Serenay'dan..
Bugün için tüm planlarımı yapmıştım. Ama bir tanecik, canım arkadaşım Begüm planlarımı uygulamama izin vermiyordu. Yattığım yatağın yastığından yorganına, yorganından çarşafına Allah ne verdiyse asılıyordu. Senin benimle zorun ne Begot!
Evet ilk maddem uyumak , ikincisi uyumak ve üçüncüsü de uyumaktı. Sanırım bugün içime bir Hilmi kaçtı.
''Ya Begüm tamam dur bi..'' dediğimde sıkıca sarıldığım yastığımı bıraktı. Kollarını göğsünde birleştirdi ve sol ayağıyla ritim tutmaya başladı. Şu an annemden bir farkı yok. Annem de yaptığı pastanın kremasını bozunca böyle yapıyor.
Begüme yavru köpek bakışları atıp ''Bugün okula gitmesek mi?'' diye bir öneride bulundum.
Bir kaç saniye düşünüyormuş gibi yaptı. Sonra sırıtıp net bir dille ''Hayır.'' diyip ciddiyetle yastığı asılmaya devam etti. İnatçı şey!
Yastığımı tutmaya çalışırken derin bir of çekip ''Off tamam dur'' diye yakındım. Sevgili yastığımı tekrar bırakıp komidinimin üstüne oturdu.
Normal şartlarda komidinin arka tarafından tutup Begümü düşürürdüm ama bugün işim düştüğü için yapamıyorum ''Neden okulu asmıyoruz ?'' diye sordum.
Kaşlarını çatıp ellerini beline koydu ''Çünkü devamsızlık 10 gün ve dün lunaparkta yaptığın şeyi daha unutmadım Sero!'' diye yakındı, yerime sinip Şirince sırıttım.
''Ama Begüm yani dönme dolabı durdurup sonra Hilmi ile tazı gibi koşup seni orada bıraktığım için suç senin üstüne kalmışsa, sonra da makine bozulduğu için az kalsın nezaret haneye girecek olduysan nolmuş yani?''
''Canımı zor kurtardım be! Adam polisi arıyordu zar zor ikna ettim! Tabi tazı gibi koşan sensin, senin için sorun yok!'' dedi.
Yok olmaz, bugün Begüm atarlı gününde. Beni pijamalarla çarşafımdan çeke çeke bile götürür okula.
Dudak büküp, kaşlarımı hafiften çattım ''Off tamam hazırlanıyorum bekle beni.'' diye küçük çocuk gibi mızıldadım.
Zor da olsa pikemi itip ayaklarımı yataktan sarkıttım. Parmağıma öpücük bırakıp yastığıma dokundurdum. Sonra elimin tersini alnıma dayayıp koşar adımlarla odadan çıktım.
...
Dersin başlamasına daha 20 dakika vardı ve evden Begümün 'geç kalıcaz' paniği yüzünden erkenden çıkmış, annemin hazırladığı süper bir kahvaltıyı yiyememiştim. Hayır yani ben sabahları 5 yumurta yiyen insanım bu bana yapılır mı ?
Neyse kahvaltı edemediğimiz için kantinde oturmuş simit yiyip çay içiyorduk. Ben simidin susamlarıyla oynarken Begüm beni dürtüp ''Şşt Sero Anıl sana bakıyor.'' diye fısıldadı. Begüme gözlerimi açarak baktım ''Vallaha mı ?'' diyip gülümsedim. Kafasıyla onayladığında gülümsemem büyüdü.
Sonradan fark ettiğim ayrıntıyla kaşlarım çatıldı ''1 dakika sen niye ona bakıyorsun?'' dediğimde gözlerini devirdi.
O sırada Hilmi Cem kantine girdi. Gözleriyle etrafı süzdü, sonra bizi fark edince gülümsedi. Hızlı adımlarla yanımıza ulaştı ve masanın yanındaki sandalyeyi çekerken ''Günaydın cadılar.'' dedi.
Sandalyeye yerleşince bitkin sesimle "Günaydın." diye yanıt verdim.
Bir kaç saniye bana gözlerini kısarak baktıktan sonra merakla Begüme dönüp ''Buna noldu yine ?'' diye sordu. Begüm elini 'deli işte' dercesine salladı.
Kaşlarımı çatıp ''Sensin deli'' diye mızıldadım. Sinirle yarısından çoğuny yediğim simidimi ısırdım.
Begüm de bana şaşkınca bakıp ''Aaa şuna bak , dün senin yüzünden nezarethaneye kapatılıyordum bir de bana atar yapıyor.'' diye yakındı
Lokmamı yutunca gülümseyip "Ne güzel, değişikliği olurdu Begito.'' dediğimde Begüm yine gözlerini devirdi ve Hilmi Cem de bana bakarak sırıttı.
Hilmi Cem bir şey fark etmiş gibi cebinden telefonunu çıkardı. Tuş kilidinden ekrana bakıp ''Neyse hadi ders başlıyıcak sınıfa gidelim artık.'' dediğinde ayağa kalktık. Çöplerimizi, kantindeki çöp kutusuna atıp kantinden çıktık.
Kantinden çıkınca eskinden arkadaşın olan, daha doğrusu arkadaş sandığım Merveyi gördüm ve bana ne kadar ters ters baksa da -ki korktuğumu söylesem yalan olur- onu umursamayıp Begüme döndüm ve gülerek bir şeyler anlatmaya başladım.
Zeki arkadaşım Begüm de tabi anladı durumu ve o da bana ayak uydurarak gülmeye başladı.
Aklıma gelen düşünceyle sırıtıp Hilmi Ceme dönüm ''Ya Hilmi bu Merve bir ara seni seviyordu dimi ?'' diye sorduğumda Hilmi bana ters ters baktı ve Begümle kıkırdadık.
Aslına bakarsanız öyle bir şey yoktu. Hatta biz Merve ile arkadaşken, Hilmiyle sürekli kavga ederlerdi. Sanırım yıldızları pek barışmamıştı. Hoş bizim de Merveyle pek barışmamış olacak ki arkadaşlığımız bitti.
Uzun ve öğrencilerle dolu olan koridordan geçince sınıfımıza ulaştık. Sınıfa girince Begümle yerlerimize oturduk ve Hilmi Cem de ön sıraya geçip arkasına dönünce konuşmaya başladık.
Bizkonuşurken sınıfa bir anda manyak Taner girdi ve ''Hoca geliyor , hoca geliyor!'' diye panikle bağırdı. Tüm sınıf panikle yerlerine geçerken Hilmi Cem de en arkaya Anıl'ın yanına geçti.
Çok geçmeden Matematikçi de gelmişti zaten. Yanında da esmer bir kız vardı. Herke ayağa kalktı ve hocanın "Oturun." komutu ile yerimize oturduk.
Hoca ağır ağır yerine yerleşirken sınıfta fısıldaşmalar başladı. Hoca sinirle masaya vurup ''Bırak kendi aranda konuşmayı!'' diye bağırdığında sınıfta sessizlik oldu. Zombi Hanife bu, boru mu?
''Evet , arkadaşınız okulumuza yeni geldi. Adı Sahra.'' diyip adının Sahra olduğunu öğrendiğim kıza dönüp gülümsedi ''Boşbir yere geç bakalım. Sınıf arkadaşlarınla da teneffüste tanışırsın.''dedi. HOCA GÜLÜMSEDİ. GÜLÜMSEDİ. HANİ BİZİM ZOMBİ HANİFE !
Evet tek takıldığım nokta bu. Çünkü şok edici bi durumdu.
Sahra hocaya gülümsedi ve Anıl'ın çarprazındaki sıraya oturup Anıl'a gülümsedi. Anıl da Sahraya göz kırpınca sinirle önüme döndüm.
Anlaşılan bir de yeni kız çıkmıştı başıma..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi'nin Sen Tonu |düzenleniyor|
FanfictionHayat acımasız bir öğretmendir, önce sınav yapar sonra ders verir.