Dudaklarımı ısırarak ne yapacağımı düşündüm. Her yerden sıkıştırılmıştım.
"Burada kal."
Gelen fısıltıyla birlikte olduğum yerde sıçradım.
"Arel..."
Arel dibime kadar gelebilmiş ve hiç hissetmemiştim bile.
KOSKOCA ADAMI NASIL FARK EDEMEDİM YAHU!
"Odama gel."
Eli hafifçe elime değiyordu. Midemde oluşan krampla birlikte dudaklarımı sertçe ısırdım.
"Tamam."
Önden çıkarken peşinden parmak uçlarımla ilerledim. Kapısı sonuna kadar açık odaya girip girmemi bekledi. Girmemin ardından hızlıca kapıyı kapattı.
"İstediğin yere oturabilirsin."
"Ders mi çalışacaksın?"
"Bu saatlerde normalde öyle yaparım."
"Güzel."
Sandalyesine oturduğunda peşinden ilerledim.
"Masana otursam kızar mısın?"
"Hayır."
Kitaplarını kaydırarak masasına oturdum. Arkamdaki kitapları ve masa lambasını aldı.
"Yüzün..."
"Arı soktu."
"Yaa... ben görmedim hiç arı."
"O sokakta soktu. Nasıl fark etmedin?"
Erkeksi sesiyle kısıkça gülmeye çalıştı ama başaramadı.
"Öyle mi yapmış arı?"
"Hı hı..."
Ağlamama gönderme yapıyordu. Biliyordu.
Açık duran kitabının sayfasında parmaklarımı gezdirdim.
"Konuşmak ister misin?"
"Gidecek yerim yok. Kısacası buydu."
"Gitmen için sebep var mı?"
"Tabiki de var. Hep yanınızda kalamam."
"Neden?"
Kaşlarımı kaldırdım.
"Ne neden?"
"Neden kalamayasın ki?"
Yutkundum.
"Param yok."
"Para istiyor muyuz?"
"Eşyalarım yok."
"Hallolur."
Yüzüme o kadar kararlı baktı ki bir an aklımda olan tüm şeyler uçtu.
Adım...
Yaşım...
Okulum...
Hepsi...
Elimi yüzüne uzattım.
"Dur."
"H."
"Ne?"
"H ile isim."
"Hande."
"H ile şehir."
"Hatay."
"H ile hayvan."
"Aklıma gelmedi."
"H ile bitki."
"Havuç."
"Eşya."
"Havlu."
"Ünlü."
"Hadise."
"50."
Elini havaya kaldırdı.
"Çak."
Elimle eline vurduktan sonra kıkırdadım.
"Neden oyun oynadık?"
"Eğlenmedin mi?"
"Eğlendim."
"Benim için de saymak ister misin?"
"Tamam."
Böyle birkaç tur daha oyun oynadık.
Çok güldüm.
Eğlendirdi beni.
Söylediği hayvanların taklidini yaptı.
Gülerken gözlerimiz birbirine kenetlendi.
Kafamı çevirdim. Elini dizime koydu.
"Üşümüşsün."
"Biraz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pressure
Romance"Ağlama." Burnumu içime çekerken söylediği kelimeler kulaklarımı çınlatıyordu. "Bunu hak etmiyordum." Kollarımdan çekerek beni kucağına aldığında hıçkırmaya başladım. "Ağlama Burçin. O evi yıktıracaksın-" Elimi dudaklarına koyup kaşlarımı çattım...
