ÖNEMLİ!
Evet yepyeni bir bölüm ^^ Bundan sonra bölüm sonuna bir sınır koyucam ve o sınır geldiğinde yeni bölümü yayınlayıcam :) Oy sayısı düştü gibime geliyor ve bu da beni çok üzüyor :/ Hikayeye oldukça emek veriyorum, güzel olması için her şeyi yapıyorum. Bazen yeni bölümün geç gelmesinin sebebi de oturup üstünde uzun uzun düşünüp öyle yazmam. İyi ya da kötü, yorumlarınız benim için önemli. Eksik bulduğunuz bir şey varsa ya da istediğiniz yorum atabilir, duvarıma yazabilir ya da mesaj atabilirsiniz :) Mesajlara pek bakmaya fırsatım olmuyor ama yorumlarınızın hepsini okuyorum ve elimden geldiğince cevap yazıyorum. Duvarıma yazarsanız da mutlaka görürüm :)
Bundan sonra bölümleri isteyen varsa yoruma yazsın, onları not edip sırayla ithaf edicem :) Ama bu bölüm ilk yorum benim deli arkadaşım Ece atmış, o 'bana sonra ithaf edersin nasıl olsa' dediği için bu bölümü en uzun yorum atan okuyucuma seroist_girl__ 'e ithaf ediyorum kjsksj
Fazla uzattım sanırım ksjsjk İyi okumalar kuzular :* ^^
Bazen öyle zamanlar gelir ki kendini kelimelerle ifade edemezsin. Hissettiğin duyguları ne cümlelerle anlatabilirisin ne de kaleme dökebilirsin. Uygun kelime yoktur onlar için. O yüzde öyle zamanlarda kendini ifade etmek için başka bir şey bulursun. Bir resim, bir kitap ya da bir şarkı. Her hangi birinin içinde, araya sıkıştırılmış şeylerde bulursun kendini. İşte dersin, tam beni anlatıyor bu. Ben kendimi genellikle şarkılarda bulurum.
Dinlediğim an mutlu olabilir ya da üzülebilirim. Aynı zamanda sakinleştirici gibi gelir. Senin dilinden anlıyorlardır. Sanki senin için yazılmış şarkılar vardır. Kendi kendime 'Bu şarkı tüm bunları nereden biliyor?' diye sorduğum bile oldu bazen. İç dünyamın karmaşıklığını kulaklarıma dolan şarkı sözleri de çözdüğü oldu.
O yüzden yine şarkılara sığınıyorum. Çünkü yine aynı durumdayım. Hissizleştim desem değil, üzüntümden kahroluyorum desem değil, hayal kırıklığı değil..
İçimdeki bu acının nedenini bir türlü bulamıyordum. Sürekli aynı soruyla beynimi kurcalıyordum 'Bu his ne?' Sürekli sormama rağmen hiç bir cevap bulamıyordum. Aksine daha da batıyordum. Daha da kopuyordum her şeyden. Hatta bu öyle bir hal aldı ki, artık şarkılar bile anlamıyor gibi geliyordu.
En sevdiğiniz şarkının bile sinirlerinizi bozduğu oldu mu hiç ? Hevesle okuduğunuz kitaptan hiçbir şey anlamadığınız ? Aynı satırı onlarca kez okuyup yine de anlamadığınız ? Her hafta heyecanla beklediğiniz dizinin yeni bölümünü izlerken geçen saniyelere bile tahammül ed-* emediğin ? Sizinle iletişim kurmaya çalışan insanların tek bir kelimesini bile dinleyemediğiniz ? Yediğiniz lokma , içtiğiniz su , soluduğunuz hava sanki harammış gibi hissettiğiniz ? Gülerken ağlamak geldi mi içinizden ? Benim oldu. Ve şu anda tam olarak bu durumdayım.
Hilmi yoktu.
Ve onun yokluğunu doldurabilecek hiç bir şey de.
Ağladığımda, güldüğümde, heyecanımda, hayal kırıklığımda, mutluluğumda, üzüntümde,çocukluğumda, sinirliyken, şaşkınken.. Kısacası hep o vardı. Peki geleceğimde de olacak mıydı? Yoksa bu kadar kolay mı bırakmıştı beni?
Ağlamamdan nefret ediyordu.. Peki şimdi niye göz yaşlarımı silip 'sakin ol' demiyordu. Aslında 2 kelime, onun ağzından duyduğum o 2 kelime beni sakinleştirmeye yetiyordu. Büyülü bir söz gibi..
Odamın kapısı açıldığında gözlerimi odamın camlarını ıslatmış olan yağmur damlalarından çekip kapıya göndüm. Merve ve Begüm'ün geldiğini görünce tekrar bakışlarımı damla damla yağan yağmura çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi'nin Sen Tonu |düzenleniyor|
FanficHayat acımasız bir öğretmendir, önce sınav yapar sonra ders verir.