15| on üç gün önce,

443 82 48
                                    

keyifli okumalar.

🩹

"Bakın çocuklar, Minho hyung bence yalan söylüyor. Kesinlikle mafya o!" dedi Hyunjin keyifle.

Mafya ben değildim ama onun olduğu kesindi ve çocukların onu dinleyeceklerini bildiğinden bu kozu kullanarak beni öldürmeye çalışıyordu. Çocuklar kendi aralarında bir karar kıldı ve beni öldürmeye karar verdiler. Elimdeki kağıdı masanın üstüne bıraktım ve masaya kafamı yasladım.

"Bu üç oldu!" diye söylendim.

"Hyung, yine mi sen değilsin?" dedi çocuklardan biri. Başımı olumsuz anlamda iki yana salladım.

Oyun devam etti ve kazanan yine Hyunjin oldu. Gözlerimi ona çevirdim. Kıkırdayarak keyif dansı yapıyordu tam karşımda. Göz devirdim ve çocuklara elimle onu gösterdim.

"Bakın bu tatlı hallerine kanmayın, sürekli mafya o çıkıyor."

"Ama hyung, bu bir oyun da olsa onda hiç mafya tipi yok." dedi kız çocuklarından biri üzgünce. Anlıyordum, on dokuz yaşında sarı saçlı dünyanın en tatlı çocuğu vardı karşısında. Nasıl öldürmeye kıyabilirdik ki?

"Sanırım bu oyunda ona hep kaybedeceğiz." dedim üzgün bir ses ile.

"Ama çocuklar sizde aynı hataya üç kere düşüyorsunuz, olmaz böyle." dedi Hyunjin

"Hyung bir kere oldun ve herhalde yine olmamıştır diyerek seni öldürmüyoruz."

"Tamam tamam ağlamayın, üç kere kaybetmeniz benim suçum değil. Minho hyungınız her seferinde benim mafya olduğumu söylüyor ama ona inanmıyorsunuz."

"Ben inanıyorum!" diye atladı yanımda oturan Minyeon. Gülümsedim ve elimi atıp kısa saçlarını karıştırdım. Diğer çocuklara döndüm çatık kaşlarla. "Bana olan bu güvensizliğinizi çözmemiz lazım bir dahaki oyun için."

"Söz hyung!" dedi hepsi bir ağızdan. Hyunjin kıkırdadı ve çocuklara her zamanki o parlak gözleri ile baktı.

"Baylar." Salonda yankılanan Bayan Jeon'un sesi ile oraya döndük. Sanırım geç olmuş olmalıydı ki bizi kibarca tekrardan kovmaya gelmişlerdi.

"Ah Bayan Jeon, oyuna dalmışız kusura bakmayın." dedi Hyunjin. Birlikte ayağa kalktık ve çocuklara veda edip salondan çıktık.

"Buraya kadar ikinci kez gelmeniz, bu o kadar güzel ki anlatamam. Sizin gibi kibar insanlarla oynarken gerçekten keyif alıyorlar." dedi Bayan Jeon.

"Biz de keyif alıyoruz, gözlerindeki saf heyecan, mutluluk veriyor." dedi Hyunjin gülerek. Biraz daha yürüdüğümüzde askıya asılan montlarımızı giydik. Son anda Hyunjin durdu ve Bayan Jeon'a döndü.

"Tuvaleti kullanmam mümkün mü?"

"Tabii ki, Bayan Ko size göstersin." dedi. Hyunjin son kez bana baktı ve Bayan Jeon'un arkasındaki Bayan Ko ile üst kata çıktılar. Hyunjin'i beklerken dış kapıdan girenler ile kafam oraya çevrildi. Bir kadın ve elinde elma şekeri olan bir çocuk.

Elma şekeri detayı beni güldürdü. Buraya atıştırmalık gönderdiğimde biraz da elma şekeri de göndermiştim ama Bayan Jeon kimsenin onları yemediğini söylemişti.

Demek ki yiyen biri vardı.

"Daejung, gezdin mi bakalım?"

Gözlerim aniden Bayan Jeon'a döndü. Daejung demesi beni geçmiş anılarıma götürürken buruk bir gülümseme ile beş yaşlarındaki çocuğa döndüm. Çocuğun gözleri de bir yabancı gördüğünden bendeydi.

starry eyes, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin