20| final.

910 97 140
                                    


iki bölüm üst üste attım, diğer bölümü isterseniz atlayın :')

keyifli okumalar.


beş yıl sonra,

Çalan zil sesi ile yere eğdiğim başımı kaldırdım ve okul kapısına çevirdim bakışlarımı. Tek tek koşuşturan çocuklar çıktığında gözlerim kapıda dolanmaya devam etti. Beklediğim kişi yorgun bakışlarla ve kambur duruşu ile yavaşça kapıya çıktığında öğretmeni yanında kısaca göz gezdirdi etrafta. Göz göze geldiğimizde öğretmenine beni gösterdi ve tüm yorgunluğu uçmuş gibi koşar adımlarla yanıma geldi.

"Daejung," diye sakin bir sesle uyardım onu. "Koşmaman hakkında konuşmuştuk."

Beni umursamadı ve sırtındaki çantayı almam için bana arkasını döndü.

"Koşmadım ki?" dedi. Göz devirdim ve sırtındaki ona ağır gelen çantayı aldım. Bana döndü ve elimi tuttu. Birlikte okulun park yerine doğru yürüdük.

"Nasıl geçti günün?"

"Sıradandı işte baba, ders yaptık oyun oynadık." Gözleri hızlıca bana döndü. "Tüm gün çıkışı bekledim."

Gülümsedim. "O kadar heyecanlı mısın?" diye sordum.

Kıkırdadı tatlıca. "Evet! Diyorum ya baba, tüm gün bunu bekledim."

Sevimliliğine tebessüm ettim ve onu arabaya bindirdim, çantasını arka koltuğa koydum uzanarak. Kemerini taktım ve kapısını kapatıp kendi tarafıma geçtim.

Arabaya bindiğim gibi zaman kaybetmeden arabayı çalıştırdım ve okuldan çıktık.

Daejung rahat durmadı ve bir yerleri karıştırmaya başladı.

"Ne arıyorsun?" dedim gözlerim hala yoldayken.

"Elma şekeri!"

"Bugün yok." dedim göz ucuyla ona bakarken. Mutsuz bir şekilde koltuğuna sindi ve kaşları çatıldı. "Neden yok baba?" diye sordu.

"Çok yiyorsun, dişlerine zararlı."

"Ama sadece elma şekeri yiyorum baba, diğer şekerleri yemiyorum."

Gözleri köpek yavrusu halini alıp parıldadığında göz devirdim ve yola döndüm.

"Arka koltukta olması lazım bir tane."

"Yaşasın!" dedi ve arka koltuğa uzandı. Uzun bir süre oyalandıktan sonra elma şekerini aldı ve paketini açarak yemeye başladı.

"Sokaktaki market de satıyor artık, mevsimi geldi baba. Sadece lunaparkta yok artık."

"Sana da gün doğdu." diye söylendim alayla.

Tatlı tatlı güldü ve şekerini yemeye devam etti.

Okuldaki sıradan gününü tüm detayıyla anlatmaya başladı.

Daejung, beş yıl önce yetimhanede tanıştığım travmaları yüzünden konuşmayan o çocuktu. Şimdi kendisi benim üç senelik oğlum oluyordu.

Artık susmak ne demek bilmiyordu, süreki gülerek etrafındakilere bir şeyler anlatıyordu.

"Öyle işte baba, yorucuydu yani. Sen ne yaptın bugün?"

"Hiçbir şey, bugün izin günümdü. Sen yokken evdeki sessizlik ile kafa dinledim."

"Baba!"

starry eyes, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin