20

144 10 1
                                    

Hyunjin ve Jisung'un arasında olan konuşmadan sonra tam bir hafta geçmişti. Jisung hâlâ odadan dışarı adımını atmamıştı ve diğerleriyle de neredeyse hiç konuşmuyordu. Tıpkı Hyunjin'in diğerlerine Jisung'la konuştuktan sonra söylediği gibi, tamamen iyileşmesi zaman alıyordu.

O günün öğle saatlerinde, Changbin mutfakta Jisung için yiyecek bir şeyler hazırlarken odasındaki kapıdan bir ses geldiğini duymuş, yanlış duyduğunu düşünerek işine geri dönmüştü. Son birkaç gündür bu olayı sıklıkla yaşıyordu.

"Hyung..."

Yan tarafından gelen kısık sesle irkilerek bakışlarını o tarafa çevirmişti. Jisung şu an tam yanında duruyordu. Zayıflamıştı, çökmüştü resmen ama orada, güzel tebessümüyle kendisine bakıyordu.

Changbin yaptığı yemeği bırakıp Jisung'u kollarının arasına almış, sıkıca sarılmıştı. Kendisine sarılan miniğinin kokusunu içine çekiyor ve saçlarına öpücükler bırakıyordu. Bir haftada onu tarif edilemeyecek bir derecede özlemişti.

"Geldin. Sonunda geldin."

"Seni özledim."

Jisung fısıltıyla karışık konuştuğunda Changbin onu biraz daha sıkı sarmıştı. Gözlerinden yaşlar deli gibi akıyordu ve Jisung'un bunu fark ettiğini bilse de görmesini istemiyordu, tıpkı Changbin'in Jisung'un yine kendine zarar verdiğini tahmin edebilmesi ancak Jisung'un Changbin'e bunu asla söylemeyecek olması gibi.

"Ben de seni özledim, bebeğim benim."

Changbin Jisung'un belini sıkıca kavramış, bedenini kendine yapıştırdıktan sonra dudaklarını birleştirmişti. Birbirlerini özlemle öperlerken minik bedeni kucağına almış, mutfak tezgahının üzerine oturmasını sağladıktan sonra öpmeye devam etmişti. Jisung'u deli gibi özlüyordu, her anlamda.

"Hyung-"

Jisung'un konuşması Changbin'in öpücüklerinin devam etmesiyle kesilirken Jisung tekrardan konuşmaya çalışmış ve kelimesi tekrardan öpücükle kesilmişti. Jisung da çareyi Changbin'in üst dudağını kavrayıp sertçe ısırmakta bulmuştu.

Canı acıyan Changbin, Jisung'un dudaklarından ayrıldığında anlamaz bir şekilde Jisung'a bakıyordu. Ne olduğunu ancak Jisung bakışlarıyla yanmak üzere olan yemeği gösterdiğinde anlamış, koşarak ilerleyip ocağın altını kapatmıştı. Sonrasında da ellerini Jisung'un beline yerleştirmiş, boynuna burnunu sürterek küçük bir öpücük bırakmıştı. Jisung ise bir hafta boyunca üzerinde taşıdığı lekenin bu öpücükle temizlendiğini hissetmişti. Hissettiği huzurun etkisiyle gözleri tekrardan dolarken üzerindeki hırkanın fermuarını hafifçe açmış ve tek omzundan düşüp omzunun Changbin'in öpücükleriyle süslenmesine izin vermişti. Bu kadar iyi hissettireceğini bilseydi odadan çok daha erken çıkardı.

"Ji, neden bunu kendine yapıyorsun?"

Jisung ne zaman kapattığını bilmediği gözlerini aralayıp Changbin'e baktığında omzundan iyice düşen hırka yüzünden açıkta kalan izlerini gördüğünü fark etmişti. Sonrasında hızlıca fermuarını kapatmış ve tezgahtan inmişti.

"Bunu görmedin."

"Gördüm, Jisung."

Changbin ellerini Jisung'un yanaklarına koymuş ve alnına uzun bir öpücük kondurmuştu. Jisung'a ne olduğunu bilmiyordu, tek bildiği çok acı çekmiş olduğuydu.

"Bana anlatabilirsin."

"Anlatacağım, yine de öncesinde halletmem gereken bir şey var."

Jisung, Hyunjin gittikten bir gün sonra odadaki Changbin'in bilgisayarından Hyunjin'in eklediği "şarkılara" bakmıştı. Anında yüzünü bir sırıtış alırken de aklında hemen beliren plan için harekete geçmişti. Bu bayi açılışı, herkes için unutulmaz olacaktı. Hyunjin'in kendisine yardım etmeye devam edeceği konusunda da içinde iyi bir his vardı.

Taste Me (HyunHo, BinSung) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin