BÖLÜM 14

179 31 28
                                    








Şok içinde kaldığımdan tek kelime dahi edememiştim. O ? Nişanlı ? Benim nişanlım ?! Bir zamanlar evlenmeye karar verdiğim adam...

" Daha doğrusu nişanlandı. Ta ki sen her şeyi alt üst edene kadar. "

Söylediğiyle girdiğim durgunluk halinden çıkarken " Ne ? Ne yaptım ben ? " diye sordum.

Bu seferki sorumla sessizleşmiş , başını iki yana sallayarak yanıt vermeyi reddetmişti.

Bağla ağzımı kapatmasının ardından da yanımdan kaçarcasına bir edayla uzaklaşmıştı.

Gece iyiden iyiye çökerken vücuduma dolanmış iplerden dolayı mı yoksa aklıma dolanmış düşüncelerden mi bilmiyorum ama hiç kıpırdamamıştım.

Belki de saatlerce gözlerimi aynı noktaya dikmiş , gece ilerledikçe artan rüzgar ve soğuğa karşı sadece titreyebilmiştim.

Düşünceler beni feci şekilde esir almıştı,  içinden çıkamıyordum.

Duygularım da aynı düşüncelerim gibi birbirine girmiş çözülmesi imkansız bir yumak halini almıştı.

Blaze 'in söyledikleri yüzünden ağlasam mı, adımı öğrendiğim için sevinsem mi , yaptıklarımdan ve eski halimden nefret mi etsem seçemiyordum.

Arran denilen adam nasıl nişanlım olurdu ?!

O gemideki çocuk da o olmalıydı o zaman değil mi ?

Omzuma dokunuşunu sanki hala hissedebiliyordum. Sesini net anımsayamasam da Arran 'la eşleştirmeye çalıştığımda neden olmasın diyordum. Belki de gerçekten oydu.

Peki ona ne yapmıştım da benden bu kadar nefret ediyordu ?

Gerçi- iddialarına göre- Vereš halkına yaptıklarımı düşününce ortaya yeterli sebepler çıkıyordu ama Arran 'ın Verešli olduğunu düşünmüyordum. Üstelik Blaze eskiden düşman olduklarını söylemişti. Bunu da unutmamalıydım.

Bir de kendi amcamın (?) beni önce madenlere oradan da hapishaneye attırması vardı ki sebebini hiçbir şekilde bilmiyordum. Ah bir de savaş komutanıymışım peh ! Benden de ne iyi komutan olurdu !

Cidden bu kısım asla benimle eşleşmiyordu. Gerçekten Dharra 'nın savaş komutanlarından biriysem nasıl olur da hiçbir muhafız beni tanımazdı ? Soylu ve dedikleri kadar önemli biri olsaydım beni neden ölmem için o hapishaneye atmışlardı ? Gerçi dedikleri kadar iyiysem orada ölmeyeceğimi de biliyor olmaları gerekirdi.

Şimdi de kendimden şüphelenmeye başlamıştım. Ya Blaze 'i ya da içeriden birini bulmak için oraya gittiysem ? Gerçekten de tek amacım düşmanların içine sızmaksa ...

Ama arada büyük bir boşluk daha vardı. Hafızama ne olmuştu ? Oraya gitmeden önce kafama büyük bir darbe mi almıştım ?

Tanrılar aşkına ! Bu işte fazlaca çelişki aydınlatılmayan yüzlerce nokta vardı. Ve ne yazık ki tek başıma yanıtlara ulaşamıyordum.

Ancak adım kadar emindim ki burada bana yardım etmeye gönüllü tek bir insan bile bulamazdım.

Ateşimin yükseldiğinin farkındaydım. Titremelerim artarken vücudum adeta yanıyor gibi hissediyordum. Hem denizde yüzüp ıslak kıyafetlere uzun süre maruz kalmış hem de o yağmurda tüm öğlen boyunca yürümüştüm. Şimdi ise gecenin keskin ayazında dışarıda kalmıştım. Hastalanıyor olmam gayet normaldi.

Gözlerimi kırpıştırıp sırtımı biraz olsun ağaçtan ayırmış , zar zor gayret ederek doğrulmuştum. Şimdi pes etme zamanı değildi.

Kulağa şaka gibi gelse de ismimi bile tanımadığım bir adamdan - sözde eski nişanlımdan- öğrenmiştim. Bir insan niye böyle bir duruma düşmek zorunda kalırdı ki ?!

Sır ve MühürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin