Kuzularııım :* Cansınız siz , can ! Yorumlarınızı tek tek okuyorum ve okudukça mutlu oluyorum. Bir kaç gün yeni bölüm yayınlamıycam. Azıcık merakta kalın, yeni bölüm cuma yani karne günü :D Benden size süprüz
Bu bölüm boool ekşınlı , boool itiraflı olacak. Bölümün sonunda kafanız oldukça karışacak hazırlıklı olun :)
Anıl bizim bulunduğumuz sıraya doğru gülümseyerek ilerliyordu. Gözlerimi ondan ayırmadım. Yanımdan geçip Begüm'ün önünde durunca neye uğradığımı şaşırdım. Elini Begüm'e uzattı ve Begüm şaşkınca bana döndü. Gözlerim dolmaya başladığında çantamı alıp koşarak salondan çıktım.
Koşarak aşağıya indim ve sinema salonundan çıktım. Salon ara sokakta olduğu için kimse yoktu.Durup duvara yaslandım ve yüzümü kapatıp ağlamaya başladım.
Kalbim hiç olmadığı kadar acıyordu. Anılla küstüğümde dibe vurdum sanmıştım. Ama insan dibe vurduğunu sanıp, bir dip daha keşfedebiliyormuş.
HiLMİ CEM'DEN..
Serenay çantasını alıp koşarak dışarıya çıktı. Hepimiz şaşkınca arkasından bakakaldık. Hızlıca ayağa kalktım ve Anıl'ın yakasından tuttum ''Nasıl yaparsın lan Serenay'a bunu ?!'' diye bağırdım. Bana şaşkınca baktı ''Ne yaptım ki?'' dedi. Allahım kafayı yiyeceğim şimdi , bir de salağa yatıyor.
''Lan Serenay'ın seni sevdiğini bilmiyor musun ?! Ne diye onun yanında Begüm'ü sevdiğini söylüyorsun ?!''
''Begüm'ü severken onu seviyormuş gibi rol yapamam her halde..''
''Ulan daha geçen gün kızın evinin önüne geldin özür dilemek için ! Ne rolünden bahsediyorsun sen ?!''
''Sevmeseymiş o zaman, benim onu sevmediğimi gayet iyi biliyordu..'' dediğinde Anıl'ın gözüne sıktığım yumruğumu sertçe indirdim ve geriye sendeledi ''Ulan dua et Serenay'ın yanına gitmem gerek. Sen sonra göreceksin Serenay'ın duygularıyla oynamayı..'' dedim ve cekedimi alıp koşarak salondan çıktım.
Bir yandan koşup bir yandan da etrafıma bakıyordum. Aşağıya indim ve etrafıma bakındım ama yoktu. Kapının oraya baktığımda dışarıda Serenay'ı gördüm ve koşarak dışarıya çıktım.
SERENAY'DAN..
Birinin omzuma elini koymasıyla ellerimi yüzümden çektim. Karşımda Hilmi Cemi görünce bir süre yüzüne baktım ve sonra ona sarıldım. Kollarımı boynuna doladım ve yüzümü omzuna gömüp ağlamaya devam ettim.
''Hadi Sero, hadi gidelim güzelim.'' dedi, kafamı salladım ve omzuma kolunu atıp beni kendine çekti. Sokakta yürürken cebinden anahtarı çıkardı ve arabanın kapısını açtı ''Anıl'ın arabası değil miydi bu?'' diye sordum kafasını olumsuz anlamda salladı ''Hayır bu benim servisteki araba.'' dedi.
Sürücü koltuğunun yanınındaki koltuğa beni oturtup kapıyı kapattı. Hızlıca sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı.
Kafam dağılsın diye radyoyu açtım. Radyodan ''Trafikte uyulan her kural sizi hayata bağlar.'' diye bir ses geldi. O sırada Hilmi Cem bir şarkı mırıldanmaya başladı ''O beni bağlar ,ben yine durmam. Sor bana pişman mıyım?'' dedi.
''Ya çocuk bırakta azıcık hüzünleniyim .'' diyip yüzümü elimle kapatıp güldüm. Sonra kanalı değiştirdim ve çalan şarkıyla bir anda ciddiyete büründük.
''Gel ya da git böyle yapma
Sensiz kalbimde sızı var
Son nefese kadar değilse
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi'nin Sen Tonu |düzenleniyor|
FanfictionHayat acımasız bir öğretmendir, önce sınav yapar sonra ders verir.