Abilerim- YİRMİ SEKİZ

1K 68 16
                                    

Tam üç saattir beni getirdikleri müstakil kırık dökük küçücük bir evin içindeydim. Dışına tezat içi çok güzel döşenmişti.

Küçük kutu gibi bir odanın içindeydim. Tek başıma. Tek sevindiğim şey temiz bir ortamdı ve ellerim bağlanmamış sadece kapıyı üstüme kilitlemişlerdi.

Odada her yere bakmıştım hiç bir şey yoktu bana yardımcı olacak.

Şu an ise elimde kumanda başıma hiçbir şey gelmemiş gibi Müge Anlı izliyordum. Belki bende çıkmışımdır.

Hiç derdim yokmuş gibi bir de bunlara üzülüyordum.

Birden kapının açılmasıyla kumandayı arkama sakladım. Yerime iyice sindim başıma bir şey gelecekmiş gibi.

Odaya önce Behram Ağa ardından tanımadığım iki kişi ve Cüppe giymiş sanırım imam olan bir kişi girdi. Ne oluyordu??

Umarım tahmin ettiğim şey değildir. Hayır asla olmaz.

Behram Ağa yanıma gelip oturdu.

"Nasılsın güzel kızım?" Hala sesim çıkmıyordu. Vakti geldi.

Behram Ağa yüzüme bakıp cevap alamayınca adama döndü.

"De hayde başlayak." Kapıdan tekrar birilerinin geldiğini duyunca o yöne döndüm.

Dilzâr denen kadın ve yanında birkaç kişi daha odaya gidiyordu. Benim gözlerim Dilzâr'ın elindeki eşarptaydı. Odaya giren diğer iki kadına baktım.

Mardin yöresine göre kapanmış iki kadındı. Onların yanında Elif'e çok benzeyen bir kız gördüm.

Kapalı güler yüzlü bembeyaz tenli bir kadındı. 30 lu yaşlarında gibi görünüyordu.

"Ne oluyor?" Sessizce mırıldanarak söylediğim şeyi kimse takmadı.

Dilzâr yanıma gelip elinde şal olduğunu düşündüğüm şeyi birden başıma sardığında bende refleks olarak başımdan çektim.

Bana yaklaşıp kulağıma fısıldadı.

"Bu falı çıkarırsan seni öldürürüm. Sakin sakin otur hele." Şalı çıkarıp yere attım.

İmam tövbe tövbe gibi bir şey dedi. Asıl ona tövbe tövbe.

Şalı sertçe başıma sardı.

Şal siyahtı etrafı net göremiyordum. Şalı başımdan atmak için ellerimi yukarı kaldırdım ki Dilzâr iki elimi birden tutup güldü.

Herkes aralarında bir şeyler konuşuyordu. Benim ise sesim dahi çıkmıyordu. Sadece put gibi duruyordum.

Kapının çalınma sesini duydum. Sonra biri içeri girdi.

"Heh çok şükür geldin oğlum. De hadi başlayak!" Behram Ağa'nın neşeli sesiyle ellerimi Dilzâr'ın elinden kurtarmaya çalıştım.

Bana yaklaşıp yine fısıldadı.

"Sana yeminim olsun seni bir kaşık suda boğarım." Tüylerim diken diken olmuştu.

Bu kadından korkmuyordum ama yapar mıydı yapardı. Bu beden daha fazlasını kaldıramaz...

İmam konuşmaya başladı.

"Şahitler burada mı?" Şahit? Evleniyorsun Zeyno. Dolan gözlerimi kırpıştırdım.

İki kişinin evet dediğini duydum.

"Gelin hanım mehir olarak ne istiyor şayet önce bunu sormak lazımdır." Mehir neydi bilmiyordum ama bu bir imam nikahıydı kesin emin olmuştum. Senin nikahın Zeyno.

SİRİUS { DÜZENLENECEK }Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin