Evet kuzular, yazdığınız yorumlar sonucu bir karara vardım. Şu aralar final yapmayı düşünmüyorum. Ama siz de lütfen elinizden geldiğince sınırı doldurun. Bölümü sınırın dolmasını beklemeden yayınlamaya karar verdim.
50K olmuşuz! Hepinize çok teşekkür ederim ^^
Bölüm sınırı : 100 vote, 130 yorum. Keyifli okumalar :)
Anıl istemeye istemeye evine doğru yürüdü. Evin kapısına gelince derin bir nefes alıp kapıyı çaldı Yardımcıları Özlem hanım güler yüzüyle kapıyı açtı "Hoş geldin Anılcım."
"Hoş buldum Özlem abla.." diyip içeriye geçti. Aşağıya, odasına inecekken Özlem hanımın "Annen ve baban seni salondan bekliyormuş Anılcım.." demesi üzerine olduğu yerde durdu.
Oldukça şaşırdı. Annesi (!) ve babası onunla ne konuşabilirdi ki? Bir sorun da çıkarmamıştı? Demek ki ciddi bir durum vardı.
Anlamsız bakışlarını Özlem hanıma yolladı ve Özlem hanım omuz silkti. İndiği bir kaç basamağı çıktı. Salona girdiğinde cici annesi ve babası içerideydi. Babası dalgın dalgın dışarıya bakarken cici annesi de umursamaz şekilde koltukta oturuyordu.
Anıl onu fark etmediklerinde, umursamaz sesiyle "Benimle ne konuşacaksınız?" diye sordu.
Babası ona döndü, cici annesi de kısa bir bakış atıp önüne döndü. "Gel Anıl." diyen babasıyla, salon kapısından yanlarına ilerledi.
"Anıl, konu Doruk.." diyen babasıyla kaşları hafif çatıldı, kardeşi ne alakaydı ki? Babası yutkunarak devam etti "Doruğu Amerikaya göndermemiz gerek."
"Sebep?"
"Bir sebebi yok. Böylesi herkes için daha iyi olacak."
"Ne demek 'bir sebebi yok', ne diyorsunuz siz!" diye bağırdı. Babasının sözleri onu oldukça sinirlendirmişti. Annesinin emaneti kardeşini sebepsiz yere Amerikaya yolluyorlardı.
"Sakin ol oğlum."
"Ya sus! Bana sakın oğlum deme, ben sizin oğlunuz değilim!"
"Anıl, lütfen.."
"Ne lütfen?! Ne lütfeni ?! Benden habersiz kardeşimi Amerikaya gönderiyorsunuz, benim kardeşimi! Sonra 'Anıl lütfen'. Dalga mı geçiyorsunuz lan benimle! Kimsiniz siz?! Hangi hakla böyle bi karar alıyorsunuz!"
"Biz bir aileyiz Anıl.." diyen cici annesiyle, sinirden kahkaha atmaya başladı. Ağlıyordu, gözleri dolmuştu ama kahkaha atıyordu.
Gülerken arada 'aile?' diyip daha çok gülüyordu. Resmen kafayı yemişti. Sonra bir anda ciddileşip "Ne ailesi ulan! Ne ailesi?! Hangi aile, nerede bu aile, ha nerede?! Bir tek ben mi göremiyorum bu 'mutlu aile' tablosunu!" diye bağırdı.
"Anıl! Dorukla Amerikaya sende gidiyorsun! Bir an önce Begümle ayrılsan iyi edersin."
"Begümden hayatta ayrılmam. Ölsem de beni ondan ayıramazsınız."
"Kardeşin mi? Begüm mü? Kararını ver Anıl."
"Allah ikinizin de belasını versin!" diye bağırıp sinirle salondan çıktı. Evden çıkıp kapıyı sertçe çarptı. Hızlı adımlarla bahçedeki park halinde olan arbasına ulaştı.
Sinirini bir türlü atamıyordu. Şu hayatta sahip olduğu 2 insan vardı. Ve şimdi onlar arasında seçim yapılması isteniyordu ondan.
Arabanın camına yumruk yaptığı elini indirdi. Arabanın camı paramparça olurken eli çoktan kanlar içinde kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi'nin Sen Tonu |düzenleniyor|
FanfictionHayat acımasız bir öğretmendir, önce sınav yapar sonra ders verir.