Merhaba kuzularım❤ Bana göre uzun bir aradan sonra uzun bir yeni bölüm yazdım :) Maalesef wattpad'e anca girdim. İzmirdeydim ve hesabıma arada Ece girip kendi hikayesine oy verip çıkıyordu. Dün anca girdim ve o güzel, değerli yorumlarınızı okudum ^_^ hepinizi çok seviyorum❤ destekleriniz için sonsuz teşekkürler
Bir dahaki bölümü ilk yorum yapan kişiye ithaf edicem kjsksjs
Kapının orada Hilmi Cem ve Anılı görünce panikle ne yapacağımı düşündüm. Sonra elime menüyü alıp masanın altına sakladım. Of yine salaklığım baş gösterdi, hayır normal insanlar ya menüyle yüzünü kapatır ya da masanın altına saklanır. Peki ben ne mi yapmıştım? Masanın altına saklanıp yüzümü menüyle kapattım tabi ki.
Menünün üstünden baktığımda yan tarafımda 1 çift erkek ayakkabısı gördüm. Telaşla yüzümü menüye gömdüm. Hayır Begüm bana hatırlanmıyor gibi yap diyor ben ne yapıyorum. Ahmet hoca'nın benden dersinde koşu yarışında ilk geldiğimde 'Bravo ! Bravo Serenay!' diye bağırıp elleri parçalanana kadar alkışlamasının sesi beynimde yankılanmadı değil.
''Ne o define mi arıyorsun?'' diye bir ses duyduğumda kafamı menüden çektim.Masanın altına yani bana bakan Hilmiye şirince sırıttım. ''Yok canım çatalım düşmüş de onu arıyordum.''
''Yalnız siparişler gelmeden düşen çatalını araman da ayrı bir ironi.'' diyip sırıttı. Surat düştü, kendime küfür ede ede masanın altından çıktım.
Yanımda oturan Begüm kulağıma eğilip ''Evet Serenaycım, çatalın mantığının hemen yanında duruyor.'' dedi. Sıkıntıyla yanaklarımı şişirip daha da surat astım. Hayır 1 gün, 1 güncük normal bir gün geçiriyim ya.
Anıl lafa dalıp ''Bizi çağırmayacak mıydınız?'' dedi. Begüm bana bakıp Anıla döndü ''Serenay-'' diye cümleye başladığında lafını bölüp ''Unutmuşuz, pardon.'' dedim ve zorla gülümsedim.
Sonra Anıl ve Hilmi Cemin görmeyeceği şekilde Begüme öldürücü bakışlar attım. ''Neyse siz sipariş ettiklerinizi yiyin sonra bir yerlere gidelim.'' diyen Anılı onayladık.
Siparişlerimizi yedikten sonra kafeden çıktık. Begüm neşeyle "Eee nereye gidiyoruz?" diye sordu.
"Nereye gitmek istersin?" diye soran Anılla birlikte düşünmeye başladı. Sonra sırıtıp "Lunapark!" diyip el çırptı.
Sonra Hilmiyle bana dönüp "Ama yine makineyi durdurup kaçmak yok? Çok hızlı koşuyorsunuz hep suç bana kalıyor."diyip dudak büktü.
Hilmi güldü "Tamam tamam." dedi ve duraksadı "Bu sefer de suçu Anılın üstüne atarız." dediğinde güldük.
Lunaparka geldiğimizde mutlulukla etrafa baktım. Lunaparkları hep çok sevmişimdir. Hilmi Cem ile çocukken çok gelirdik.
12 yıl önce...
Annem, babam, Zerrin teyze ve Ümit amca arkamızdan ilerlerken Hilmi Cem ile heyecanla etrafa bakıyorduk.
"Çok güzel.." diyip büyülenmiş gibi bakmaya devam ettim.
Hilmi hala etrafa bakınırken koşmaya başladım. Arkamdan "Bekle beni kedicik." diye seslendiğinde durup arkamı döndüm.
Koşarak yanıma geldi. Elimi tuttu ve ilermeye devam ettik. Pamuk şekerleri görünce heyecanla onlara baktım. Daha sonra Hilmiye döndüm. "Hilmi abi bana pamuk şeker alsana.." diyip yavru köpek bakışları attım.
"Bana abi deme."
"Neden?"
"Deme işte Serenay!" diye bağırdığında korktum. Elini bıraktım ve bilmediğim bir yöne doğru koşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi'nin Sen Tonu |düzenleniyor|
ספרות חובביםHayat acımasız bir öğretmendir, önce sınav yapar sonra ders verir.