Arkamda birer kuyruk gibi nereye gitsem takip eden muhafızlarıma aldırmamak gittikçe zorlaşıyordu. Koridoru seri adımlara arkamda bırakırken ben hızlandıkça onlar da hızlanıyor aradaki mesafeyi açmamakta ısrarcı davranıyorlardı. Teşekkürlerimi sevgili Triton Renark 'a sunuyordum bunun için !Devesa ana merdivenler yerine katın sonundaki spiral çizerek inen nispeten daha gözden uzak taş merdiveni tercih etmiştim. Nihayet ulaştığımda ise elbisenin eteklerini tek elimle toparladım ve basamakları inerek alt kata geçtim.
Bir an önce dışarı çıkmak ve hava almak istiyordum. Kuzeyin keskin ayazına alışkın olduğumdan yüksek sıcaklıkla yoğunlaşan hava ciğerlerime yapışıyor gibi hissediyor , nefesim tıkanıyordu.
Amaranth Hanedanlığının meşhur sarayı etrafı dağlarla çevrili bir ovanın tam merkezine inşaa edilmişti. Dharra saraylarının aksine bu saray daha ziyade bir şato edasıyla inşaa edilmiş bizim saraylarımıza göre epey küçük kalan bir yapıydı.
Kum rengindeki taşlardan yapılmış ve çevresindeki koruyucu kuleleriyle sıradan ve gösterişten uzak işlevselliği yüksek bir yapı yaratmışlardı. Ayrıca ovaya olağanüstü şekilde uyum sağlamış adeta doğal bir uzantısı gibi görünüyordu ki bunu cidden takdir etmiştim.
Kesinlikle gelmeden önce kafamda canlandırdığımdan farklı olduğunu da eklemem gerekiyordu. Althea 'nın kendisi de zira öyleydi. Sıcak olacağını duymuştum elbet fakat bu derece sıcak olacağını hayal etmemiş, edememiştim.
Gün içinde amansız bir hızla yükselen sıcaklıklarla kendimi gidip bulduğum ilk su birikintisine atmak isteyecek kadar çaresiz hale geliyordum.
Amaranth sarayında ilk gün karşılaşmaları ve yemekler haricinde kimseyle konuşmamıştım. Bana tahsis edilen odada tıkılıp kalmış olmam da her şeyi daha berbat hale getirmişti.
Sevgili Prens hazretleri hala Zerch 'teki savaşı bitiremediği için dönmemişti. Ben ise gelmesini bekleyen hediye olarak beklemeye devam ediyordum. Bu düşünce beni o kadar delirtiyordu ki anlatmaya kelimeler yetmezdi.
Adımlarım durumumun vehametini bir kez daha anladığımda hızlanırken bahçe görüş alanımda belirmişti. Ayakkabılarımı çıkarıp elime alarak ve aslında o kadar da kötü olmayan manzarayı izleyerek uzun ve yumuşacık çimlerde yürümeye başladım.
Akşam karanlığı çökmesine rağmen çimlerin koyu yeşil tonunu seçebiliyordum. Ve bu istemsizce Althea' nın Dharraya kıyasla ne kadar çok renk barındırdığını düşünmeme yol açıyordu. Dharra soğuk ve renksizken Althea tam tersine rengarenk ve oldukça da sıcak bir ülkeydi.
Yüzüme doğru esen rüzgarı hissedince istemsizce gülümsemiş gözlerimi kapatarak kendimi tenimdeki okşama hissine bırakmıştım.
Odamdan tam zamanında inmiştim. Akşam karanlığı gökyüzünden inerken beraberinde dağların yamaçlarından rüzgarlarınıda indiriyor ve gündüze nazaran akşamı oldukça serin kılıyordu. Duyduğuma göre bunlara dağ meltemi deniyordu ve sıcaklık farklarından dolayı oluşuyordu.
Neden burada olduğumu neden meltemlerini öğrenmek zorunda olduğumu gerçekten bilmiyordum. Neden onları dinleyip kendimi böylesine bir kadere sürüklemiştim ki ?!
Aslında cevap oldukça basit ve ortaydı. Raid için ....
Eğer reddersem ona zarar vereceklerini biliyordum. Özellikle İmparatoriçe ona olan düşkünlüğümü biliyordu ve bunu yumuşak karnım olarak görüp daha öncesinde de saldırmayı denemişti.
Her ne kadar Kastor gibi köklü bir aileden geliyor olursa olsun onları bırakıp Gümüş Muhafızlığa atandığında ailesiyle olan bağlarını koparmıştı. Ki bu da savunmasız olduğunu gösteriyordu. Kesinlikle savaş alanındaki gibi savunmasızlık değil , arkasını meşru yollarla koruyacak , entrikalardan birine kurban olmaması için olacak bir koruma.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sır ve Mühür
FantasyZıtların birliğiyle örülmüş , sırlar ve bilinmeyenlerle dolu bir hikaye... "Hiçbir şey göründüğü kadarından ibaret değil." Sadakat ve ihanet , zafer ve yenilgi , sevgi ve nefret... Biri olmadan diğeri de var olamazdı. Bir madalyonun iki ters yüzü...