Gazetelerin sayfalarını cebime koyarak üstümdekileri düzelttim. Sırtımdaki dopdolu sırt çantasını düzelttikten sonra montumun önünü kapattım.
Aynada son kez kendime bakıp kafamdaki kepi düzelttim.
Yüzüm fena halde şişmişti.Masanın üstünden babamın unuttuğu kredi kartını aldım. Yeterince hızlı ve büyük alışverişler yaparsam kartını kapattırmadan kullanabilirdim.
Ne yapsam araba alıp sonra da satıp parasını mı bölüşsem?
Montumun şapkasını düzelttikten sonra elimdeki iki ayakkabıyı poşete koydum. Botlarımı giydikten sonra dışarı çıktım.
Güle güle eski evim...
Sokağın sonundaki Gökay'ı gördüğümde gülümsedim. Sigarasını yaktıktan sonra kafasını bana doğru kaldırdı. Yüzümü gördükten sonra gözlerinden geçen acımayı yakalayabilmiştim. Dudakları aralanırken yeni yaktığı sigarası yere düştü.
"S*keyim!"
Sigara suya düşüp sönerken hızla cebini karıştırdı.
"Kızım, güzelliğinden sigaram düştü ya!"
"Aynen Gökay. İnandım."Şuan üzerimde bir sürü kıyafet vardı. Yazlık kışlık hepsini üst üste giymiştim. Zaten yaralıydım. Yüzüm paramparçaydı.
Hangi güzellik Gökay?!
Hangi güzellik?
Yeni sigarasını yaktıktan sonra elimi tuttu.
"Yavaş yavaş gidelim."
Babam bu durumu öğrendikten sonra amcama söyleyecekti. Amcam da Gökay'a tabiki engel koyacaktı.
Bir süre görüşmememiz gerekiyordu.
"Hızlı olmalıyız ki. Eşyaları bıraktıktan sonra iş bakalım."
"Hayır. Bugün bakma."
"Neden?"
"Dinlen biraz."
"Vaktim yok."
Gökay kolunu omzuma sardığında ürperdim.
"En fazla beş gün..."
"Ne için?"
"Beş güne kadar seni görmeye geleceğim."
"Bakarsın duruma."
N*h gelirsin beş güne. Babam hayatta izin vermeyecektir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pressure
Romance"Ağlama." Burnumu içime çekerken söylediği kelimeler kulaklarımı çınlatıyordu. "Bunu hak etmiyordum." Kollarımdan çekerek beni kucağına aldığında hıçkırmaya başladım. "Ağlama Burçin. O evi yıktıracaksın-" Elimi dudaklarına koyup kaşlarımı çattım...