🩹Elimdeki sigaranın son dumanını üfledikten sonra. Sigarayı yere attım ve ayakkabımın ucu ile söndürdüm. Bunu yapmam etik olarak doğru değildi ama işin etiği ile hiçbir zaman ilgilenmemiştim. Oturduğum bankta iyice arkama yaslandım ve kollarımı bankın üst kısmına yerleştirdim. Gözlerim, havanın soğukluğundan ve yağmur sonrası ıslaklığından dolayı boş olan parkta gezindi.
Evime yakın bu parkta sıcak günlerde bir sürü çocuk olurdu ve bu yüzden burada sigara içemezdim. Fakat şimdi boş olmasını fırsat bilip, kuru gördüğüm bir yere oturmuştum. Kaçıncı sigaramdı ya da burada oturduğum kaçıncı dakikaydı bilmiyordum. Kafamın doluluğu sanki beynimin üst kısmına baskı uyguluyordu ve bu fiziksel bir acı olarak bana geri dönüyordu. Bu duruma alışıktım aslında ama başımın ağrısının yanında bir de alışık olmadığım bir kalp ağrısı vardı. Küçük bir sızlama gibi bazen baş gösteriyordu ve bu başımı daha çok ağrıtıyordu.
Bir haftadır iyi değildim. Bunun sebebi tam olarak neydi bilmiyorum ama bir şeyler sanki kolumdan tutup ıssız bir uçurumun kenarına götürmüştü beni. Uçurumdan aşağısı karanlıktı. Alabildiğine siyah bir boşluk.
Grup terapisi gününün üstünden bir haftadan fazla geçmişti. Hyunjin ile görüşmemin üstünde de aynı sürede zaman geçmişti. O gün onu, kendi isteği üzerine bir durakta bırakmıştım ve evine gitmişti. Pek fazla bir şey konuşmamıştık. O gün ikimizde sessizdik. Aslında o gün bir şeyler olduğunu biliyordum ama yokmuş gibi davranmayı tercih etmiştim. Onu beklemiştim, garip bir şekilde bu süre içinde iki kere o plazanın terasına çıkıp onu beklemiştim. Perşembe günü kafeye gitmiştim fakat o iki yerde de yoktu. İşte yollarım bu şekilde bitmişti. Ne telefon numarası ne de ev adresi vardı. Ona ulaşabileceğim hiçbir şey bırakmamıştı bana. Sanki bunu bilerek yapmış gibiydi ve bende konusunu hiç açmamıştım.
Derin bir nefes çekip gökyüzüne çevirdim bakışlarımı. Bugün hava güzel değildi. Neden değildi? Hava güzel olsaydı ve güneş parıl parıl parlasaydı Hyunjin burada olur muydu?
İstemeden düşündüğüm şeylere güldüm. Ona bu kadar kısa sürede bağlanmam normal değildi, zaten ben de normal değildim. Aslında ona kısa sürede bağlanmamıştım. Dört senedir aklıma dolanmıştı ve hiçbir zaman çıkmamıştı. Bu yüzden kısa süre değildi. Buna kısa süre diyemezdik.
"Seni bu sıralar gülümserken sıkça görüyorum."
Yanımdan gelen ses ile hayal bir ses duyuyorum sandım. Gözlerim anında soluma döndü. Tam karşısındaki salıncaklara bakıyordu. Beynimden kalbime doğru sızan hisse anlam veremedim. Onu görmek kanımı neden bu kadar kaynatıyordu?
"Hyunjin." diyebildim sadece.
Ona seslenmem ile gözleri bana döndü. "Minho." diye cevap verdi sadece. Gözlerim sadece gözlerine kilitlenmişti. Boşluğa düşmüştüm ve sanki o dışındaki her şey soyut bir hale bürünmüştü. Kahve gözleri yüzümde geziniyordu. Birkaç dakika daha bakıştığımızda aramızdaki garip sessizliği ilk bozan o oldu.
"Gördün mü, kader bizi hep bir araya getiriyor."
"Buna artık kader demek pek inandırıcı gelmiyor."
Tatlı tatlı kıkırdadı ve tekrardan salıncaklara döndü. "Ama bu kader, bir olan yollarımız var."
Bir olmayan yolumuz hiç olmasın istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
starry eyes, hyunho
Fanficintihara eğilimli minho, doktorunun zoruyla grup terapilerine katılır. angst. ⚠️ tw/ self harm, intihara meyilli dusunceler vb. |151022