Minho, çıkış işlemlerini hallettiği Hyunjin'in odasına girdiğinde Hyunjin'in odadaki lavabodan yeni çıkmış olduğunu görmüş ve kan çanağına dönen gözleriyle karşılaşmıştı. Ağlamış mıydı o?
"Hyunjin? İyi misin? Neyin var?"
Minho hızla Hyunjin'in yanına ilerleyip ellerini yanaklarına koymuş ve yüzünü incelemişti. Hyunjin ise gözlerini kaçırıp duruyordu. En sonunda burnunu çekerek Minho'ya sıkıca sarılmış, başını omzuna yaslamıştı.
"Minho, markete gidelim mi? Yemek yemeden önce bir şeyler almak istiyorum."
"Tamam. Nasıl istersen."
Hyunjin biraz geri çekildiğinde Minho da ellerini Hyunjin'in belinden çekmiş ve ellerinden birini Hyunjin'in çenesine koymuş, uzanıp dudağının kenarına küçük bir öpücük kondurmuştu. Hyunjin olduğu yerde kalırken Minho gülümsemiş, çoktan hazırlanmış olan Hyunjin'in elinden tutmuş ve odadan çıkmıştı. Markete gidene kadar her ikisi de sırıtıyordu.
En sonunda markete vardıklarında Hyunjin direkt olarak kozmetik ürünlerinin olduğu yere ilerlemişti. Minho da peşinden onu takip ediyordu.
Hyunjin rafların arasında dolaşıp beğendiği birkaç makyaj malzemesi ve bir parfümü aldıktan sonra Minho'ya dönmüş ve gülümsemişti. Ancak Minho, her ne kadar saklamaya çalışsa da Hyunjin'in titreyen ellerini fark edebiliyordu.
"Minho, hadi gidelim!"
Hyunjin kasaya ilerlediğinde Minho da onunla beraber yürümeye başlamıştı. Hyunjin'e sorunun ne olduğunu sorup üstüne gitmeyi istemiyordu ancak gerçekten merak ediyordu. Belki de anksiyete gibi bir şeyi vardı. Bu durumda bunu ona sorması biraz yanlış olabilirdi.
Hyunjin, aldıklarını ödedikten sonra anında hafif renk veren dudak nemlendiricisini açmış ve dudaklarına sürdükten sonra telefonunun ekranından kendisine bakmıştı. Sonrasında ise memnuniyetle gülümsemiş, Minho'ya bakarak elini tutmuştu.
"Özür dilerim. Annem bana, cildime her zaman güzel bakmam gerektiğini öğretti. Bu yüzden sürekli dikkatli olmalıyım. Olmazsam beni kimse beğenmez, değil mi?"
Minho, Hyunjin'in dediklerine karşı şaşkın bir şekilde ona bakarken Hyunjin hiç aldırmadan marketten çıkmış ve rastgele bir yöne dönmüştü.
"Ben seni beğeniyorum Hyunjin. Her şekilde oldukça güzelsin."
"Min... Sen onun gibi değilsin, değil mi?"
"Kim gibi değili-"
"Burrito! Şurada satıyorlarmış, yiyelim mi?"
Hyunjin heyecanla Minho'ya baktığında Minho bu konuyu konuşmayı sonraya ertelemiş ve başını sallayarak tebessüm etmişti. Hyunjin'in kendi içinde bir şeyleri aşmaya çalıştığı belliydi ve Minho da hâliyle bu konunun üzerine gidecek değildi. Sadece mutlu olmasını sağlamak istiyordu.
Beraber lokantaya girdiklerinde ikisi de etli burrito sipariş etmiş ve masaya oturmuşlardı. Hyunjin, masanın üzerindeki Minho'nun elini tutup, baş parmağıyla üzerini okşarken düşünceli görünüyordu. Minho sorunun ne olduğunu bilmiyordu ama Hyunjin'in bu durgun, biraz da üzgün hali hiç hoşuna gitmemişti.
"Güzelim, sorun ne?"
"Minho sence ben kilolu muyum? Yani oradan bakınca nasıl görünüyorum?"
"Bu soru nereden çıktı şimdi? Kilolu falan değilsin, kilon oldukça yerinde hatta biraz eksiğin bile var."
Minho elini Hyunjin'in yanağına koyup okşarken Hyunjin'in yüzünde geniş bir gülümseme oluşmuştu. Kısa bir süre sonra gelen siparişlerle birlikte Minho, Hyunjin'in yanağındaki elini çekmişti ve beraber çeşitli konular hakkında sohbet ederek yemeye başlamışlardı.
Bu sırada Jisung ise gözlerini açmıştı bile. Baygın bakışlarla etrafa bakarken tüm arkadaşlarının odada olduğunu görmüştü. Bakışları kolundaki seruma kaydığında kolunun açıkta olduğunu görünce örtünün altına saklamak için hareketlenmişti ancak hareketleri Chan'ın eli tarafından durdurulmuştu.
"Jisung... Neden bizden gizledin?"
Chan, Jisung'un kollarındaki yara izlerini kastederek konuştuğunda Jisung bir an ona bakmış ve sonrasında bakışlarını kaçırarak yutkunmuştu. Verecek bir cevabı yoktu, yaptığının yanlış olduğunun farkındaydı ancak kalbinin acısını bir nebze de olsa dindirebilen tek şey teninin derin noktalarına değen jiletiydi.
"Bundan sonra, Jisung, biz senin yanındayız. Biz varken sana kimse zarar veremez tamam mı? Buna sen de dahilsin."
Seungmin gözlerinden akan iki damla yaşı silerek konuştuğunda Jisung ona bakmış ve gözlerinin dolmasına engel olamadan hüzünle gülümsemişti. Arkadaşları onun için bu kadar çabalarken kendisi ise birkaç gündür canına kıymayı düşünüyordu. Ama onları nasıl yarıyolda bırakabilirdi ki?
Herkes Jisung ile konuşurken yaklaşık yarım saatin sonunda Felix ve Jeongin'in odaya girmesiyle tüm gözler onlara dönmüştü. Kimse ikisinin ne zaman odadan çıktığını fark etmemişti bile. Gelir gelmez Jeongin, Jisung'un yattığı sedyenin sırt kısmını biraz dikleştirmiş ve o sırada Felix de elindeki poşetten farklı renklerdeki kalemleri çıkarmış ve Jisung hariç herkese farklı renklerde kalemler verdikten sonra Jisung'un başucuna oturmuştu. Sonrasında Jisung'un kolunu tutup elindeki kalemi açmış ve kolunun üzerine, özellikle kesiklerin üzerini kapatacak şekilde birkaç küçük yıldız çizmişti. Bunu yaparken ise tekrardan ağlamaya başlamıştı bile.
"Bak, Sungie. Yaraların geçiyor."
Felix ağlayarak ayağa kalkarken onun yerine Jeongin oturmuş ve aynı şekilde farklı yerlere küçük yıldızlar çizmişti. Jisung daha önce hiç arkadaşlarının sevgisini bu kadar derinden hissetmemişti. Şimdiden diğerleri gibi ağlamaya başlamıştı bile.
Hepsi sırayla Jisung'un izlerini yıldızlarla kapatırken en son Chan yaralardan görünen son kısımları yıldızlarla kapatmış ve titreyen elleriyle Jisung'un elini kavrayarak genişçe gülümsemişti. Ağlamamaya çalışsa da en sonunda kendini tutamayıp göz yaşlarını serbest bırakmıştı.
"Jisung, bak, yaraların geçmiş bile."
Jisung başını hızla sallayıp koluna bakarken ağlaması şiddetlenmiş ve "Artık kolum daha güzel görünüyor, değil mi?" dedikten sonra diğer yanında duran Changbin ona sıkıca sarılmıştı. Onun ardından diğerleri de gelip sarılırken Jisung yanıldığını fark etmişti. Ona iyi gelen tek şey jileti değildi. Arkadaşları, sadece kolundaki yaralara değil, kalbindekilere de yıldızlar çizmişti ve daha fazlasını çizebilmek için hep orada olacaklardı.
-----
unidedikodusayfasi •Takip
556 Beğenme 698 Yorum
unidedikodusayfasi: (Sonraki görseller kan içerikli görüntüler içeriyor) Anonim bir kullanıcıdan gelen itiraf:
"Güzel sanatlar fakültesindeki Han Jisung kendini kesiyor. Bu fotoğraflar da o anlardan birkaçı."
_____
Bolumun sonlarını yazarken agladım😔
Eger yaralanırsanız yıldızlar cızmek ıcın yazarıbız hep burada <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taste Me (HyunHo, BinSung)
FanfictionOkuduğu üniversitede pek de popüler sayılmayan Lee Minho, Kütüphanede karşılaştığı kimseyle konuşmayan Hyunjin ile bir şekilde flört etmeye başlar. Yetişkin içerik: küfür/argo, cinsellik, şiddet, kan, kendine zarar verme, taciz.