6| elli gün önce

706 103 62
                                    



size tatil sonrası başlayan okul için moral bölümü getirdim 👋🏻

keyifli okumalar.

🩹

Bir şeyleri yanlış yapmak aslında bana doğduğumdan beri bahşedilmiş bir hediye gibiydi. Doğru, sanki benim üzerimde saçma duracakmış gibi hissediyordum ve yanlış olanı tercih ediyordum.

Aynı şu an da olduğu gibi. Belki de yanlış bir tercih yaparak asansörün on ikinci katına basıyordum. Tıpkı benim gibi zihni kayıp biri ile ilişki kurmam belki de benim için yanlış olandı. Onu öpmem ya da kucaklamam belki de doğru olan değildi ama bunu yapmıştım.

Fakat o bunu sevmemiş olacak ki bir haftadır benden kaçıyordu. Perşembe günü belki gelir diye terapiste bile gitmemiş kafeye uğramıştım ama yoktu. Birkaç kez kafeye geldiğini duymuştum ama ben gelmeden gidiyordu. Yani gerçekten benden kaçıyordu. Grup terapisine gelmesi zorunlu olduğu için son çare olarak burayı deneyecektim. Burada benden kaçamazdı.

Asansör inmem gereken kata ulaştı ve kapıları açıldı. Bilerek ara verilen saatte gelmiştim. Hyunjin bu arada diğer hastalarla konuşmaktan geri kalmıyordu. Açılan kapıdan çıktım ve adımlarımı büyük odaya yönlendirdim. Gözlerim etrafımı tararken tanıdık yüzlere gülümseyerek başım ile selam veriyordum. Koca odanın hiçbir yerinde onu bulamayınca büyük masanın başında duran Bayan Park'ın yanına adımladım.

"Merhaba Bayan Park." diyerek kısa ve öz bir giriş yaptım. Arkası bana döndüktü. Sesimi aldıktan sonra bana döndü. "Ah Minho! Hoş geldin tatlım." dedi. "Hoş buldum." dedim. Devamını nasıl getireceğimi bilemedim. Gülümsedi ve "Hyunjin'i mi arıyorsun?" diye sordu. Gülümsedim ve başımı sallayarak onayladım. "Sigara içeceğini söylemişti." dedi. Yani terastaydı.

"Teşekkür ederim Bayan Park, gideyim o zaman." dedim.

Genişçe gülümsedi ve el salladı. "Güle güle tatlım."

Arkamı dönüp zaman kaybetmeden geldiğim asansöre geri bindim. Anında teras kata bastım ve ayaklarımla ritim tutarak beklemeye başladım. İçimdeki heyecana anlam verememiştim. Oysa yıllardır okul arkadaşlarım beni hiçbir duyguyu hissedemediğim için dışlamamışlar mıydı?

Asansörün kat sesi kulaklarımı doldurduğunda ellerimi ceketimin cebine koydum ve kapının açılmasını bekledim. Kapı açıldığında asansörden indim ve terasa doğru adımladım. Terasın büyük kapısı açıktı. Bu da demek oluyordu ki biri vardı. Terasa heyecanlı adımlar atarken derin bir nefes aldım. Çünkü bu saatten sonra normal bir şekilde ona nasıl bakabilirdim bilmiyordum. Dudaklarının tadını almışken nasıl olmamış gibi davranabilirdim ki?

Güneşi yüzümde hissettiğimde yerde olan bakışlarımı kaldırdım ve onu görmek adına gözlerimi gezdirdim terasta.

Oradaydı.

Kollarını terasın korkuluklarına yaslamıştı. Bir elinde sigarası vardı, şehri izliyordu. Üstünde siyah bir ceket vardı. Üşümüyor muydu? Sarı saçları dağınıktı, çok güzeldi. Kalbim kan pompalama işini fazla ciddiye almıştı sanırım ki böyle atıyordu.

Ona doğru ilerlemeye başladım. Onun ilk gün yaptığı gibi sessizce yanına ilerledim ve sırtımı korkuluklara dayadım. Onun kurduğu cümleyi tekrarladım. "Sence de çok fazla sigara içmiyor musun?" Yüzü beklemeden bana döndü. Gözleri irileşmişti, beni burada beklemiyor gibiydi. "Minho." dedi. Şaşkınlığı sesine yansımıştı.

starry eyes, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin