Jisung'un hastaneye yatışının üzerinden ortalama bir hafta geçmişti. Ertesi gün en sonunda kaldığı yurduna döneceği için heyecanlı hissetmesi gerekiyordu ancak tam aksine korkuyordu. Zaten oda arkadaşlarıyla arası pek iyi sayılmazdı, çekingen olduğundan dolayı onlarla konuşmuyordu bile ancak bu olay duyulduktan sonra oda arkadaşlarının bu konuda üstüne gideceklerinden emindi.
Oda arkadaşlarının yanı sıra kendi arkadaş grubu, ona fazlasıyla ilgi gösteriyordu. Jisung'un rahatsız olacağını düşündüklerinden dolayı kollarındaki izlerin konusunu ilk günden sonra tamamen kapatmışlardı. Bu kadar ilgi vermelerinin en büyük sebebi ise kolundaki yaraydı. Özellikle Chan, canını acıtacaklarını düşündüğünden dolayı pansumanı hemşirelere yaptırmıyor, onların gözetiminde bizzat kendisi yapıyordu. En küçükleri olan Jeongin bile Jisung'a kendi bebeğiymiş gibi bakıyordu.
Minho ise bu süre zarfında bir defa bile hastaneye uğramamıştı.
Özür dileyecekti güya, değil mi?
Jisung'u bu düşüncelerinden uzaklaştıran şey, kol askısını kolunu rahatsız etmesi olmuştu. Kolunu çok fazla hareket ettirmemesi için bunu takmasının zorunlu olduğunu söylemeselerdi Jisung asla takmazdı.
O anda kapıdan içeri giren bedenle gözleri hastane odasının kapısına çevrilmişti. Gelen Felix'ti. Felix, Jisung'un ilk arkadaşı ve arkadaş grubunda en yakın olduğu kişiydi. İkisi arasında paylaşılan bir sır, asla dışarıya çıkmazdı.
"Nasıl hissediyorsun?"
Felix Jisung'un yatağının yanındaki sandalyeye oturarak konuşmuş, ardından kol askısını kontrol etmişti. Sağlam durduğundan emin olduğunda ise rahat bir nefes vermişti.
"Daha iyiyim, senin diğerleriyle yemek yiyeceğini sanıyordum."
"Yedim ama onlardan önce buraya geleyim diye erken çıktım. Ne zamandır dedikodu yapmıyoruz."
Felix'in söylediğiyle Jisung kıkırdayıp omuz silkmiş, ardından Felix'e bakarken bedenini hafif ona doğru çevirmişti.
"İlişkinizden bahset hadi. Nasıl gidiyor?"
"Hiç sorma, şu son iki-üç gündür bir garip. Benimle çok konuşmuyor, sürekli telefonundan biriyle mesajlaşıyor. Çok ciddi bir konuyla uğraşıyor gibi."
"Neyle uğraşıyor ki?"
"Bilmiyorum, her neyle uğraşıyorsa umarım gerçekten benden daha önemli bir şeydir."
Felix'in üzgün bir şekilde verdiği nefes, Jisung'un da üzülmesini sağlamıştı. Jeongin ona daha önce hiç böyle davranmamıştı. Nedensiz bir şekilde ondan uzaklaşmış olmasının sebebinin başka biri olduğunu istemsizce düşünmüş de olsa bu fikri Felix'e söylememiş, kafasından def etmeye çalışmıştı.
"Jeongin'in nasıl biri olduğunu biliyorsun, nedensiz bir şekilde böyle davranacak biri değildir o. Eminim cidden önemli bir konudur Lix."
Jisung'un tesellisi Felix'in içini rahatlatırken Felix gülümsemiş, ardından sırıtarak Jisung'a yaklaşıp göz kırpmıştı.
"Sana da birini bulalım mı?"
"Lix, biliyorsun-"
"Bilmiyorum, bilmek istemiyorum. Minho'nun adını ağzına bile alma. Hem benim aklımda senin için çok uygun biri var."
"Kim olduğunu sormayacağım bile. Şu an kendimi ilişkiye hazır hissetmiyorum."
Jisung kendini iyice yatağına gömüp konuştuğunda Felix sesli bir nefes vermiş, ardından gözlerini devirip Jisung'un sağlam olan elini tutmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taste Me (HyunHo, BinSung)
FanfictionOkuduğu üniversitede pek de popüler sayılmayan Lee Minho, Kütüphanede karşılaştığı kimseyle konuşmayan Hyunjin ile bir şekilde flört etmeye başlar. Yetişkin içerik: küfür/argo, cinsellik, şiddet, kan, kendine zarar verme, taciz.