Aral kapıyı büyük bir gülümsemeyle açtıktan sonra ben de gülümsedim.
"Üzgünü-"
"Ştt..."
Kollarını etrafıma dikkatlice doladı. Alnımı omzuna koyup kıkırdadım.
"Yine ben geldim."
"Hoşgeldin. İçeri girin hadi."
Gökay eğilip botlarımı çözdükten sonra kendi ayakkabılarının bağcıklarını da çözdü.
İçeri girdiğimizde montumu çıkardım.
Gökay'ın soğuk elini ensemde hissettiğimde sıçradım.
"Ateşin mi var yoksa sadece sıcak mısın anlayamıyorum."
"Sen çok soğuksun."
"Mantıklı."Üstümdeki ceketleri teker teker çıkartıp bavulun üstüne bıraktım. Üstümdeki iki sweati de çıkartıp ceketlerin üstüne bıraktım. Şuan üstümde sadece bebek mavisi ince kazağım kalmıştı. Pantolonumun düğmesini açtığımda Aral hızla arkasını döndü.
"İçimde bir şeyler var. Soyunmuyorum."
Gülerek söylediğim şeylerden sonra Gökay altımdakileri çıkarmama yardım etti. Sadece taytım kalana kadar pantolonlarımı çıkarttık.Mutfağa ilerleyip bakındık. Aral mutfaktaki tencerelerin altını kapatmadan sigarasını yaktı. Ardından tencerenin kapağını açarak üstüne bir peçete serdi ve kapağı geri kapattı.
"Arel stajda..."
"Hm?"
"Bakınıyordun gibi geldi."
Dudağımı kenara eğdim.
"Yok canım. Ne alakası var?"
Gökay, Aral gibi sigarasını ocaktan yaktıktan sonra bana döndü."Birazdan iş bakmaya çıkacağız."
Aral kaşlarını kaldırdı.
"Hemen mi?"
Gökay kafasını sallarken dumanını üfledi.
"Burçin..."
"Efendim?"
"Mutfaktan çık."
"Pe-ki."
Mutfaktan çıktıktan sonra salona girdim.Oturup soluklandım.
"Burçin!"
Ayağa kalktığımda Gökay odaya girdi.
"Hadi çıkalım."
Karamsar bir şekilde Gökay'a baktım.
"Dudağıma yara bandı yapıştıralım."
"Oh, haklısın."
Gökay koridorun sonuna baktı.
"Aral, yara bandı var mı?!"
"Televizyon çekmecesinde olması lazım."
Gökay eğilip iki tane yara bandı çıkarttı. Birini burnumun üstüne diğerini dudağımın kenarına yapıştırdı.
"Berbat görünüyorum. Değil mi?"
"Hayır. Güzelsin. Gülümse bakayım."
Hafifçe gülümsediğimde dudağımdaki yara bandının kıvrıldığını hissettim.Aral odaya girip elini omzuma koydu.
"Burçin, gerçekten hemen bakmak zorunda değilsiniz. Dinlen istersen."
"Teşekkür ederim."
Dudağımdaki neredeyse çıkmış yara bandını çekti.
"Yaraların çok yeni. Biraz geçseler daha iyi olur. "
Yutkundum.
Kafamı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pressure
Romance"Ağlama." Burnumu içime çekerken söylediği kelimeler kulaklarımı çınlatıyordu. "Bunu hak etmiyordum." Kollarımdan çekerek beni kucağına aldığında hıçkırmaya başladım. "Ağlama Burçin. O evi yıktıracaksın-" Elimi dudaklarına koyup kaşlarımı çattım...