Size akşam gelecek demiştim ama yetiştiremedim :/ Fazla uykucuyum sanırım uyuyakalmışım. :d Neyse işte yep yeni bölüm :* Keyifli okumalar kuzular :) <3 Yorumlarınızı tek tek okuyorum ve arada girip cevaplıyorum. Hepsi benim için çok kıymetli ❤ ♡ Çok seviyorum hepinizi ve gocaman gocaman öpüyorum :*
Tam dudaklarımız bileşecekken çalan korna sesiyle geri çekildik. Kornayı bi taraflarına sokayım da oturarak basmak zorunda kal Anıl!
Serenay gülerek arabaya koştu. Camdan girmeye çalışınca belinden tutup geri çektim ve kapıyı açıp kafasını eğerek içeri girmesini sağladım.
Arabaya bindiğinde bende arkasından bindim ve kapıyı çektim. Gayet sessizce girderken Serenay birden gülmeye başladı. Hepimiz ona şaşkınca döndü. Cin dürttü kızı.
Serenay öne yaklaşıp Anılın omzuna vurdu "Ay Anıl varya bu Begüm orada seni bi kıskandı bi kıskandı." diyip kahkaha atmaya devam etti. Merve ağzını kapatıp Serenayı koltuğa yasladı.
Merve acıyla inledi "Noldu?" diye sorduğumda Serenayı gösterip "Elimi ısırdı." dedi.
"Senin de tadının pek güzel olduğu söylenemez." diyip yüzünü buruşturdu. Bu haline ben, Begüm ve Anıl gülerken Merve surat astı.
"Bana bak yarım saattir Hilmiyi kesiyorsun, bende seni keserim." diyip işaret parmağını Merveye salladı. Serenayı çektim.
"Ne?"
"Ni? Görmüyor muyum ben. Gözün Hilmiciğim de dimi? Bana bak kardeş falan dinlemem bende seni keserim."
Serenayı daha da kendine çektim. Dibime oturtup kollarını birbirine bağladım ve Serenayı kendime çektim. O huzur veren kokusu ciğerlerime dolarken bende bu kokudan sarhoş olmaktan korkuyordum.
Minik kollarını belime dolayıp Merveye dil çıkardı. Bunu yapınca ne kadar tatlı olduğunun farkında mıydı?! Yanaklarını ısırasım bile geldi.
"Şşt Begito, sen Anıldan hoşlanıyordun dimi?" diyip kıkırdadı. Eli dursa ayağı durmuyor, ayağı dursa dili durmuyor.
Begüm kızarıp bozarırken Anıl gülümsedi.
"Gız utandın mı sen?!" diyip tekrar güldü. Evet içki Serenaya gerçekten yaramıyor.
Evin önüne gelince arabadan inmiycem diye tutturdu. Neymiş efendim koltukları çok rahatmış.
Bu kız bir gün beni delirtecek ya, hadi hayırlısı.
"İn-mi-cem, Hilmi Cem." diyip kahkaha attı. Boşluğundan yararlanıp sırtıma attım. Begüm de Serenayın çantasını alıp arkamızdan geldi.
Merdivenlerden çıkarken bağırarak tavukları pişirmişem'i söyledi. Evin kapısına gelene kadar zor susturduk.
Çantadan evin anahtarını alıp kapıyı açtık. Oturma odasına geçtik. Serenay yemek masasına çıkıp "Alekta movik movik!" diye bağırmaya başladı.
Begümle onu zor olsa da indirdik "Prensesler gibiydim ben baba evinde!" diye şarkı söylemeye başladı. Mikrafonu ise vazo. Çiçekleri de kafasına taktı.
"Yok bu böyle olmayacak." dedim ve ayağa kalktım. Serenayın elinden vazoyu aldım. Koltuğa fırlatıp Serenayı sırtıma attım. "Çiçeklerim dökülüyor!" diyip ağlamaya başladı.
Çiçekleri düştüğü için mi ağlamıştı?
Sırtımdan indirince "Gandırdım zaaa" diyip yatak odasına koştu. Kapıyı kapatınca dışarıda kaldım. Sonra kapı açıldı. Yorgan kılıfının içindeki Serenay çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi'nin Sen Tonu |düzenleniyor|
FanfictionHayat acımasız bir öğretmendir, önce sınav yapar sonra ders verir.