Jisung, Minho'nun yardımıyla oturma odasına gittiğinde kendini direkt koltuğa atmış, Minho'nun da yanına oturmasını izlerken başını koltuğun sırt kısmına yaslamıştı. Fazlasıyla halsiz hissediyordu.
"Ji, konuşalım mı biraz?"
Jisung'un hesaplamalarına göre diğerlerinin gelmesine on dakikadan az bir süre kalmıştı. Bu kadar kısa zaman içinde ne konuşacaklarını merak etmişti.
"Olur ama ne konuşacağız?"
Minho derin bir nefes alıp parmaklarını saçlarının arasından geçirdiğinde Jisung, onun gergin olduğunu fark etmişti. Konuşacağı şey her ne ise önemli bir şey olmalıydı.
"Jisung, ben özür dilerim. Dün olanlara izin vermemeliydim. Seni ne olursa olsun koruyacağıma söz vermişken daha ilk geceden her şeyi mahvettim."
"Bilmiyordun, bilmen de gerekmiyordu gerçi ama şaşırmanı anlıyorum. Yıllardır o lekeyi makyajla falan kapatıyordum. Bunun için seni suçlayamam Minho."
Jisung, yüzüne minik bir tebessüm yerleştirerek konuştuğunda Minho başını sallamış, sonrasında "Dün yaptığım şey için de... özür dilerim." diyerek Jisung'un yüzündeki tebessümün kaybolmasına sebep olmuştu. Jisung bu konuşmayı şimdi yapmaya hazır değildi. Fazlasıyla gerilmişti.
"Minho... O an hiç yaşanmamış gibi düşünelim, olur mu? Bu ikimiz için de en iyisi olur."
"Jisung-"
"Anlıyorum. Anlıyorum, sevgilinle ayrıldınız ve duygusal boşlukta falansın ama bunun üzerini benimle örtmeye çalışma."
Jisung konuşmasını bitirdiğinde çalan kapıyla zar zor ayaklanacakken Minho onu tutarak tekrar oturtmuş, sonrasında hiçbir şey söylemeden kapıya ilerlemişti. Nedenini bilmiyor olsa da Jisung'un söyledikleri Minho'nun canını acıtmıştı.
Minho kapıyı açtığında Chan, Seungmin, Jeongin ve Felix, ellerinde içki şişeleri ve atıştırmalıklarla eve girmişlerdi. Felix ve Seungmin'in adımları direkt olarak Jisung'un yanına yöneldiğinde diğerleri de onları yalnız bırakmak için mutfağa gitmişti. Changbin daha önceden hepsine haber vermişti, eğer Minho bir saat içinde onları çağırmasaydı zaten onlar Minho'nun evine geleceklerdi.
"Ji! Dedikodularım var!"
Felix'in heyecanla söyledikleri Jisung'u güldürürken ikisini de iki yanına oturtmuş ve ellerini tutmuştu. Arkadaşlarının varlığı ona fazlasıyla iyi geliyordu.
"Anlat bakayım."
"Senin televizyona çıktığın gün biz seni izliyorduk, tamam mı? Minho hyung seni izlerken nasıl gülümsüyordu anlatamam. Bu herif sana bayağı yanık. Ama asıl olay bu değil."
Jisung, pek şaşırmamış bir şekilde Felix'i izlerken son söylediği biraz daha ilgisini çekmişti. Bir dedikodunun devamı varsa ondan kesin çok iyi şeyler çıkardı. Felix en iyisini sona saklamaya bayılırdı zaten.
"Changbin hyung gördü Minho hyungun bakışlarını. Kimsenin duymadığını düşünüyorlardı sanırım ama dinledim ben. Ona tekrar aynı şeyi yaşatırsan karşında çok farklı bir Changbin bulursun falan dedi, tehdit etti resmen. Jisung, hayran kurgularındaki o aşk üçgenindesin şu an!"
Felix'in sesi istemsizce sesi yükseldiğinde Seungmin sessiz olması için Felix'in ağzını eliyle kapatmıştı. Dedikoduya başkalarını ekleyemezlerdi.
"Sessiz ol. Üçgenin bir kenarı şu an mutfakta."
"Gerçekten öyle mi söyledi?"
Jisung'un şaşkın bakışları Felix'i bulurken yanaklarının ısındığını hissetmişti. Jisung, Felix söylemese Changbin'in böyle bir şey yaptığını bilmeyecekti bile. Bunu yaptıysa kim bilir daha önceden Jisung'u korumak için ona söylemeden neler yapmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taste Me (HyunHo, BinSung)
FanfictionOkuduğu üniversitede pek de popüler sayılmayan Lee Minho, Kütüphanede karşılaştığı kimseyle konuşmayan Hyunjin ile bir şekilde flört etmeye başlar. Yetişkin içerik: küfür/argo, cinsellik, şiddet, kan, kendine zarar verme, taciz.