah vücuda oturan, kalçamın bir parmak üstüne kadar uzanan sırt dekolteli elbisemi gösterdim.
Yatağın üzerinde ellerini iki yanına sabitlemiş şekilde oturan Chris'in gözü elbiselerin üzerinde gezindi.
''İkiside sana çok yakışır. Karar vermekte zorlanıyorum.''
Bugün beraber Chris'in en yakın arkadaşı olan Ander'in kızının üçüncü yaş kutlamasına gidecektik. Christopher, daveti kabul etmeden önce her zaman yaptığı gibi ilk önce benim fikrimi sormuştu.
''Benim içimden pembe olan geçiyor.'' dedim, sağ elimdeki pembe elbiseyi havaya kaldırarak. ''Sence küçük bir kız çocuğu görünür müyüm? Sonuçta oradaki oyun oynama çağındaki çocuklar dışında en küçüğünüz benim. Senin ve arkadaşlarının yanında küçük gözükmek istemiyorum.''
Konuşmaya girmeden önce sol dudak kenarı yukarıya doğru kıvrıldı.
''Sana buna takılmamanı söyledim. Öyle durmuyorsun.'' Ayağa kalktı. ''Pembe olanı giy.''
Chris, odadan çıkmadan önce başımla onu onayladım.
Elbise seçimim tamamlandığına göre sıra ayakkabılarıma gelmişti. Getirdiğim ayakkabılar arasından kısacık boyumu en uzun gösterecek ve aynı zamanda elbisemle uyumlu olacak ayakkabıyı seçmeye çalıştım. Sanırım yüksek topuklu Yves Saint Laurent ayakkabılarım iş görürdü.
Açıkçası oradaki güzel ve aşırı derecedeki bakımlı kadınlardan geride kalmak istemiyordum. Hele ki ben onlar kadar uzun ve güzel değilken.
Makyajımı yapmak için büyük far paletimin aynasını karşıma koydum. Ne yazık ki bu evde ayna olmadığından makyajımı böyle yapmak zorunda kalıyordum. Chris'inde bu konuda travmasının olduğunu fark ettiğimden ondan hiç eve ayna almasını isteyememiştim.
Makyaj malzemelerimi karşıma dizdikten sonra makyaja başlamadan önce ayna karşısında biraz kendimi inceledim. Kendimle barışmam uzun zamanımı almıştı ama hala kendimi tam anlamıyla beğeniyor değildim. Çirkin değildim. Fakat çok güzel bir kız olduğumu da söyleyemezdim. Bence ortalamanın bir tık üstüydüm. Burnuma estetik yaptırdıktan sonra yüz hatlarım çok daha güzel gözüküyordu gözüme. Burnumda öyle. Fakat yine de cemiyette gördüğüm kızlar kadar güzel göremiyordum kendimi. Düşük özgüvenimden miydi yoksa gerçekten onlar kadar güzel olmadığımdan mıydı orasını hala çözememiştim.
En azından pürüzsüz bir cildim var diyerek kendimi motive ettim ve vakit kaybetmeden makyajımı yapmaya başladım. Gözlerim büyük ve hafif çekik olduğu için gözlerimi iyice belirginleştiren bir makyajın ardından dolgu yaptırmayı düşündüğüm dudaklarımı makyaj hileleriyle büyüterek makyajımı tamamladım.
(Şuraya bir yazar notu geçmek istiyorum. Artık gerçekten Wattpad olsun basılı kitaplar olsun orada yazılan kadın karakterlerin makyajsız, estetiksiz, kılsız tüysüz, bebek ciltli dünya güzeli olarak anlatılmalarından çok sıkıldım. Karakterler için seçtikleri modellerde bile tonlarca işlem varken bana hiç samimi gelmiyor. Tabii ki estetik yaptırmak kötü bir şey demiyorum. İnsan kendini aynada nasıl görmek istiyorsa istediği işlemi yaptırabilir. Ki yazdığım karakterde bile estetik var. Benim eleştirdiğim kısım bunları okuyan ve gören insanların bu şekilde doğmadıkları için üzülüyor olmaları.)
Elbisemi üzerime geçirdikten sonra ayakkabılarımı giydim ve telefonumun ön kamerasını açarak kendimi inceledim. Şu anda çok daha güzel görünüyordum. Spor yaptığım için sıkı bir vücudum vardı. Belim ince ve kalçamda dolgundu fakat göğüslerim o kadar büyük değildi. Kafamı iki yana salladım. Kafamdaki şu düşünceleri bir an önce atmam gerekiyordu. Kendimde kusur aramayı artık bırakmalıydım. Mor çantamı alarak odadan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel Çirkin (+18)
Romance''Onunla seks yapacağım. Bu ne anlama geliyor biliyor musun? Sonunda düzgün seks sahneleri yazabileceğim! Hem de tüm detaylarıyla!'' Telefonda konuşurken oradan oraya zıplıyordum. Heyecanla etrafımda dönerken onu odanın kapısına yaslanmış, kollarını...