****************************************
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız lütfen, keyifli okumalar 🩵
****************************************Ayaklarımın nereye sürüklediğinden habersiz yürürken elimde mektup öylece sallanıyordu. Açıp içinde ne yazdığının bakmak istemesine istiyordum ama Helene' nin uyarısı kesik bir şekilde geri dönüyor beni bu fikirden vazgeçiyordu.
Kaçtığım yere tekrar dönmek ... Akılır alır gibi değildi.
Düşünüp taşınmış ve en mantıklısının gizlice kasabayı terk etmek olacağına karar vermiştim. Tanımadığım birinden gelen gerçekliği bile belirsiz olan görülere inanmaktansa kendi yolumu seçecek ve sonuçları her ne olacaksa yüzleşecektim.
Yönümü korunun tam tersi istikamete çevirip ara sokaklardan ilerlerken başlığımı yüzüme çekmiş , mektubu da iç cebime yerleştirmiştim. Şimdilik ...
İlk hedefim kasabadan yakalanmadan kaçabilmekti. Daha sonrasında ise Raid 'i arayabilirdim. Kimse olmasa bile onun bana yardım etmenin bir yolunu bulacağına tüm kalbimle inanıyordum.
Düşüncelerim ona kaydığında bu sefer daha öngörülebilir şekilde bir anı canlanmıştı zihnimdeki karanlığın içinde ...
Acı hala oradaydı , bedenimin bir duvar köşesinde çöktüğünü hissedebiliyor şu an olmasın diye mırıldanıyordum.
——————-
" Io ! "Uyarı dolu ses tonuyla hızla arkama dönmüş göğsümü ikiye yarmaya hazırlanan adamla karşı karşıya gelmiştim.
Hamlesini engelleyip kılıcımla iterken aklımda birkaç saniye sonrasını canlandırıyor nereye saldıracağımı planlıyordum.
Oysa hiçbirine gerek kalmamıştı. Adam kanlar içinde yere yığıldığında arkasında duran Raid hafifçe sırıtıp " Rica ederim , " demişti.
Etrafta kimse kalmadığından kılıcıma bulaşan kanları çimlere sürterek çıkarmaya başladım. Bir yandan da " Ben hallediyordum, " diye karşılık verdim.
O da aynısını yapmak için için eğilmişti. " Biliyorum tatlım , sadece süreci hızlandırdım."
Başımı iki yana sallarken görüş alanıma giren at arabasına döndüm. Nihayet olay yerine varma zahmetine erişip sokağa girmişlerdi.
Aşağı inen muhafızlar yüzlerinde aynı şaşkınlık ifadesiyle etraftaki ölüleri , kanı ve yarattığımız yıkımı izliyor en sonunda bakışlar ikimizde sabitleniyordu.
Tans 'ın tanıdık gıcık hatlarını seçebildiğimde ayağa kalkıp yanlarına doğru yürümüştüm.
" Hiç gelemeseydiniz , zahmet oldu. "
Yüzü şekilden şekile girerken " Siz ikiniz , bu kadar adamı öldürdünüz mü gerçekten ?! " diye sormuştu.
Raid de yanıma gelip kolunu gevşekçe omzuma koymuş çevremizi kayıtsız bakışlarıyla incelemişti.
" Kim olduğumuzu unuttuğunu varsayarak gereksiz sorunu görmezden geliyorum. Yaralı olanlar ölülerden daha çok Muhafız Tans, bir an önce esir alınsınlar. Fark etmemiş olabilirsin diye söyleyeyim dedim."
Sırıtışının onu sinirlendirdiğini fark edince daha da genişletmiş boştaki eliyle arkada bizi izleyenleri işaret etmişti.
" Belki de çaylakları eğitmesi için komutana başkasını önermeliyim Tans, ne dersin ?Belki daha gözüpek ve işe yarar birini. Sen de kuyruğunu kıstırıp anneciğinin kollarına koşarsın. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sır ve Mühür
FantasyZıtların birliğiyle örülmüş , sırlar ve bilinmeyenlerle dolu bir hikaye... "Hiçbir şey göründüğü kadarından ibaret değil." Sadakat ve ihanet , zafer ve yenilgi , sevgi ve nefret... Biri olmadan diğeri de var olamazdı. Bir madalyonun iki ters yüzü...